KESK: İhraç edilenler görevlerine dönene kadar mücadeleye devam

HABER MERKEZİ - KHK'lerle ihraç edilen üyeleri için çeşitli kentlerde eylem ve açıklamalarda bulunan KESK şubeler platformu, "İhraç edilen, açığa alınan tüm üyelerimiz tekrar görevlerine dönene kadar dayanışmayı daha da büyüterek mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz" dedi.

Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) ihraç edilen üyeleri için çeşitli illerde açıklama ve eylem yapan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) şubeler platformu, devam eden ihraç, açığa alma, sürgün, ceza ve baskıların son bulunmasını istedi. İzmir’in Buca Şirinyer Forbes girişinde toplanan kamu çalışanları, "İhraçlarınıza, açığa almalarınıza, sürgün ve cezalarınıza teslim olmayacağız" , "Hayır gitmiyoruz, her yerdeyiz. Mutlaka kazanacağız" yazılı pankartlar açarak sık sık, "Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz, Ne darbe ne OHAL demokrasi derhal" sloganları atıldı.

İş güvencesinin ortadan kaldırılmasına, KHK'lere, OHAL'e, kadın cinayetlerine, savaşa, laik ve bilimsel eğitimin tasfiyesine “Hayır” diyen kamu çalışanları, 16 Nisan'da yapılacak referanduma da “Hayır” diyeceklerini söyledi.

'OHAL KALICI HALE GETİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR'

Basın açıklaması okuyan Eğitim Sen 5 Nolu Şube Başkanı Şenay Akyol, siyasal iktidarın OHAL’i kalıcı hale getirmeye çalıştığını belirterek, "Ülkede sözde istikrarı ve güvenliği sağlamak için uzatılan OHAL süreci, kamu emekçileri ve toplumun diğer muhalif kesimleri üzerinde bir baskı aracı olarak kullanılıyor" dedi. Çalışma bakanlığı verilerine göre, kamuda toplam 135 bin 356 kişi hakkında işlem yapıldığını vurgulayan Akyol, "Kamudan 97 bin 679 kişi ihraç edilmiştir. OHAL sürecinde çıkarılan KHK’ler ile 30 bin 370 öğretmen, 4 bin 505 akademisyen, 1096 yükseköğretim idari personel ne ile suçlandığını bilmeden, haklarında herhangi bir hukuki delil veya suçlama olmadan hukuksuz bir şekilde görevlerinden ihraç edilmiştir. Bu süreçte 3 bin 115 KESK üyesi ihraç edilmiştir. 29 Mart tarihinde çıkarılan 688 sayılı KHK ile 416 kişi işe tekrar iade edildi fakat Neye göre ihraç edildiğimiz bilmediğimiz gibi, neye göre iade edildiğimizi de bilmiyoruz" diye belirtti.

'MÜCADELEMİZİ KESİNTİSİZ SÜRDÜRECEĞİZ'

Özgürlük mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini ifade eden Akyol, "Arkadaşlarımız bir an önce işlerine iade edilmelidirler. Hükümeti bunun gereğini yapması, kamu kurumlarını da hukuk dışı işlemlerden uzak durması konusunda bir kez daha uyarıyoruz. İhraç edilen, açığa alınan tüm üyelerimiz tekrar görevlerine dönene kadar dayanışmayı daha da büyüterek mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz" diye konuştu.

MERSİN

KESK Mersin Şubeler Platformu da, OHAL ve KHK'ler ile ihraç edilen sendika üyelerinin işe iade edilmesi için açıklama yaptı. Her hafta Özgür Çocuk Parkı'nda bir araya gelen sendika üyeleri, "OHAL, KHK ve ihraçlara hayır. İşimizi geri istiyoruz" pankartı açarak sık sık "İşimizi geri istiyoruz", "Direne direne kazanacağız" ve "Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek" sloganları attı. "İşimizi geri istiyoruz" yazılı önlükler giyen sendika üyelerinin yanı sıra eyleme birçok yurttaş da destek verdi.

'AKP KHK'leri SİLAH GİBİ KULLANIYOR'

KESK adına açıklamayı Tarım Orkan-Sen Mersin Şube Başkanı Kenan Hazar Hazar, OHAL ve KHK ile birçok üyelerinin ihraç edildiğini vurgulayarak yapılan ihraçların sendikalarını yıpratmaya ve teslim almaya dönük bir politika olduğunu ifade etti. AK Parti hükümetinin OHAL'i uzatıp KHK ile tüm toplumu hedef aldığını dile getiren Hazar, "AKP'nin temel hedefi tüm toplumu iktidarına biat eden kullara dönüştürmektir. AKP KHK'leri bir silah olarak kullanıyor" ifadelerinde bulundu.

