MUĞLA - Tüm canlılar için sürdürülebilir bir eko-sistemi yaratmayı hedefleyen Ali Kışlak, 70 dönüm büyüklükte bir arazide doğa ile iç içe kurduğu çiftlikte sayı, ölçüm, tartı ve para kavramlarına hiçbir şekilde yer vermeyerek, şehir yaşamına karşı mücadele veriyor.
Muğla’nın Fethiye ilçesinde 2007 yılında 70 dönüm büyüklükte bir arazide kurulan Ali Kışlak Orman Çiftliği’nin sakinleri, doğa ile iç içe sürdürülebilir bir yaşamın olduğu bir orman yaratma düşü içerisinde. Doğayla tamamıyla bütünleşmiş çiftlikte, 7 katmandan oluşan bir orman sistemi bulunuyor. Sırasıyla her katmanda farklı ürünler ile bir eko-sistem yer alıyor. Toprakta su kaybının önlenmesi için maç tabakasının oluşturulduğu çiftlikte, kompost (organik) gübre kullanılıyor. Sulamada yağmurlama sistemi kullanılıyor. Toprağın sürülmediği, suni gübre, kimyasal maddenin kullanılmadığı, ağaç budamanın yapılmadığı bostan ve arazide yer alan yabani otlara karşı da bir mücadele yürütülmüyor. Buna karşı hayvanların ve bitkilerin doğal yöntemlerle oluşturdukları mücadelesi ile yetiniliyor.
PARA SÖZCÜĞÜNÜN GEÇMEDİĞİ BİR YAŞAM
Çalıştığı telekomünikasyon işinden istifa eden Kışlak, Permakültürün kurucusu Bill Mollison ve Japon Masanobu Fukuoka’dan etkilenerek yola çıktı. Kışlak, orman felsefesini Türkiye ve dünyanın dört bir yanından gelen gönüllülerle birlikte kolektif bir şekilde inşa etmeyi sürdürüyor. Şehir yaşamından kaçarak, kurduğu çiftlikte yaşayan Kışlak, çiftliğe gelen gönüllülerle birlikte ortak bir yaşam sürdürüyor. Çiftlik sakinleri fide yetiştirmekten sebze, meyve toplamaya, ağaç sulamaktan ağaç budama işlemlerine kadar her şeyi ortaklaşa yapıyor. Çiftlikte var olan yaşam için hiçbir kuralın olmadığını aktaran Kışlak, “Sayı, ölçüm, tartı, az, çok kavramları ile soru sormak, özür dilemek ve yargılamak yok. Çiftlikte elde edilen ürünleri ise gönüllülerle birlikte tüketiyoruz. Mola saatimiz yok, isteyen istediği kadar çalışıp istediği kadar mola yapabilir. Para sözcüğü çiftlikte hiçbir zaman geçmezken çiftliğe sadece sigara içenler alınmıyor. Bütün inançlarımızı bir kenara bırakarak doğayla uyumlu bir şekilde yaşanılacak bir eko-sistem oluşturduk burada” diyerek çiftlikteki yaşamı anlattı.
‘GÖREVİMİZ GIDA ORMANI OLUŞTURMAK’
Dışa bağımlı olmadan, dünyanın enerjisini tüketmeme için çiftlikte ihtiyaçları olan her şeyi diktiklerini ifade eden Kışlak, şunları söyledi: “Hiç markete ve pazara gitmeden bütün yıl burada çok doğal bir şekilde yaşamak genel anlamda var olan yaklaşımımız. Her insan bunun biraz farkında olarak kendi yaşam biçiminde enerji üreterek yaşamayı tasarlamaya çalışsalar dünyada açlık da olmaz, savaş da olmaz. Orman felsefemizde bundan dolayı her santimetreyi kullanıyoruz. Bizim görevimiz doğayla uyumlu bir şekilde ormanların oluşumunu hızlandırmak. Bunu yaparken gıda ormanı şeklinde meyve ağaçlarına öncelik veriyoruz. Kurtları kuşlar için meyvesi olmayan çalılar da dikiyoruz. Doğanın kusursuzluğundan yola çıkarak her bitkinin, her ağacın bir işlevinin doğada olduğuna inanıyoruz. Tarlamıza diktiğimiz akasya ağacı karabasra dediğimiz bir sürü zararlıları çektiğinden bahçemizdeki sebzeler daha rahat ediyor. Aynı zamanda azot sabitleyici görevini üstleniyor."
YAKILAN ORMANI TEKRAR CANLANDIRMAK İSTİYORLAR
Kışlak ve gönüllüler şu an ise tarım arazisi için yakılan 350 dönüm büyüklüğündeki bir alanı ormanlaştırmak için gönüllüleri ile birlikte çalışıyor. “Bu yakılan ormanlık alandan tekrardan bir cennet yaratacağız” diyen Kışlak, “Ben yaşamın anlamını burada şehrin kargaşasını tamamen bir tarafa bırakarak, doğada doğa yasaları ile doğa felsefesi ile doğa ile uyumlu bir şekilde yaşayarak buldum. Benim de bu dünyaya borcum buradaki canlı hayatı için sağlıklı bir eko sistemi yeniden oluşturmak” dedi. İnsanların kapitalizmden vazgeçip, kırsala gelerek sağlıklı bir yaşamı seçerler mi? sorusunu sürekli düşündüğünün altını çizen Kışlak, insanlara “Yüreğinizden toprak sevgisi sofranızdan kekik kokusu eksik olmasın” diyerek doğaya dönmeleri yönünde çağrıda bulundu.