Emekçilerde hak gaspı tavan yaptı 2016-12-30 12:37:17 ANKARA - Emekçiler, Bireysel Emeklilik Sigortası, Özel İstihdam Büroları ve Varlık Fonu gibi hak gaspını içeren düzenlemelerin yanı sıra açığa alınma ve ihraç edilmelerle bu yıl hiç gündemden düşmedi. 2016, aynı zamanda son 14 yılın en fazla iş cinayetinin yaşandığı yıl olarak kayıt altına alınırken, Doç. Dr. Özgür Müftüoğlu, sermaye lehine izlenen politikalara dikkat çekti. Zorlu bir yılı geride bıkana Türkiye’de emekçilerin haklarının tırpanlandığı bir süreç yaşandı. Bireysel Emeklilik Sigortası (BES), Özel İstihdam Büroları ve Varlık Fonu gibi yasal düzenlemeler, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ve işçinin kıdem tazminatına yönelik hak gaspları, 2016 yılında en çok tartışılan konuların başında geldi. Ayrıca son 14 yılın en fazla iş cinayetinin yaşandığı yıl olarak kayıtlara geçildi. MODERN KÖLELİK İLE İŞÇİ HAKLARI GERİYE GİTTİ Özel İstihdam Bürolarına ilişkin yasal düzenleme ile işverenlere, "işçi kiralama" hakkı tanındı. Bu durum, işçi sendikaları ve hak örgütleri tarafından "modern kölelik" olarak adlandırıldı ve iş güvencesini ortadan kaldıran düzenleme olarak görüldü. Özel İstihdam Büroları, işçinin hak talebinde bulunacağı bir muhataplığı ortadan kaldırması ve emekliliği imkansız hale getirdi. Bu yıl eklenen maddelerle birlikte yasallaştırılan Özel İstihdam Büroları, 2009 yılında "İşçilerin emeğinin istismarına ve insan onuruna yakışmayan durumların doğmasına, olumsuz uygulamalara ve çalışma barışının bozulmasına yol açabileceği" gerekçesiyle dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından veto edilmişti. İŞÇİNİN SIRTINA FON YÜKÜ 19 Ağustos 2016 tarihinde Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilen “Türkiye Varlık Fonu" ile işçinin sırtına bir yük daha bindirdi. Yasaya göre, fonun en önemli kaynaklarını özelleştirme gelirleri, işsizlik sigortası ve 1 Ocak 2017'de yürürlüğe girmesi beklenen zorunlu bireysel emeklilik sisteminde biriken para oluşturdu. Ayrınca fon, Sayıştay denetimi dışına tutulması kamuoyunda “yolsuzluk” endişesi taşıyor. Varlık Fonu Şirketi'nin en az 5 kişiden oluşan yönetim kurulu başkanı, genel müdürü ve üyelerinin Başbakan tarafından atanacak olması da fona ilişkin endişeleri derinleştiriyor. İŞÇİDEN ALINIP PATRONA AKTARILACAK İşçileri bu yıl bekleyen en büyük tehlikelerden “Zorunlu Bireyse Emeklilik Sistemi (BES)” ile işçi ücretlerinden en az 50 TL kesilecek. Uzmanlar, yabancı sermaye girişinin durduğu Türkiye'de, BES gibi uygulamalarla hükümetin piyasanın nakit ihtiyacını karşılayacağını düşünüyor. BES, daha önce yürürlüğe girilen ve başarısız olan “Konut Edindirme Yardım Fonu” ve “Zorunlu Tasarruf Fonu” gibi uygulamaların yeniden tekrarlanacağı endişesi yaşanıyor. SIRA İŞ GÜVENCESİ VE KIDEM TAZMİNATINDA Uzun bir süredir işçinin önemli kazanımı olan "Kıdem Tazminatı" kaldırıp bir fona devretmek isteyen hükümet, “Ulusal İstihdam Stratejisi" ile bu hakkı