Alaşehir Ovası JES tehdidi altında 2017-02-23 09:16:14 MANİSA - Türkiye'ye en büyük tarımsal geliri sağlayan Manisa Ovası'nın Alaşehir bölgesinde sayıları çoğalan Jeotermal Enerji Santralleri (JES), ekolojik yaşamı ve tarımı tehdit ediyor. Sıcak su rezervi noktasında Türkiye'de ilk, dünyada ise 4'ücü sırada yer alan Alaşehir’de pıtrak gibi türeyen Jeotermal Enerji Santralleri (JES) ekolojik yaşamı ve doğayı tehdit ediyor. İlk olarak 2009 yılında JES ile tanışan Alaşehir Ovası'nda 9 holdingden ikisi santrallerini kurarak elektrik üretimine geçerken 2015 yılından bu yana sondaj ve fizibilite çalışmaları süren 7 firmanın da çalışmalarının tamamlandı. Öte yandan Türkiye’nin en sıcak suyunu 287 santigrat derece ile taşıyan bölgede JES ile başlayan rant talanının bizzat belediye eliyle yapılaşma gibi çeşitli projeler ile sürdürülmesi de gündemde. BELEDİYE BAŞKANI RANT ÇALIŞMALARINI KENDİ AĞZIYLA İTİRAF ETTİ JES'lere ilişkin açıklama yapan Alaşehir Belediye Başkanı Gökhan Karaçoban ise, enerji üretimine büyük bir katkı sağlayacak yapılanmaya doğru gidildiğini iddia ederek, kapılarının yatırımcılara açık olduğunu konusunda açıklamalarda bulundu. Bölge halkını ve doğayı hiçe sayarak planladıkları rant projelerinin devamını da itiraf eden Karaçoban, "Yerel yönetim olarak, Alaşehir Belediyesi olarak bizim beklentimiz aslında bu yatırımın elektrik enerjisinden sonraki artı katma değerleriyle ilgilenmektir. Bunlar; şehir ısıtmacılığından tutun, kurutma tesislerine kadar, seralaşmaya kadar, termal tesisleşmeye ve tıbbi tesisler açabilecek, ılıcalar, kaplıcalar oluşturabilmek. Bununla beraber turizme katkı sağlamak için yıldızlı oteller oluşturabilmek" dedi. SONDAJ SULARI AĞAÇLARI KURUTTU JES'lerin bulunduğu Örnekköy bögesinde ise sondaj sularının doğaya bırakılması durumunda kokudan durulmuyor. Öte yandan sondaj işlemi esnasında patlamalar yaşandığı da öğrenilirken, köylülerce ortaya çıkan çamurlu suyun bölgenin tarım faaliyetlerine zarar verdiği de belirtildi. Yine bölgede bulunan ve sondaj sularının bırakıldığı belirtilen küçük akarsu kenarındaki ağaçların tamamının kurumuş olması dikkat çekici. 'TOPRAĞIN ESKİ HALE GELMESİ ÇOK UZUN SÜRELERİ İÇERİYOR' Alaşehir Doğa ve ÇEvre Gönüllüleri Derneği (ADOÇEV) Başkanı Doktor Neşe Zengin, JES'lerde yaşanan süreci anlatarak, yaşanan kirliliğe dikkat çekti. Zengin, "Yerin altından basınç değeri olan akışkan bir materyal çıkıyor. O materyal soğutularak onun ısısınden türbinlere vereilere verilerek elektrik üretilmeye çalışılıyor. Soğutulduktan sonra ki çok fazla soğutulamıyor 285 derece ısısı olan bir sıvı 85 derece olarak tekrar geriye basılmak isteniyor. Bu kuyuların deneme safhasında R Enjensyon olmadığı için bu yoğuşkan, ağır metaller içeren atıklar, kuru dere yataklarına salınıyor. Onlar da yağmur gördüklerinde bu ağır metalleri tüm tarımsal arazilere yayıyor" dedi. Yaşanan durum nedeniyle tüm tarım arazilerinin zarar gördüğünü söyleyen Zengin, "Bu çok verimli özel topraklar çorak topraklar haline geliyor. Zaten bor oranı yüksek olan bir bölgedir. Bu bor daha da çok ortaya çıkıyor ve toprak verimsiz hale geliyor. Bu çorak toprakların tekrar eski hale gelmesi çok uzun süreleri içeriyor. Toprağın yıkanması lazım. Daha da ötesi bu JES için açılan kuyuların en fazla ömrü 30 yıl. Bu 30 yıl için bizim yüzyıllardır var olan bağlarımız gidiyor. Biz bu bağlarla var olduk ve büyüdük. Bu tarım arazisi bizim için çok önemli" diye konuştu. Toplumsal menfaatler öne çıkarılması gerekirken, ekonomik menfaatlerin önde tutulduğunu söyleyen Zengin, "Biz de toplum olarak bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Tüm yetkilileri ve duyarlı kesimleri de bu doğa kıyımı için birşeyler yapmaya çağırıyoruz" diye kaydetti. 'ÜLKEYE EN BÜYÜK TARIMSAL GELİRİ SAĞLAYAN ALAN' Ekolojist Metin Sert, Alaşehir ovasını da içine alan bulunduğu Manisa Ovası'nın Türkiye'nin gözbebeği olduğunu belirterek, bu bölgenin tarımda daima birinci sırada olduğunu ve ülkeye en büyük tarımsal geliri sağladığını kaydetti. Özellikle Sultaniye üzümlerinin üretimine dikkat çeken Sert, "Burada Alaşehir bölgesi üzüm diyarı olarak bilinir. Sultaniye Çekirdeksiz üzümün merkezidir. Sultaniye üzüm Türkiye'nin bir sembolüdür. Başka bir toprakta yetişmiyor. Bu ova sayesinde Türkiye dünya üzüm üretiminde birinci sıradadır. Birinciliği Amerika ile çekişiyoruz. Bunun nedeni bura yetişen üzümdür. Amerika bilimsel çalışmalarla bu üzümü üretmek istedi ancak iklimi taklit etse de toprağı taklit edemedi" dedi. 'BU KAFAYLA MEMLEKET Mİ YÖNETİLİR?' Böyle bir alanda JES kurmanın doğal bir cinayet olduğunu ifade eden Sert, "Böyle bir yerde Manisa Ovası'nın göbeğinde her şeyi bir kenara bırakmışsın jeotermal enerji üreteceğim diyorsun. Orada bir patlamalar oldu ova yok olacak diye millet ayağa kalktı. Neden? Üç beş tane sermayedar cebine para koymuş bir şey keşfetmiş 'Ben burada bunu yapacağım' diyor. Bul adamını hükümetten bilimsel her şeyi bir kenara at imzayı bas ruhsatı al. Bu kafayla memleket yönetilir mi?" diye konuştu. Ağaçların kuruması noktasında JES'lerden şüphelenildiğini ifade eden Sert, "Şüpheler ağaçların sondaj suları nedeniyle kuruduğu yönünde. Bazı bilim insanların yayınladığı raporlar var. Şimdiye kadar yaşanmaya şeyler var. Jeotermal konusu gündeme geldikten sonra bir takım şeyler yaşanmaya başladı. Bundan iki üç yıl önce jeotermal patlamalar yaşandı" dedi.