Su kabaklarının lambaya dönüş serüveni!

MUĞLA - Ege Bölgesi'ndeki tarlalarda yetiştirilen su kabakları, Erkin Özgür'ün 25 metre karelik “Le Kabbak” isimli dükkanında işlendikten sonra lambaya dönüşüyor. Özgür, 24 yıldır "sonsuzluk" olarak tabir ettiği su kabaklarını yeni bir ruha büründürdüğünü belirtti.

Muğla’nın Bodrum ilçesine bağlı Dereköy’de 25 metre karelik “Le Kabbak” isimli dükkanın da su kabaklarına şekil vererek lamba yapan Erkin Özgür, 24 yıldır sonsuzluk diye tabir ettiği su kabakları ile yaşamını idame ediyor. 24 yıl önce çalıştığı pansiyonda su kabağı alarak süslediğini belirten Özgür, işlerinin iyi gitmemesinden kaynaklı yeni bir iş arayışına girerek, pazarlara çıkmaya karar verdiğini söyledi.

Bodrum pazarlarında eski eşyaları satarak çalışmaya başladığını dile getiren Özgür, “Pazarlarda satış yaparken köylerden topladığım su kabaklarından bir şeyler yapmaya karar verdim. Bu şekilde 24 yıl önce su kabağından lamba yapma serüvenim başlamış oldu. 14 yıldır da 'Le Kabbak' isimli dükkanım da üretim yapıyorum” dedi.

‘İÇİNİ BOŞALTARAK YENİ BİR RUHA BÜRÜNDÜRÜRÜZ’

Su kabağının tohumdan kurumaya olan serüveninin yaklaşık 1 yıl sürdüğünü dile getiren Özgür, tarladan koparılan su kabaklarının 4 ay boyunca kurumaya bırakıldığını kaydetti. Kabağın içerisinde ki suyu kaybederek renk değiştirmeye başladığı zaman kuruduğunun anlaşıldığını ifade eden Özgür, “Önce onun yorgunluğunu alırız. Temizleyerek, arındırarak. İçini boşaltırız yeni bir ruha büründürmek, yaşantısına devam ettirebilmek için. Ve nihayet işleriz, boncukla bezeriz. Bazen 5 saat sürer bazen ise bir gününü alır su kabağından lamba yapımı” şeklinde işleme sürecini özetledi.

SU TASINDAN LAMBAYA DÖNÜŞEN GEÇMİŞ

Rüzgarın etkisiyle 25 metre karelik dükkanında su kabaklarının birbirine değerek çıkardığı sesi bir kaç saniye hafif tebessüm ile dinleyen Özgür, şöyle devam etti: “Siz su kabağının mazisini biliyor musunuz? Plastik çağ öncesi, su kabağının yalnız köylerde değil kasaba hatta taşra şehirlerinde su tası, tuz kabı, kaşıklık, bal-reçel-pekmez kabı, balıkçıların ağ şamandırası olarak kullanıldığını biliyor muydunuz? Peki ya bu ölümsüz bitkinin uzun seferler boyunca bir hayat kaynağı olarak görev yaptığını, su matarası olarak kullanıldığını biliyor muydunuz? Herkes görmek istediğini görür. Bizim gözlerimiz, daha önce düşünülmemiş olana dönük, gönlümüz ise ayakta tutmaktan yana. Doğal olanı, unutulan tatları, eskide kalanları hayata yakın tutmaktan yana bizim serüvenimiz. Bizle beraber o geçmiş bir süs lambasına dönüştü.”

‘HER KABAĞIN BİR HİKAYESİ VAR’

Yaptığı her eserin bir hikayesi olduğunu ifade eden Özgür, “Ürünlerimizi bazen doğalında yapıp sonrasında onların hikayesini yazıyoruz. Örneğin; ‘Şapkasız çıkmam abi’, ‘Gelin süsü’ diye yaptığımız çalışmaların sonradan hikayesini yazdık. Bazı eserlerimizi ise dilimize yerleşmiş halk deyimlerinden yola çıkarak yapıyoruz. Örneğin; ‘Kırk bir kere maşallah’, ‘Şans tanı’ deyimleri gibi" şeklinde konuştu.

Su kabağını bir esere dönüştürürken büyük bir keyif aldığının altını çizen Özgür, su kabağının sapından "Fahriye abla", "Muhtemir abi" gibi çalışmalar yaptığını aktardı. Bir su kabağından 4 farklı ürün elde ettiğini kaydeden Özgür, 24 yıl önce ilk su kabağı işlemesini çakı ile yaptığını ancak yıllar içerisinde hem tekniğin hem de desenlerinin değiştiğini söyledi. Özgür, sürekli bir arayış içerisinde olduğunu ve su kabağının kendisi için sonsuzluğu ifade ettiğini belirtti.

Kısa sürede yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı haline geldiğini aktaran Özgür, sırf su kabağından lamba almak için dolmuşa binip dükkanına gelen yabancı turistlerin olduğunu ifade etti. Su kabağının birçok insana ekonomik kazanç sağladığını vurgulayan Özgür, “Bizden dolayı şuan bir köylü arkadaşımız su kabağı ekiyor. Oradan bir kazanç yaratıyor kendine. Bizde hem kendimize hem de başkalarına ekonomik kazanç kapısı yaratıyoruz” diye belirtti. Her sene birçok kişinin su kabağından lamba yapımını öğrenmek istediğini ifade eden Özgür, insanların su kabağı alıp evinde işlediğini, ilginin ise oldukça fazla olduğunu belirtti.

‘24 YILDIR BÖYLE KRİZ GÖRÜLMEDİ’

Su kabağının serüvenini anlatırken tarifsiz bir mutluluk yaşadığını vurgulayan Özgür, son dönemlerde işlerinin nasıl gittiği sorusu karşısında yüzündeki tebessümün yerini öfke ve üzüntü alıyor. “24 yıldır bu işi yapıyorum hiç böyle bir yaz görmemiştim” diyerek ekonomik krizi en somut haliyle ifade eden Özgür, devamla şunları söyledi: “Bu yazın aynı olmamasını diliyoruz. Bütün kış bunu düşünerek geçirdik. Geçen yaz yabancı turist sayısında azalma yaşandı. 15 Temmuz muhabbetleri millette bir çekinme yarattı. Buda bizim işlerimize yansıdı. Turistler savaş korkusundan gelmiyor. Türkiye’de kalıcı bir huzur sağlanırsa, içte ve dıştaki savaşlar son bulursa turistler tekrardan Türkiye’ye gelecektir.”

Gökhan Öner - dihaber