ETUCE Başkanı Blower: Nitelikli eğitim barış ortamında olur

ANKARA - ETUCE Genel Başkanı Cristine Blower, "Sadece barış sürecini talep eden bir bildiriye imza attıkları için akademisyenlerin ihraç edilmeleri kabul edilemez. Çünkü anlamlı ve nitelikli eğitim barış ortamında olur" dedi.

Eğitim Enternasyonali Avrupa Bölge Örgütü (ETUCE) Genel Başkanı Cristine Blower, Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) üyeleri dayanışmak amacıyla Ankara'ya geldi. KHK'ler marifetiyle eğitim emekçilerinin ihraç edilmesine dair bir takım temaslarda bulanan Blower, dihaber'e değerlendirmelerde bulundu.

‘TÜRKİYE’DE ALINAN TEDBİRLER ORANTISIZ’

İlan edilen OHAL sürecini yakından takip ettiklerini belirten Blower, "OHAL döneminde alınan tedbirler demokratik yöntemlere aykırı. Çok orantısız tedbirler. Öğretmenler yönelik işten atma, ihraç etme ve uzaklaştırmalar söz konusu. Bunun kabul edilecek hiçbir tarafı yok” dedi.

‘TÜRKİYE’DE ADİL BİR YARGILAMA SÖZ KONUSU DEĞİL’

Blower, özellikle Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu'na (KESK) bağlı Eğitim Sen üyelerinin ihraçlarına dikkat çekti ve ekledi: “Biz arkadaşlarımızın işlerine iade edilmesini istiyoruz. Bu konuda adil bir yargılama sürecinin işlenmesini istiyoruz. Ki şu anda Türkiye’de adil bir yargılama söz konusu değildir.”

‘AKADEMİSYENLERİN YANINDAYIZ’

Blower, ihraç edilen akademisyenlerinde yanında ve dayanışma içinde olduklarını aktardı. Akademisyenlerin "Barış" çağrısına işaret eden Blower, şunları söyledi: "Siz akademisyenleri ihraç ederseniz, sadece eğitim sürecini etkilemiş olmazsınız. Ülkenin tümünü etkilersiniz. İhraçlar dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. Sadece barış sürecini talep eden bir bildiriye imza attıkları için akademisyenlerin işten atılmaları, ihraç edilmeleri kesinlikle kabul edilemez. Çünkü anlamlı ve nitelikli eğitim barış ortamında olur. Biz de bu anlamda akademisyenlerin yanındayız."

‘TÜRKİYE’DEKİ ÇOCUKLARA KENDİ ANADİLİNDE EĞİTİM VERİLMELİ’

Blower, OHAL'in yarattığı sorunların dışında Türkiye'de eğitimde birçok sorun olduğunun altını çizdi. Türkiye'de yaşanan başta Kürtler olmak üzere birçok farklı etnik kimliğin "anadilinde eğitim" taleplerine işaret eden Blower, “Eğitim en temel haklardan bir tanesi. Türkiye bu konuda taraf olduğu ve kabul etmiş olduğu çocuk hakları sözleşmesi üzerinden hareket etmelidir. Çocuk hakları sözleşmesine baktığımız zaman çocukların anadilde eğitimini ön görüyor. Türkiye’de anadili Kürtçe olan çok sayıda çocuk var. Bu çocuklara kendi anadilinde eğitim verilmeli. Ama tabi ki Kürt meselesi sadece eğitim sorunundan ibaret değil. Bu anlamda hem Türk hükümetinin hem de uluslararası topluluğun bu konuda hızla çalışmaya başlaması gerekir. Çok acil çözüme kavuşturulması gereken bir sorun" diye konuştu.