‘Siyasi değişiklik olmadan ekonomi rayına oturmaz’ 2016-12-04 09:14:23 İSTANBUL - Prof. Dr. İktisatçı Hayri Kozanoğlu’na göre, Türkiye’deki ekonomik krizin çözümü öncelikle politik olarak demokratik bir iklime geçilmesi. Kozanoğlu, ülkede bir siyasi değişiklik olmadan ekonominin de rayına oturma şansının fazla bulunmadığını dile getirdi. Prof. Dr. İktisatçı Hayri Kozanoğlu, ülkedeki ekonomik gidişata ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Şu anda Türkiye’nin 420 milyar dolar dış borcu olduğunu belirten Kozanoğlu, bu durumun orta uzun dönemde çok ciddi bir sıkıntı olmayı sürdüreceğini söyledi. Bundan daha da önemlisi Türkiye’de döviz kurunun yükselmesi ile birlikte biraz azalsa da 150 milyar dolar civarında döviz mevduatı olduğunu dile getiren Kozanoğlu’na göre, yurttaşların bunu çekme yoluna gitmeleri döviz krizini ağırlaştıracak. Kozanoğlu, bütün yönleriyle Türkiye ekonomisinin özellikle döviz cephesinde sinyal verdiğini belirtti. ‘DOLARINI BOZ DEMEKLE EKONOMİ ROTAYA GİRMEZ’ Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan’ın yurttaşlara “Yastığınızın altında ne varsa gel bunu altına yatır, gel TL’ye yatır” sözlerini değerlendiren Kozanoğlu, bu durumu şu sözlerle açıkladı: “Elinde döviz olanların bir kısmı küçük tasarruf sahibi yurttaşlar. Bunların bütün dövizlerini toplasanız zaten yine büyük bir yük etmez. Erdoğan’ın ‘Dövizlerinizi bozdurun’ diyeceği bir kitle varsa AKP’ye oy veren iş çevreleri, kendi milletvekilleri, büyük müteahitlerdir. Onlardan bahsetmek gerekiyor. Yoksa yurttaşların elinde özel bir döviz bulunduğunu söylemek mümkün değil. Zaten özel sektörün elinde 100 milyar dolar döviz varlığı var. Bunların hangi şirketler olduğu belli. Erdoğan, bu şirketlerin dövizlerini bozmasını istesin. Ortalama vatandaşın yastığının altında 300-400 dolar olan bir insanın dövizini bozmasıyla Türkiye ekonomisi rotasına girmez. Asıl önemli olan bu döviz hesaplarının ötesinde borçlarını ödeyemez duruma gelen şirketlerin kapanma ile yüz yüze kalması ve ekonomik krizi bahane ederek 2000 yılında yaşadığımız gibi ücretleri ödememesi, ücretleri geç ve eksik ödemesi ve sade yurttaşın hayatına bunun yansımasıdır. Korkarım ki önümüzdeki haftalarda sokaktaki yurttaşlarımız bunun faturasını daha ağır bir şekilde ödemeye başlayacaktır. Kriz psikolojisi toplumda daha belirleyici olarak hissedilecektir.” Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) Olağanüstü Hal’in (OHAL) kaldırılması gerektiği yönünde yaptığı açıklamalara dikkat çeken Kozanoğlu, TÜSİAD’ın çok net mesajlar verdiğini söyledi. TÜSİAD’ın, bir anlamda ekonomistlerin söylediklerini tekrarladığını dile getiren Kozanoğlu, şu tespitlerde bulundu: “Türkiye’deki krizin ekonomik olarak hissedilen yönüne sırf ekonomik önlemlerle çözüm bulmak mümkün değildir. Türkiye’nin daha demokratik, insan haklarına saygılı, çoğulcu bir demokratik iklime geçmesi gerekir diyorduk. Aslında bir anlamda TÜSİAD da bunu doğrulamış oluyor. Çünkü Kanun Hükmünde Kararnameler’in (KHK) OHAL’in, Türkiye’de İslami uygulamaların, laikliği ayaklar altına alması Türkiye’yi bir kaos ortamına sürüklediğinin altını çiziyor. Bir şekilde Türkiye’de iş çevreleri açısından da bıçağın kemiğe dayandığı anlamına geliyor. Evet, Suriyeli mültecilerle esnek emek uygulamalarıyla özel sektöre bir kısım avantajlar belki sağlanıyor. Nihayetinde onlar da şikayetçiler. Örneğin Türkiye’de turizm sektörüne yatırım yapmayan hiçbir sermaye kesimi yok. Türkiye’nin turizm gelirlerinin 3’te birini kaybetmesi, 2017’de tablonun daha kötü görünmesi bile iş çevrelerinin tedirgin olması için yeterli. Yani siyasi olarak bu iktidarın ayakta kalması, Erdoğan rejiminin ayakta kalmasının koşulları giderek ortadan kalkıyor.” ‘SİYASİ DEĞİŞİKLİK OLMADAN EKONOMİ RAYINA OTURMAZ’ Kozanoğlu’na göre, Türkiye’deki ekonomik krizin çözümü, öncelikle politik olarak demokratik bir iklime geçilmesi, insan hakları ve demokrasiye saygının egemen kılınması, OHAL’in kaldırılması, Türkiye’de yasama, yürütme, yargı arasındaki güçler ayrılığı prensibinin hayata geçmesi, hukukun üstünlüğünün sağlanması, yargının bağımsızlığının sağlanmasıdır. Ancak, bunların “Erdoğan rejiminde” pek mümkün olmadığını düşünen Kozanoğlu, ülkede bir siyasi değişiklik olmadan ekonominin de rayına oturma şansının fazla bulunmadığını dile getirdi. ‘MUHALEFET ANLATMALI’ Kozanoğlu’na göre, muhalefetin de hem birlikte hem de tek tek kendi zeminlerinde Türkiye’de siyasetin normalizasyonu, OHAL’in kaldırılması, KHK uygulamalarına son verilmesi, demokrasi ve insan hakları gündemlerinin peşinde kararlı bir şekilde ısrar etmesi ve yurttaşlara bunun gereği ve önemini her fırsatta kendi örgütlenmeleriyle anlatması gerekiyor. ‘2001 KRİZİNDEN DERS ÇIKARILMALI’ Kozanoğlu, şimdiki durumun “2001’den farklı bir kriz olma” durumunu değerlendirdi. 2001 krizini “çok şiddetli bir krizdi” şeklinde yorumlayan Kozanoğlu, bu krizin Türkiye’de ciddi bir siyasi değişikliğin önünü açtığını dile getirdi. Kozanoğlu, 2001 krizinde çıkartılacak en önemli dersin Türkiye’nin politik anlamda sadeleşmeye gitmeden demokrasi ihlallerine devam ederek, hukukun üstünlüğünü çiğneyerek ekonomide düze çıkması olanaksızlığının olduğunu belirtti. Kozanoğlu, 2001 ve 1994 krizinin bunun bir örneği olduğunu dile getirerek, “94 krizi hatırlanırsa; o zaman Necmettin Erbakan’ın Başbakanlığı ile sonuçlanan bir sürecin önünü açmıştı, 2001 krizi AKP’nin önünü açmıştı. İslamcılar bu geçmiş iki krizden avantajlı çıkmıştı bu seferkinde ise faturayı onların ödemesinden başka çıkar yol görünmüyor” dedi.