'İş cinayetlerindeki artışın nedeni cezasızlık' 2017-01-13 09:07:33 KOCAELİ - İSİG'in açıkladığı son raporda 2016'da 1970 işçinin yaşamını yitirdiğini belirten İSİG İstanbul Meclisi Üyesi Murat Çakır, sorumluların hesap vermemesinin iş cinayetlerini arttırdığını söyledi. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), tarafından 2016 yılına ait açıklanan raporunda 1970 işçinin hayatını kaybettiği ifade edildi. Sanayinin ürettiği artı değerin işçilerin hayatında konfor sağlaması beklenirken bunun aksine işçilerin payına hastalıklar, iş kazaları ve ölümlerin düştüğünü aktaran İSİG aktivisti ve İş Güvenliği Uzmanı Selçuk Karstarlı, işçilerin işlerini kaybetmemek adına iş hayatındaki güvencesizliklere, düşük ücrete göz yumduğuna dikkat çekti. 'ÖLÜMLER ÖNLENEBİLİNİR' İş cinayetleri raporunu incelediğinizde özellikle 1-50 çalışanı olan kurumların ölüm oranlarının daha yüksek olduğunun görüldüğünü aktaran Karstarlı, "Devletin zayıfı, hakkı yeneni korumasını bekleriz. Ama biz bunu beklerken iş kazalarının bir fıtrat olduğu, bir kader olduğu anlatılıyor. Yani bir üretim var iken, bir kazanç var iken sonuçta birileri ölebilir, birileri kazınırken birileri de hayatını kaybedebilir tablosu çiziliyor. Biz bunu kabul edemeyiz. Çünkü bu ölümlerin tamamı kontrol edilebilir, önlenebilir İş kazalarıdır" şeklinde konuştu. 'ORTALAMA ÇALIŞMA SAATİ 72' Güvenli çalışmanın elde edilebilmesi bazı teknik değişiklikler ile mümkün olabileceğinin altını çizen Karstarlı, "Örneğin işyerlerinin yeni bir teknoloji ile tanışması gerekiyor. Ama Türkiye'deki sanayi politikasının bir sonucu olarak işyerleri yeni teknolojilerle buluşamıyor. Baktığımızda bir çok işletme yurtdışındaki kapanmış işletmelere ait ya da eskimiş teknolojilerin makinelerini Türkiye'ye getiriyor ve Türkiye'de bu ekipmanlara teşvik uygulanıyor" dedi. Türkiye'de ortalama haftalık çalışma saatinin 54 saat olduğunu bir çok insanın ise 72 saat çalışmak durumunda kaldığını aktaran Karstarlı, "İnsana değer vermeyen sanayi örgütlenmesinin doğal sonuçlarını yaşıyoruz" dedi. 'HÜKÜMET İŞVERENLERİN YANINDA' Devletin çeşitli bakanlıklarının iş sağlığını ve iş güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu ancak bu yükümlülüklerini yerine getirmediğini aktaran Karstarlı,"Asgari ücret belirlenirken de hükümet iş verenlerin yanında yer almaktadır. İş cinayetleri konusunda da hükümetin tavrı paralellik gösteriyor. Bakanlar her kazadan sonra çıkıp yaptıkları açıklamalarda uluslarası şirketlerin çıkarlarını işçilerin hayatından daha çok önemseyen açıklamalar yapıyorlar. Hatırlarsınız, 'Ben gördüm çok güzel ölmüşlerdi', 'Bu işin fıtratında bu var' 'İş yapıyorsanız buna katlanacaksınız' ya da 'Kader diye bir şey var' açıklamaları ülkenin başbakanının, çalışma bakanının sözleridir" dedi. Her yıl 2 bin'e yakın insanın iş cinayetlerinde hayatını kaybettiğini aktaran Karstarlı,"Acaba eğer bir işveren hayatını kaybetseydi bu uygulamalar böyle kalır mıydı?" diye sordu. 'SORUMLULAR HESAP VERMİYOR' İş cinayetlerinin sorumlularının hesap vermediğini bu nedenle iş cinayetlerinin arttığını ifade eden İSİG İstanbul Meclisi Üyesi Murat Çakır, "Şirvan oldu, Soma oldu kim ne yapabildi? Vardiya amiri iş güvenliği uzmanı gibi göstermelik tutuklamalar oldu. Karar verenler yargılanmıyor, ceza almıyor, göstermelik cezalar veriliyor. Devlet kademesinde de bunlar böyledir. Bürokratlar, bakanlar herhangi bir ceza almıyor" dedi. Türkiye'de insanların düşünceleri dolayısıyla hapis yattığını ama iş cinayetleri nedeni ile caydırıcı cezaların verilmediğinin altını çizen Çakır, "Bu ülkede 301 işçinin katili olabilirsiniz. Soma'daki iş cinayetinde de olayın meydana gelebileceği altı ay öncesinden öngörülmüştür. Ortamda gaz ölçümü yapan cihaz 15-20 civarında olması gereken gaz miktarını 5 yüz olarak hesaplamıştır. 301 insanı öldüren kişi ceza almadı daha ne olabilir ki?" dedi. Türkiye'nin ucuz iş gücü merkezi olduğunu vurgulayan Çakır, " Ücreti ne kadar olursa olsun insanlar işlerinden olmak istemiyor. Bir arkadaşım 'Dışarda açlıktan öleceğime iş kazasında öyleyim, en azından iş kazasının olmama ihtimali var. Ama işsiz kalırsan mutlaka öleceğim' demişti. Emekçi sınıfının yaşadığı temel espiri budur" şeklinde konuştu.