İZMİR - Aliağa’da 24 arkadaşıyla beraber işten atılan petrol işçisi Onur Ulu, sendikanın karar almaması üzerine tek başına başlattığı eylemin 11’inci gününde. Ulu, OHAL kapsamında yapılan hukuksuzluklara dur demenin vaktinin geldiğinin belirterek, “Direneceğim ve kazanacağım” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından “Örgütlerle bağlantılı oldukları” gerekçesiyle Petrokimya Holding AŞ.’de (PETKİM) çalışan 24 petrol işçisinin işine 11 Mayıs’ta son verildi. PETKİM’de çalışırken iş akdi fesih edilen işçilerden biri olan Onur Ulu, savcılıktan aldığı adli sicil kaydı belgesi ile herhangi bir sabıkası olmadığını ortaya koymasının ardından işe iade edilme talebiyle 11 gün önce eyleme başladı. Tek başına başlattığı eylemine işten atılan diğer işçiler de nöbetleşe destek veriyor. Ulu üzerine giydiği “İşimi geri istiyorum” tişörtü ile üyesi olduğu Petrol İş Sendikası’nın Aliağa şubesi önünde yaşadıklarını anlattı.
‘15 TEMMUZ VE OHAL’İ İŞÇİLERE KARŞI KULLANDILAR’
PETKİM'de 2010 yılında çalışmaya başladığını belirten Ulu, Atık Giderme Ünitesi’nden laboratuvara geçiş yaptığını ve 2 yıldır da bu ünitede çalıştığını belirtti. İşçi sınıfının emek mücadelesi içinde aktif olmaya çalıştığı sırada 15 Temmuz darbe girişimi ile birlikte Türkiye’nin dört bir yanında işten atılan binlerce işçi ve kamu emekçisi gibi 24 arkadaşı ile beraber işten atıldığını belirten Ulu, işten atılmasının sürpriz olmadığını söyledi. Ulu, sermayedarların sendikal mücadeleyi ve işçilerin örgütlülüğünü dağıtmak için sürekli arayış içinde olduğunu belirterek, OHAL ile bunun daha da arttığını söyledi.
SENDİKA KARAR ALMAYINCA DİRENİŞ BAŞLATTI
Haklarında herhangi bir soruşturma olmadığını ve adli sicil kayıtlarında da sabıkasız olduklarının açığa çıktığını belirten Ulu, “Burada çok net bir şekilde keyfiyet açığa çıktı. Şimdi doğrudan Petrol İş Sendikası’na siyasal bir müdahale var. İşverenin de işyerindeki iş güvencesini ortadan kaldırmak için işine geliyor bu. Devlet de, siyasi iktidar da siyasal olarak kendisine muhalif gördüğü her türlü kesimi bastırmak için saldırılar yapıyor. Bugün kamu emekçilerine, bütün sivil toplum örgütlerine, siyasi parti ve basın mensuplarına yoğun bir baskı söz konusu. Bunun burada görünen ayağı da Petrol İş Sendikası’nın mücadele damarını bitirmek. İşçiyi sindirmek. Gözdağı vermek için bu saldırıyı gerçekleştirdiler. Ben de bunun üzerine sendikayı bekledim bir süre. Bir tavır alması konusunda. Çünkü sendika demek iş güvencesi demek. İşten atmayı engellemenin en temel gereğidir. Belli bir süre bekledik. Hep beraber bir mücadele kararı çıkacak diye. Ama umduğumuz gibi olmadı. Onlar biraz bürokratik engellerden ve mevcut Türkiye koşullarındaki atmosferden, işçi sınıfının mücadelesine geri duruşundan kaynaklı mücadele kararı alamadılar. Ben de bunun üzerine direniş başlattım. Burada sendika önünde direniyorum” diye konuştu.
‘DUR DEMENİN ZAMANI GELMİŞTİR’
Bütün işçilere seslendiğini belirten Ulu, şöyle devam etti: “Bu baskı ortamında ifade özgürlüğü başta olmak üzere en temel hakları daha fazla sıkıntıya girer. İşçilere ortak mücadele çağrısı yapıyorum. Çalışan, fabrika içinde olan arkadaşlarıma yarın öbür gün hedefin kendileri olacağını söylüyorum. Eğer ki, bu sendikada bir mücadele olacaksa bir grev çağrısı, bir eylem çağrısı olduğu zaman kendileri de hedefe konulacaklar. Yani insanlar bu şekilde sokakta gezerken birinin tacizine dahi ses edemeyecek hale gelecekler bu şekilde devam ederse. Çünkü çok basit gerekçelerle işten atmalar gerçekleşiyor. Güvenlik soruşturması adı altında. Bu şekilde hem fabrika ortamında çok büyük bir sinmişlik var, hem de işçilerin dışarıdaki hayatlarını da kısıtlayan bir girişim var. Buna karşı ses çıkarmaları lazım. Bugüne kadar ciddi anlamda bir ses çıkarmadığımız için patronlar ve hükümet bu cesareti kendisinde bulabildi. Buna bir ‘dur’ demenin zamanı gelmiştir bence.”
‘DAYANIŞMA İLE KAZANACAĞIZ’
“İşe geri dönünceye kadar burada olacağım” diyen Ulu, ortada büyük bir haksızlık olduğunu belirtti. İşten atılan diğer arkadaşlarından da yer yer destek aldığını belirten Ulu şunları kaydetti: “Petrol İş Sendikası’nın mücadele geleneği işten atmaları kaldırmaz. İşten atma burada kimsenin sindiremediği bir şey. Benim de sendikal mücadele kaynaklı işten atılmış olmam ekstra bir rahatsızlık yaratıyor. Burada dayanışma ile kazanacağımızı biliyorum. İşveren gönüllü olarak işe almak istemese bile, almasa bile arkadaşlarımızın, işçilerin sahipleneceğine inanıyorum. Ben bunun için mücadele edeceğim. O fabrikada 7 yıllık emeğim var. Bunun boşa gitmesine müsaade etmeyeceğim ve mücadeleye kaldığım yerden devam etmek için direneceğim ve kazanacağım da. Sadece PETKİM içindeki işçilerin değil Aliağa havzasındaki işçilerin bu direnişi sahiplenmesini bekliyorum. Sadece işten atılanların işe dönmesi için değil, işçilerin fabrikalarda yaşadıkları tüm sorunların çözümü için direnişin büyümesi ve devam etmesi önemli. Bunun için ortak mücadele örmemiz lazım. Bu direniş benim için aynı zamanda bir şans da oldu. İşçi sınıfı içinde vermiş olduğum mücadeleyi başka bir evreye taşıması açısından büyük bir şans oldu.”