‘Türkiye’nin meselesi ekonomik değil politik’

ANKARA - Dövizdeki yükseliş, çarkların yavaşlanması, işsizliğin artması gibi ekonomide çanların çalmasını değerlendiren iktisatçılar, ekonomideki olumsuz etkilerini gidermek için hukuka saygı, bağımsız yargı ve özgür medya gibi demokratik reformların şart olduğuna dikkat çekti.

Üzerindeki "yoğun siyasi baskıya" rağmen Merkez Bankası, TL'nin dolar karşısında değer kaybetmesini durdurmak için faiz artırma silahına başvurdu. Ancak, yapılan 50 baz puanlık artış dövizin ateşini söndürmeye yetmedi.
Merkez Bankası’nın zorunlu kararını dihaber'e değerlendiren iktisatçı-yazar Mustafa Sönmez, "İşe yaramadı çünkü mesele sadece ekonomik risklerle alakalı değil. Türkiye'nin politik ve bölgesel riskleri sorun. Bu riskler yükseliş halinde" dedi.

'MESELE EKONOMİK DEĞİL POLİTİK'

Dün Mardin Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Ahmet Türk'ün tutuklanmasına işaret eden Sönmez, "Yabancı sermaye açısından riskler bir bütündür; ekonomik, politik, jeo-politik. Sadece faiz artırıp, ekonomik önlem alarak piyasayı ikna edemezsiniz. Faiz artışına rağmen yabancılar çıkıyor. Faiz artışı TL'ye dönüş getirmiyor. Çünkü hukuksuz uygulamalara son verilmiyor. Politik riskleri düşürmek gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.

'KARAR OLUMSUZ ETKİ YAPACAK'

Sönmez, MB kararının dövizin yükselişini durduramadığı gibi üstüne ekonomide de soğumaya yol açacağı görüşünde. Kararın iç piyasaya olumsuz etkileri olacağını düşünen Sönmez, "Faiz kararı dalga dalga yayılır. Tüketici kredilerine yansın. Tüketim daha az olur. Bütün ticari ilişkileri aşağıya çekecektir" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "faizlerin düşürülmesini" savunduğunu hatırlatan Sönmez, "Şimdi 'haklı çıktım' diyebilir! Ama öyle değil. Birisin ona meselenin ekonomik değil de politik olduğunu anlatmalı" diye konuştu.

DOLAR DAHA DA YÜKSELEBİLİR

Sönmez, Suriye ile ilişkiler ve Avrupa Parlamentosu'nun aldığı kararının yansımalarının ileri günlerde doları daha yukarı taşıyabileceğini de düşünüyor. Sönmez, değerlendirmelerini şöyle sürdürdü: "Bölgesel çatışmalar dışında iki devletin karşı karşıya gelmesi ekonomi de çok daha büyük sonuçlara yol açar. Sadece iki devlette karşı karşıya kalmaz. Suriye'nin müttefikleri tarafsız kalmayacaktır."

FED'İN OLASI FAİZ KARARI

ABD Merkezi Bankası FED’in Aralık ayında, ekonomi anketlerine göre, yüzde 80 üzeri bir ihtimalle faiz kararı alması bekleniyor. Sönmez, zaten piyasaların FED'in yüzde 0,25 faiz kararı alacakmış gibi pozisyon aldığını söyledi ve ekledi: "FED kararı Türkiye'yi çok fazla etkilemese de Türkiye'ye AB, ABD ve Rusya'dan yoğun basınç var. Türkiye reformlara gitmediği süreci ekonomide kan kaybedecektir."

Sönmez, Türkiye'nin içine girdiği bu çıkmazdan biraz olsun kurtulmasının yolunu "İçeride ve dışarıda barış politikası gütmeli. Hukuka saygı, bağımsız yargı ve özgür medya oluşmalı" diye belirtti.

‘HÜKÜMET KRİZİ DERİNLEŞTİRECEK’

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ekonomiden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sezai Temelli de, genel anlamıyla Türkiye ekonomisinin bir kriz içerisinde olduğunu ve bu krizin giderek de derinleştiğini öngörüyor. Türkiye’de ekonomiden sorumlu bakanların, uzmanların, başbakan ve cumhurbaşkanının farkında olmadan ekonomiyi daha derin krizlere sürükleyecek siyasi kararların peşinde olduğunu savunan Temelli, "AP’nin bu kararı çıkmadan bir süre önce Avrupa’ya dair konuşmalar, Şanghay İşbirliği Örgütü’nün sanki bir seçenek gibi sunulması ekonomide alınması gereken bir sürü önemli tedbirin alınmayıp hataların tekrar edilmesi iktisaden krizin neden derinleştiğinin yanıtı oluyor” dedi.

‘PİYASALAR REFLEKS GÖSTERECEK’

AP karar sonrası piyasaların bu duruma refleks göstereceğini hatırlatan Temelli, Merkez Bankası’nın tepkileri azaltma yönünde piyasaya müdahale etmesine ilişkin de şunları söyledi: “Bu müdahaleler aslında Merkez Bankası’nın müdahale gücünü de zayıflatıcı yönde. AKP iktidarının bu ekonomi siyasetine destek vermek amacıyla yaratmış olduğu müdahaleler aslında Merkez Bankası’nın elini zayıflatmakta. Bu anlamıyla bir akıl dışılığın Merkez Bankası’nda, hazine de ve bütün temel kurumlar da hakim olduğunu görüyoruz."

‘94 VE 2001 KRİZİNE BENZER KRİZ YAŞANABİLİR’

1994 ve 2001 ekonomik kriz dönemlerini hatırlatan Temelli, aynı durumun bu süreçte de yaşanabileceği uyarısını yaparak, “O zamanlar Malezya ve Rusya’da olan krizlerden ders çıkarılmamış pozisyon hataları üst üste yapılarak ciddi bir ekonomik krize sürüklenmiştik. Bugün bunlardan biraz daha farklı. Sadece iktisadi pozisyon hataları ötesinde siyaseten de toplumdan gelen taleplerin dikkate alınmadığı, iktidarın bu toplumu kutuplaştırma üzerinden sürdürdüğü siyasetin bugün etkilerini de fazlasıyla hissediyoruz. En belirgin etki siyasetten, sosyolojiden de öte iktisadi alanda olur. Çünkü günlük hayatınızı etkiler. İşinizi, her şeyinizi etkiler. İşte yoksulluk rakamları, işsizlik rakamları, kapanan şirket sayıları, iflaslar ve bütün bunları üst üste koyduğunuzda günlük hayatı evin içini etkileyen şeyler artık ortaya çıkar” diye konuştu.

Deniz Nazlım / Necla Demir - dihaber