GETO'da başka bir tüketim mümkün!

İZMİR - GETO pazarında “Başka bir tüketim mümkün” diyen üreticiler, kendi ürettikleri, yetiştirdikleri, hasat ettikleri ve konserve yaptıkları ürünleri satıp sorumluluk alıyor. GETO’da bulunan ürünler kimyasal ilaç ve gübre içermiyor.

İzmir’in Karşıyaka ilçesine bağlı Bostanlı semtinde 2015 Aralık ayından beri faaliyet gösteren Gediz Ekoloji Topluluğu (GETO) pazarında “Başka bir tüketim mümkün” diyen üretici ve tüketiciler, var olan düzene direniyor. Urla’daki Batı İzmir Gıda Topluluğu’nun (BİTOT) desteği ile kurulan "GETO" adını, Gediz deltasından alıyor. Her 15 günde bir Cumartesi günleri Bostanlı’da bulunan Bostanlı Cengiz Gode Park alanında 10.00-13.00 saatleri arasında kurulan GETO’da üreticiler ürünlerini sergiliyor. GETO’da üreticiler, kendi ürettikleri, yetiştirdikleri, hasat ettikleri ve konserve yaptıkları ürünleri satıp, sorumluluk alıyor. GETO’da bulunan ürünler kimyasal ilaç ve gübre içermiyor.

GETO’NUN TÜM ÇALIŞANLARI GÖNÜLLÜ

Küçük ölçekli üreticiler ve tüketicilerden oluşan GETO, örgütlenmesi ise GETO’ya ait Facebook hesabı olan "gediz ekoloji topluluğu (geto)" üzerinden gerçekleştiriyor. Tüketiciler GETO’nun Facebook sayfasına siparişlerini vermelerinin ardından, GETO’nun gönüllü çalışan ekibi tarafından siparişler üreticilere telefon ve e-posta yoluyla iletilip, dağıtım günü, ürünlerin dağıtım yerine ulaştırılmasını sağlıyor. GETO’da ürünlerin fiyatlarını ise üretici ile tüketici ortak bir şekilde belirliyor. GETO’da ürünlerin dağıtımı ve ücretlerin alınması, GETO pazarında gönüllü olan çalışanlar tarafından yapılıyor. GETO gönüllü çalışanları daha sonra ürünlerin ücretini tüketiciye veriyor.

‘DÜZENE KARŞI SİVİL BİR HAREKET’

GETO’da üretici olan Erhan Çetinbağ, “GETO mevcut düzenin, sistemin bize dayattığı alışveriş tüketim alışkanlığına aykırı bir gönüllü hareket adına kuruldu” dedi. Temel ilkelerinin birinin de aracısız iletişim olduğuna dikkat çeken Çetinbağ, üretici ve tüketicilerin aynı sofraya oturduklarını söyledi. Yerellik politikasının kendileri için her şeyden daha önemli olduğunu belirten Çetinbağ, GETO’da tüm ürünlerin sağlık acısından güvenilir olduğunu dile getirdi.

‘BAŞKA BİR TÜKETİM MÜMKÜN’

Tohumculuk yasası ile yerel tohumların yasaklandığına vurgu yapan Çetinbağ, GETO’da aynı zamanda yerel tohumları küçük üretici ile ürettiklerini ifade etti. “Başka bir tüketim mümkün diyoruz” diyen Çetinbağ, “Ürünleri direkt küçük üreticiden alarak hem yerel tohumların korunmasını hem de yayılmasını amaçlıyoruz. GETO pazarında daha farklı neler yapabiliriz diye toplantılar da yapıyoruz” dedi.

‘BÜYÜK BİR PAZAR OLMAK İSTEMİYORUZ’

GETO olarak çok büyük bir pazar olmak istemediklerini aktaran Çetinbağ, şunları söyledi: “Sistem büyüyün ve daha fazlasını yapın diyor. Ama GETO’nun en temel ilkelerinden bir tanesi küçük kalmak. Daha fazla insanın bu sisteme ulaşmasını istiyoruz ama bunu parçalanarak, bölünerek yapmak istiyoruz. Herkes kendi mahallesinde yeni bir örgütlenme yapmasını öneriyoruz. Mahalli örgütlenmelerle yeni bir üretim modelini cesaretlendirmeye çalışıyoruz.”

