Doğanın Lisinia’sı sönmeyecek!

BURDUR - Doğa gönüllüleri tarafından Burdur'da kurulan, güneşin ve ay ışığının sudaki parıltısı anlamına gelen Lisinia’da, doğadaki hızlı bozulma ve kansere karşı bir direniş örülüyor.

Burdur merkeze bağlı Karakent köyünde 2005 yılında kurulan Lisinia Doğa’da, doğa gönüllüleri tarafından yeni bir yaşam inşa ediliyor. Adını M.Ö. 300’lerde kurulmuş bir Psidya şehrinden alan Lisinia, doğan ve batan güneşin ile ay ışığının sudaki parıltısı anlamına geliyor. Halk tarafından ise Lisinia Doğa “parıltı şehri” olarak tanımlanıyor.

Ailesinden birçok kişiyi kanserden dolayı kaybeden doğa gönüllüsü Veteriner Hekim Öztürk Sarıca, Lisinia’yı insanları doğadaki hızlı bozulma ve kansere karşı bilinçlendirmek için kurduğunu söyledi. Destek ve hibe kabul etmeyen bir doğa projesi olan Lisinia’da Türkiye dışında dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen, doğal yaşamı destekleyenler ziyaret ediyor.

HAYVANLAR ÜCRETSİZ TEDAVİ EDİLİYOR

Lisinia Doğa, aynı zamanda Türkiye’de ilk Yaban Hayatı Rehabilitasyon Merkezi olarak resmiyet kazandı. Lisinia, 2005 yılında 100 yaban hayvanı kapasiteli iken, şuan itibariyle 200 yaban hayvanına ev sahipliği yapabilecek durumda. Avcı yaralamaları, zehirlenmeler ve yaban hayatının kendi içindeki savaşından dolayı pek çok yaban hayvanının zarar gördüğünü dile getiren Öztürk Sarıca, şu ana kadar binin üzerinde yaban hayvanının tedavi ve rehabilitasyonunun yapılıp doğaya bırakıldıklarını söyledi. Merkeze gelen hayvanların ücretsiz bir şekilde tedavi edildiğini aktaran Sarıca, aynı zamanda bölgede kullanılan fare zehirleri, kimyasal zehirler ve avcılıkla ilgili yanlışlıklar üzerine merkeze gelen ziyaretçileri yaban hayatı konusunda bilinçlendirdiklerini dile getirdi.

KANSER KULELERİ İNŞA EDİLDİ

Lisinia Doğa’da ki yapıların 200-300 yıllık ardıç ağaçları kullanılarak inşa edildiğini belirten Sarıca, “Bu ağaçlar geçmişte kesilip ahşap ve kerpiç evlerde kullanılan ağaçlardır. Biz onları çevreden toplayarak geri dönüşüm mantığıyla Lisinia’yı inşa ettik” dedi. Lisinia’da ki yapıların Osmanlı, eski Türk, İskandinavya, Kızılderili, Orta Afrika, Amazon ve Osmanlı Kubbi mimarisinden etkilenerek inşa edildiğini belirten Sarıca, “Bu yapılarda doğadaki bozulmuşlukları ve nelerin kansere neden olduğunu anlatıyoruz. Ondan bu yapılarımıza kanser kuleleri de deniliyor” diye konuştu.

ÜRÜNLERE SUSUZLUK ÖĞRETİLİYOR!

Lisinia Doğa’da üretilen gül, lavanta, kekik, adaçayı, ardıç, şakayık, limon ve melisa gibi ürünlere susuzluğu da öğrettiklerini aktaran Sarıca, bu sebeple Burdur Ovası’nda 2 milyon ton su tasarrufu sağlandığını söyledi. Su tasarrufunun yanında sıfır kimyasal ile yetiştirilen bostan ve tarlalarda Lisinia’ya gelen gönüllüler de çalışırken, doğa gönüllüleri Lisinia’da yağ, kolonya, krem ve sıvı sabunu da organik şekilde üretiyor. Lisinia’da üretilen organik ürünler, Türkiye’de bulunan bir çok ekolojik pazara satışa sunulurken, ürünlerden elde edilen gelir ile Lisinia Doğa’nın ekonomik döngüsü sağlanıyor.

‘DOĞAYLA BİRLİKTE YAŞIYORUZ’

Az su tüketimi ve sağlıklı ürünün kendileri için daha önemli olduğunu kaydeden Sarıca, şunları söyledi: “ Ceviz çok su isteyen bir ağaç Ama biz onları güllerle karışık ektik. Gül az su istediğinden dolayı ikisi bir birini dengeledi. Suyu azaltarak susuzluğu öğrettik. Doğaya zarar vermeden ve su kaynaklarını tüketmeyen üretimi hedef alıyoruz. Çünkü biz doğayla mücadele etmiyoruz, doğayla birlikte yaşıyoruz.”

KANSERSİZ BİR YAŞAM ÖĞRETİLİYOR

Lisinia’da bulunan doğa okulları kapsamında Lisinia’ya gelen ziyaretçilere kansersiz bir yaşam öğretiliyor. Kirlenen yaşam alanlarının insanların hızlı bir şekilde kansere yakalanmasına sebep olduğunu vurgulayan Sarıca, “Dünya sağlık örgütünün verileri ışığında kanserin sebepleri ve kanserden uzak yaşama yolları doğa okulunda hem teorik hem de alan görselleriyle ziyaretçilere anlatılmaktadır” dedi.

SARICA: LİSİNİA’NIN SEMBOLÜ ARDIÇ AĞACI’DIR

Lisinia Doğa’nın sembolü Ardıç ağacıdır. Ardıç ağacı soğuğa, susuzluğa ve sert rüzgârlara direnmesiyle dik duruş ve uzun yaşamın felsefesidir. Ardıç ağacının yaşamı boyunca insanlara ve hayvanlara yuva olduğunu belirten Sarıca, yaşanılabilir bir doğa ve sağlıklı nesiller için Ardıç ağacı gibi direnerek yol kat ettiklerini söyledi. Aynı zamanda kapitalist şirketlerin hedefinde olduklarını, Lisinia’nın kimliği belirsiz kişilerce saldırıya maruz kaldığını aktaran Sarıca, kapitalizmin tüketiciliğine karşı Ardıç ağacının felsefesiyle alternatif projeler üreterek direneceklerini söyledi.

Gökhan Öner - dihaber