ortadan kaldırmak istiyor. Kıdem tazminatının fona devredilmek istenmesi, işçi sendikaları tarafından "kırmızı çizgi" olarak görülürken, konunun 2017 yılında yeniden gündeme taşınmasına kesin gözle bakılıyor. MEMURUN İŞ GÜVENCESİ ELİNDEN ALINDI Darbe girişimi ve ardından başlayan OHAL süreci ile birlikte 100 bin den fazla memur KHK marifetiyle açığa alındı, 80 bine yakını ihraç edildi. Yaşanan kadro açığa ise güvencesiz ve esnek çalışma yöntemi olan "sözleşmeli personel" ile dolduruldu. 2007 yılında 20 bin 314 olan sözleşmeli öğretmen sayısı, üç yıllık bir zaman diliminde üç kattan fazla artarak 73 bin 950 gibi yüksek bir sayıya ulaşmıştı. 2010 yılında kaldırılan sözleşmeli öğretmen istihdamı, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında uygulamaya koyulan ikinci KHK ile beraber 20 bin sözleşmeli öğretmen ataması yapıldı. Sözleşmeli personel alımının devam etmesi ve kalıcı bir uygulama haline getirilmesi planlanıyor. SON 14 YILIN İŞÇİ KATLİAMI REKORU AK Parti’nin iktidara geldiği Kasım 2002 yılının son iki ayında 146 işçi, 2003 yılında 811 işçi, 2004 yılında 843 işçi, 2005 yılında bin 96 işçi, 2006 yılında bin 601 işçi, 2007 yılında bin 44 işçi, 2008 yılında 866 işçi, 2009 yılında bin 171 işçi, 2010 yılında bin 454 işçi, 2011 yılında bin 710 işçi, 2012 yılında 878 işçi, 2013 yılında bin 235 işçi, 2014 yılında bin 886 ve 2015 yılında bin 730 işçi yaşamını yitirmişti. 2016 yılında ise bin 929 işçi yaşamını yitirdi. Böylece son 14 yılın en fazla iş cinayetinin yaşandığı yıl olarak kayıt altına alındı. 'KRİZİ AŞMAK İÇİN KAYNAKLAR SERMAYEYE AKTILDI' Marmara Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim Üyesi Doç Dr. Özgür Müftüoğlu, 2016 yılına dair değerlendirmede bulundu. Müftüoğlu, "2016 yılı sermayenin lehine emekçilerin aleyhine olacak düzenlemelerin yasalaştığı bir yıl oldu" dedi. Baş gösteren küresel krizin Türkiye'de sert hissedildiğini ifade eden Müftüoğlu, "Türkiye'de bundan nasibini aldı. Türkiye bunu aşabilmek için kamu kaynaklarını ve toplumun vergilerinden oluşan kaynakları sermayeye aktaran bir politika izledi. Teşvikler yolu ile emekçilerin haklarını ortadan kaldıran politikalar izledi" değerlendirmesi yaptı. 'OHAL İLE EMEKÇİLERİN ELİ KOLU BAĞLANDI' OHAL sürecine dikkat çeken Müftüoğlu, "Ekonomik olarak yoksullaşma ile sendikal örgütlenmelere yönelik baskılar daha da arttı ve bundan OHAL'inde önemli etkisi oldu. Böylece bir taraftan emekçilerin eli kolu bağlanırken diğer taraftan emekçiler haklarını arayamaz hale getirildi" dedi. 'SERİ İŞ CİNAYETLERİ YAŞAMI' Müftüoğlu, 2016 yılının emekçiler açısından son derece olumsuz geçtiğini ifade ederek, şunları söyledi: "İnsanlar işlerini kaybetmemek için her koşulda çalışmaya razı edildi. Bunların sonucu olarak, iş cinayetleri arttı. Bu yıl Soma'daki gibi çok sayıda işçinin birden öldüğü kazalar olmamasına rağmen, bir seri iş cinayetleri dönemi yaşandı. Her gün onlarca işçi iş cinayetlerinde yaşamlarını kaybetti."