Hazar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tek bir üyemizin dahi işine geri dönmesine dek mücadelemizi sürdüreceğiz. Tüm bu antidemokratik ihraç kararlarına, baskılara karşısında bu ülkenin onurlu ve mücadeleci kamu emekçileri olarak dün boyun eğmedik bugünde boyun eğmeyeceğiz."

Açıklamanın ardında KESK üyeleri yaklaşan referandum dolayısıyla çarşı merkezde "Hayır" broşürleri dağıttı.

ANKARA

KESK Ankara Şubeler Platformu, OHAL ile beraber işten çıkarılan üyelerinin durumunu protesto etmek için her hafta düzenlediği basın açıklaması ve oturma eylemi gerçekleştirdi. Birçok ihraç edilen üyelerinin katıldığı KESK etkinliğinde, “Açığa alma ve ihraçlara direneceğiz! Biz kazanacağız!” ile “OHAL hukuksuzluğuna hayır!” pankartları açıldı. Grup sık sık “Biz haklıyız, biz kazanacağız”, “Direne direne kazanacağız!” ve “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” sloganlarını attı.

‘PARALEL İKİ YAPININ İKTİDAR KAVGASININ KURBANI OLDUK’

Açıklamayı platform adına Büro Emekçiler Sendikası (BES) Ankara 1 Nolu Şube Başkanı İsmet Meydan yaptı. Meydan, her hafta gerçekleştirdikleri oturma eyleminin üçüncü ayına girdiğini hatırlatarak KESK’in kurulduğu günde buyana emekten, demokratik ve özgür bir Türkiye için mücadele yürüttüklerini söyledi. Meydan, “Darbe girişimine geldiğimizde ise, aslında bizimle hiç ilgisi olmayan, ne destekçisi, ne yandaşı ne de fikir ortaklığı içinde olduğumuz, hatta sürekli mücadele ettiğimiz ortak, aynı anda doğan iki kardeş aynı iklimde büyüyüp gelişmiş paralel iki yapının iktidar kavgasının kurbanı olduk” dedi.

‘İKTİDARIN PARTİ ÖRGÜTLERİYLE BURALARA GELMEDİK’

Adalet Bakanı Bekit Bozdağ’ın, Kamudan ihraç edilenlerin tümünün suçlu olmadığını, suç işledikleri veya FETÖ ile bağlantılı oldukları için değil, idari kararla görevden uzaklaştırıldığının sözlerini hatırlatan Meydan, “Bu bir kadrolaşma ve tasfiyenin kanıtıdır. İş güvencesinin hedef alınmasıdır, Bizlerle çalışmak istemediklerinin ifadesidir. İktidarların, sizin parti il ve ilçe örgütlerinizin ya da vekillerinizin torpilleri ile buralara gelmedik. Kamu kurumları bizim emeklerimiz mücadelemiz sayesinde bu günlere geldi” şeklinde konuştu.

‘HAYIR’LI BİR İŞ YAPMA KONUSUNDA BİRLİKTE DAYANIŞMAYA’

Meydan, Referanduma sayılı günler kaldığını ve “Hayır” kampanyasını yürütenlere karşı saldırı, engelleme, valilik ve emniyet müdürlüklerinin sürekli baskılayan, kısıtlayan uygulamaları ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Meydan, söyle devam etti: “Halkın referanduma konu Anayasa değişikliğinin neyi amaçladığı konusunda bilgilendirilmesi engellenmektedir. Havuz ve ana akım medya ekranlarında satın alınmış gazeteci ve akademisyenler eliyle halk yanıtlamaktadır. Almanya'nın 1930’lu yıllarda Hitler Faşizminin yükselişindeki uygulamalarının tıpa tıp örnek aldıklarının biz emekçilerin ve halkın gözünden kaçmadığını iyi bilmelidirler. Son söz olarak 16 Nisan’da referanduma giderken, aslında bu referandumun tüm işçi ve emekçiler açısından iş güvencemizin insanca yaşam ve çalışma hakkımızın, çocuklarımızın geleceğinin oylanması olacak. İktidarın bu güne kadar yaptıklarının, referandumda ‘Evet’ çıkması durumunda yapacaklarının da teminatı olduğunu görerek, ‘Hayır’lı bir iş yapma konusunda birlikte dayanışmaya çağırıyoruz.”