HATAY - Kırıkhan ve Hassa arasında Aktepe ve Akbez bölgesinin güneyinde bulunan ve halk arasında leçelik bölge olarak adlandırılan volkanik alan Organize Sanayi Bölgesi (OSB) yapılmak üzere tahrip edilme tehlikesi ile karşı karşıya.
Hatay'ın Reyhanlı ilçesinden başlayarak Kilis-Antep sınırına kadar uzanan alan biyolojik çeşitliliğin yanı sıra, kültürel ve tarihsel anlamda Türkiye'nin en büyük jeopark alanı olma özelliği ile göz kamaştırıyor. Bölgede bulunan hayvan ve bitki türlerinin yanı sıra volkanik oluşumlar, tarihi kalıntılar ve kültürel alanlar nedeniyle çevreciler tarafından jeopark ilan edilerek koruma altına alınması bekleniyor. Ancak çevrecilerin tüm bu taleplerine rağmen Hatay Valiliği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Kırıkhan ve Hassa arasında Aktepe ve Akbez bölgesinin güneyinde bulunan ve halk arasında Leçelik Bölge olarak adlandırılan volkanik alanın Organize Sanayi Bölgesi ilan edilmesine karar verildi. Hatay Valiliği geçtiğimiz günlerde bölgede özel bir şirket tarafından çimento fabrikası kurulması için yapılan başvuru sonucu fabrikanın kurulmasını onayladı.
VOLKANİK KALINTILAR İLE DOĞA HARİKASI
Çevreciler bölgede biyolojik çeşitliliğe ek olarak Aktepe, Hassa, Akbez karayolu ile Suriye sınır hattı arasında günümüzden 1 milyon 200 bin yıl ile 600 bin yıl öncesi arasında oluşmuş volkanik alan ve volkanik alanda görülmesi olası yapılar da tespit etti. Bölgede tespit edilen yapılar volkan konileri, lav tünelleri, bazalt sütunları, cüruf konileri, sıçratma konileri, hornitoslar, basınç sırtı oluşumları, volkanik çukur ve çöküntüler, lav kanalları, lav kemerleri, taş köprüler, taş oluklar lav mağaraları gibi volkanik yapılardan oluşuyor. Yine bölgede yapılan arazi incelemelerinde tarih öncesi insanlara ait olduğu düşünülen belirtilere rastlandı.
NESLİ TEHLİKE ALTINDA OLAN CANLILAR BULUNUYOR
Leçelik alanda bulunan lav tünelleri aynı zamanda zengin bir hayvan çeşitliliğini de bünyesinde barındırması açısından önem taşıyor. Lav tünellerinde nesli tehlike altında bulunan Akdeniz Nalburunlu Yarasası, Mehely Nalburunlu Yarasası, Uzunayaklı Yarasa ve Uzunkanatlı Yarasası da yaşamaktadır. Yine Hatay Dağ Ceylanı'nın (Gazella gazella) Türkiye'deki tek yaşama ve üreme alanını da içine alan bölge aynı zamanda 1970'li yılların başında tarım arazisi ihtiyacı gerekçesi ile kurutulan Amik Gölü'nün tüm biyolojik çeşitliliğini bünyesinde barındıran ve kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Gölbaşı Gölü'nü de içinde barındırmaktadır.
Yine Türkiye'de bulunan 154 karasal memeli türünün 60'ının yaşam alanı olan bölge Türkiye'nin karasal memeli türlerini barındıran en zengin bölgesidir. Aynı zamanda Dünya Doğayı Koruma Birliği (IUCN) kriterlerine göre alanda belirlenen memeli türlerinin 5 tanesinin nesli tehlikede iken, 4 tanesi de tehlikeye yakın (NT) kategorisinde listelenmektedir.
Bölge aynı zamanda Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından Türkiye'de bu güne kadar nesilleri tehlikede olduğu için, acilen korunmaları gerektiği belirtilen 8 memeli türü için Tür Koruma Eylem Planı yapılması açısından da önem taşımaktadır. Tür Koruma Eylem Planı hazırlanan bölgeler arasında 3 memeli türünün bir arada yaşadığı ender yerlerden biri olması açısından da bölge önem taşımaktadır.
TARİHİ KÜLTÜREL KALINTILAR DA TEHLİKE ELTINDA
Kültürel anlamda da öneme sahip olan bölge 1938 yılında çizilen Türkiye-Suriye sınırları arasında kalan ve askeri bölge içinde yer alan Gumut Köyü ile birlikte, sınırda iki bölge arasında kalan türbeler nedeniyle de ayrıca önem taşıyor.
'BÜYÜK EKSİKLİK'
Türkiye Tabiatı Koruma Derneği Hatay Şube Başkanı Abdullah Öğünç, bölgenin önemine dikkat çekerek, bu kadar çok kültürel, jeolojik değeri ve biyolojik çeşitliliği bünyesinde barındıran alanın hâlihazırda bir korunma statüsünde olmamasının Türkiye ve dünya açısından büyük eksiklik olduğunun altını çizdi.