‘ÜRETİCİYİ TOPRAKTA TUTMAK İSTİYORUZ’

Küçük üreticiyi toprakta tutmak istediklerinin altını çizen Çetinbağ, “Küçük üreticilerin şehir yaşamına gelmeden topraklarında kalarak kazanmasını istiyoruz” dedi. Konvansiyonel üretim yapan üreticileri de doğal üretime dönüştürmek istediklerine dikkat çeken Çetinbağ, ilaçsız, gübresiz üretimin var olacağını, konvansiyonel üretim yapan çiftçilere göstermek için saha da çalıştıklarını aktardı.

‘GETO SİSTEME KARŞI BİR REDDEDİŞ’

GETO’nun bir sivil yapılanma olduğunu söyleyen Çetinbağ, “GETO’da bir yönetici gurubu oluşturmuyoruz. 50 kişilik bir ekip isek 50 kişinin de katılımcı olduğu, fikirlerini ifade ettiği ve işlerin ucundan hep beraber tuttuğu bir yapı olmak istiyoruz” ifadelerini kullandı. GETO’da aslında bir reddedişin de olduğuna dikkat çeken Çetinbağ, “Bize sunulan düzeni, işleyişi reddediyoruz. Pazarları da marketleri de reddediyoruz. Biz farklı bir model sunmaya niyetliyiz” diye konuştu.

‘AMACIMIZ ÜRÜN SATMAK DEĞİL’

GETO pazarına İzmir’in Bayındır ilçesine bağlı Sarıyurt köyünün yaylarından topladığı organik ürünlerle katılımcı olarak yer alan Türkan Marişli, yayladan topladığı ihtiyaç fazlası meyve, pekmez, reçel, bal, ceviz gibi ürünleri pazara getiriyor. “GETO’ya gelmemde ki nedenlerden biri adil ve temiz üretim yapan insanların birbirlerine destek olup tanıması” diyen Marişli, amacının sadece ürün satmak olmadığını, pazara gelen herkese tek tek ilaç kullanılmadan sürdürülebilir bir yaşamın nasıl olduğunu anlatmak olduğunu aktardı.

‘GETO KAYBOLAN AYAK İZLERİME DEĞİYOR’

GETO’da geçirdiği iki saatin ruhuna iyi geldiğini aktaran Marişli, “GETO, benim kaybolan ayak izlerime değiyor” dedi. Pazardaki ürünlerin tüketiciler tarafından çok beğenildiğinin altını çizen Marişli, “Ürünlerimizi yerli ve aşılanmamış ağaçlardan topluyoruz. Ağaçların doğasına dokunmak istemiyoruz. Yüzde yüz verim elde edelim diye bir amacımız yok” diye konuştu. Ürünlerindeki hastalıkları Arap sabunu, zeytinyağı, sirke, acı biber, sarımsaklı su gibi ürünlerle giderdiğini dile getiren Marişli, ürünlerinde ki kurtları ise daha doğal olması için, sadece elleriyle ayıklıyor.

‘GETO GÜVENE DAYALI BİR ÖRGÜTLENME’

Foça’da bulunan Bağarası köyünde organik üretim yapan Gonca Çetinbağ, GETO’nun tamamen güvene dayalı bir ilişki biçimi olduğunu söyledi. Tüketiciler üreticilerin doğal üretim yaptığı bahçe ve bostanlarını ziyaret ettiğini ifade eden Çetinbağ “Tüketiciler bahçelerimizden kendi sebze ve meyvelerini toplayabiliyorlar. Üreticiye hem maddi hem de manevi destek oluyorlar. GETO pazarında hem üretici hem de tüketici memnun” diye konuştu.

Gökhan Öner - dihaber