AB Gümrük Birliği’nden önce demokrasi ve insan hakları istiyor 2016-12-07 10:18:15 BRÜKSEL - AB’ye mülteci kozunu gösteren Türkiye’ye, bu kez Gümrük Birliği hatırlatıldı. AB’nin üyelik müzakerelerinin durdurulmasını savunan Avrupalı siyasetçiler, Gümrük Birliği modernizasyonu “demokrasi ve insan hakları” şartına bağlamak istiyor. Türkiye, AB ile Gümrük Birliği’ni yenilemek isterken Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin askıya alınmasını isteyen Avrupalı siyasetçiler Gümrük Birliği reformu için önce demokrasi ve insan hakları ihlallerinin son bulmasını istiyor. AB Komisyonu, Türkiye ile Gümrük Birliği’ni reforme etmek konusunda müzakerelere gelecek yıl başlamayı planlıyordu. Ancak yükselen itirazlar nedeniyle bunun geleceği konusunda soru işaretleri bulunuyor. ‘TÜRK HÜKÜMETİNE TAVİZ VERİLMEMELİ’ Türkiye’de demokrasi ve insan hakları ihlallerine tepki göstererek, AB’nin daha sert bir tutum belirlemesini isteyen siyasetçilerden Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) milletvekili Dorothee Schlegel, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Ankara’nın Gümrük Birliği konusundaki beklentilerinin, AB için önemli bir koz olduğunu vurgulayarak, “Günümüz koşulları dikkate alındığında Gümrük Birliği'nin genişletilmesi yönünde atılacak bir adımla Türkiye’ye ancak yanlış bir mesaj verilmiş olunur” dedi. ‘OHAL SON BULMALI’ Schlegel, “Şu koşullar altında Türk hükümetine hiçbir konuda taviz verilmemeli. Önce olağanüstü hal son bulmalı, Türkiye’nin güneydoğusundaki şiddete son verilmeli, tutuklu gazeteci ve HDP’li milletvekilleri serbest bırakılmalı” görüşünü kaydetti. Avrupa ile güçlü bağlara sahip demokratik, özgürlükçü ve hukuk devleti ilkelerine uyan barışçıl bir Türkiye arzu ettiklerini vurgulayan Schlegel, “Türk hükümeti hukuk devleti zeminine dönmediği ve demokratik yollarla seçilmiş partilerle siyasi diyaloğu yeniden başlatmadığı müddetçe Gümrük Birliği'nde reform gerçekleştirilmemeli” diye konuştu. ‘DİYALOG BAŞLATILMALI’ son gelişmeler nedeniyle, Türkiye’nin AB ile yürüttüğü tam üyelik müzakerelerinin geçici olarak dondurulmasını isteyen ancak kapıların tümüyle kapatılmamasını savunan Schlegel, şunları kaydetti: “Biz Türk hükümetine ve Cumhurbaşkanı’na, ülkedeki demokratik aktörlerle diyaloğu yeniden başlatmaları çağrısını yapıyoruz. Amacımız Türkiye’deki demokratik ve özgürlükçü gelişimi desteklemek. Bu nedenle Dışişleri Bakanı Steinmeier’in Türkiye’de sivil toplumun güçlendirilmesine dönük açıkladığı önlemler paketini destekliyoruz. Türkiye’deki sivil toplumu yalnız bırakmayacağız.” EKONOMİK BASKI ÇÖZÜM OLUR MU? Avrupalı siyasetçiler, Türkiye’nin demokrasi ve insan hakları konularında adım atması için Gümrük Birliği’nin bir koz olarak kullanılabileceğini düşünürken, ekonomi çevreleri bu çağrılara temkinli yaklaşıyor. Almanya’nın saygın düşünce kuruluşlarından, Ekonomi Araştırma Enstitüsü'nün (Ifo) Dış Ekonomik İlişkiler Bölümü Başkan Yardımcısı Dr. Erdal Yalçın, ekonomik baskıların, istikrarsızlığa yol açabileceği uyarısında bulundu. Dr. Yalçın, “Gümrük Birliği'nin modernleştirilmemesi, hatta bu yönde baskı amaçlı karar alınması, Türkiye’de iktisadi sorunların hızla büyüyüp devasa sorunlar sarmalına dönüşmesine yol açacaktır. Zaten zorlu bir süreçten geçmekte olan bir ülkeyi iktisadi baskılarla daha da istikrarsızlaştırmak ne Avrupa ne de Türkiye'nin çıkarınadır” dedi. ‘BÜYÜK BİR İSTİKRARSIZLIĞA ZEMİN HAZIRLAR’ Türkiye ekonomisinin zorlu bir süreçten geçmesinin en önemli nedenlerinden birinin ülkenin hangi istikamete yol aldığıyla ilgili belirsizlik olduğunu ifade eden Dr. Yalçın, “Bu da büyük bir istikrarsızlığa zemin hazırlıyor. Bizim argümanımız şöyle: Gümrük Birliği’nin derinleştirilmesi Türk ekonomisinde istikrarın sağlanmasına katkı sağlarken, Türkiye ile AB arasında da siyasi bir köprü oluşturulmasına vesile olur” görüşünü kaydetti. Dr. Yalçın, Gümrük Birliği’nin geleceği ile ilgili yaşanan belirsizliğin Avrupalı yatırımcıların Türkiye’ye yapmayı öngördükleri yatırımları durdurmasına yol açtığını söylerken, “Milyarlar tutarında yatırımlardan söz ediyoruz. Yasal düzenlemelerdeki belirsizlik ve buna son dönemde eklenen siyasi belirsizlikler büyük Avrupalı yatırımcıların projelerini durdurmasına yol açtı” dedi. Türkiye ile AB’nin son dönemdeki duygusal tartışmaları bir kenara bırakması, iktisadi olgulara odaklanması gerektiğini vurgulayan Dr. Yalçın, Gümrük Birliği’nin modernleştirilmesinin her iki tarafın çıkarına olduğunu, bundan her iki tarafın da yararlanacağını kaydetti. SERMAYEYİ KÖTÜ ETKİLER Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’de son 15 yılda, dünya çapında lider konumda olan ve Almanya’daki arabalar için üretim yapan, otomobil yan sanayisinde ciddi bir büyüme yaşandı. Aralarında Almanya’dan Bosch’un da yer aldığı çok sayıda yabancı yatırım sözkonusu. Ancak örneğin AB-Japonya Serbest Ticaret Anlaşması uygulandığında, Japon ara mal ihracatçıları Türkiye pazarına da avantajlı bir şekilde ürünlerini sokabilecek. Oysa Türkiye’de üretilen mallar Japonya’ya gümrüksüz ihraç edilemeyecek. Bu çok ciddi bir sorun. Eğer Gümrük Birliği reforme edilmezse ekonomi dünyası büyük uyum sorunları yaşayacaktır. Bu sorun sadece Türk şirketlerini değil, Bosch gibi Türkiye’de üretim yapan Avrupalı yatırımcıları da olumsuz etkileyecek.”