Seracılar: Devlet sadece aidat sormaya gelir

İSTANBUL - İstanbul’un sebze ihtiyacını karşılayan Göçbeyli’deki seracılar, girdi maliyetinin yüksekliğinden, 4.5 liraya aldıkları mazotun yat sahiplerine 1.5 liraya satılmasından şikayetçi. 15 yıllık seracı Aydın Yıldırım, "Devlet, sadece aidat sormaya gelir” dedi.

Ekonomideki kriz seracılığı bitirme noktasına getirdi. İstanbul'un sebze ve yeşillik ihtiyacına katkı sunan Pendik ilçesi Göçbeyli Mahallesi'ndeki seracılar, işlerinin durma noktasına geldiğini söyledi. Artan mazot fiyatlarının bellerini büktüğünü belirten seracılar, ekin döneminde bilinçsizce ekilen fidelerin sezonu geldiğinde kendilerini mağdur ettiğini dile getirdi.

15 yıldır seracılık yapan Aydın Yıldırım, yıllık kârlarının ne kadar olduğunu bilemediklerini ifade etti. Yıldırım, bu belirsizliğin nedenini ise şu sözlerle dile getirdi: "Kâr belli olmuyor. O sene ektiğimiz ürün para ederse kazanıyoruz, etmezse kalıyor. Yıllık gelirim 50-60 bin arası değişiyor, ama zarar bazen bunu bile geçiyor. Bazen de ürettiklerimizin hepsi çöpe gidiyor. İşçiliğini kendimiz yaptığımız halde bile zor kazanıyoruz."

‘MAZOT BİZE 4 BUÇUK, YAT SAHİPLERİNE 1 BUÇUK LİRA'

“Bunca yıldır bu işi yapıyorum devletin hiçbir katkısını görmedim” diyen Yıldırım, mazotun kendilerine 4 buçuk lira, yat sahiplerine ise 1 buçuk liradan satıldığını hatırlatarak, “Gerisini siz hesap edin. Adalet bunun neresinde, yardım bunun neresinde” diye konuştu.

Yıldırım, bu yıl kırmızılahana ektiklerini, piyasası kalmayınca da ürünün ellerinde kaldığını belirtti. Bu yıl ki fidelere 600 lira verdiklerini anlatan Yıldırım, diğer masraflar ile de hepten zarara girdiklerini söyledi. Yıldırım, “Tarım ve seracılık her geçen gün kötüye gidiyor. Nedense çok da anlamadım. Her gelen yıl geçen seneyi aratıyor" diye belirtti.

‘DEVLET SADECE AİDAT İÇİN GELİR’

Yaşadıkları zararın en büyüğünü ürünü pazara sunduklarında yaşadıklarını ifade eden Yıldırım, şöyle devam etti: “Mesela herkes kafasına göre o yıl ne ekmek istiyorsa onu eker. Ama öyle olmamalı. Mesela bu yıl 10 çiftçiden 6'sının kırmızılahana ektiğini düşünsenize... Gereksiz derece de fazla. Haliyle emeğimizin çok çok altında bir fiyattan satmak zorunda kalıyoruz. Ama bir denetleme olsa. Devlet bizlere ‘Bu yıl sen bunu ek’ dese bunlar yaşanmaz bence. Tabii indirim de yapılması şart. Mazotta, gübre de ilaçlamada da destek bekliyoruz. Devletin bizi sorduğu yok ki. Sadece aidat sormaya gelir devlet ancak buraya. Biz de kendi yağımızda kavrulmaya çalışıyoruz.”

Yıldırım son olarak, “Bizden sonraki neslin bu işi yapacağını hiç sanmıyorum. Ben 40 yaşındayım, ağzımda diş kalmadı. Çocuklarımı okutmak için sabah akşam çalıyorum. Sırf okusunlar da bu işi yapmasınlar diye, bir meslekleri olsun diye” dedi.

‘GELİR YOK, GİDER ÇOK’

15 yıldır tarım ve seracılık yapan Havva Türk (56), maliyetini kurtarmaktan zorlandıklarını dile getirerek, “Seralar kira, evimiz kira, bir dünyada bu seralara masraf oluyor. Haliyle gelir kalmıyor, gider çok oluyor” dedi. Türk, devletin bu konuda kendilerine destek çıkması gerektiğini fakat, kimsenin seslerini duymadığını söyledi.

Devletten mazot indirimi isteyen Türk, devamlar şunları söyledi: “Mazotun bizlere ucuzlatılması gerekirken, her geçen gün pahalılaşıyor. O kadar uğraşıyoruz, ama elimizden çıkış fiyatı 1 TL. Bu işi bırakmayı düşünüyoruz. 15 yıldır yapıyoruz, ama geliri olmayanınca mecbur bırakacağız. Bu sene darbeden dolayı 5 kuruş bile kâr edemedik. En az 20 bin TL borcumuz var eşe dosta.”

‘TOPRAK DA İNSANLAR GİBİ HASTALANIR OLDU’

Tarımcılığı hobi olarak yapan Sevim Ateş’in (56), çiftçi bir ailenin kızı olduğu için ömrünün tüm zamanlarında toprakla geçirdiğini söylüyor. 7 serası olan Ateş, her türlü sebzeyi burada yetiştirdiğini ve kesinlikle yüzde yüz doğal olduklarını savundu. Seralarını kurduğu arsanın kendilerinin olmasından, hayvanlardan elde ettiği gübre ile de masrafların büyük bir bölümünden kurtulduklarını ifade eden Ateş, halinden memnun şunları söyledi: “Pazara hiç çıkmıyoruz. Kilosu biraz pahalı ama yüzde yüz doğal benim ürettiğim ürünler. Gübresinden ilaçlamasına kadar her şey doğal yapılıyor. Tadını bilen zaten bir daha bırakmıyor. Valla benim elimde ürünümün kaldığı görülmedi daha. Daha soran bile olur. Müşteri burayı bilir gelir, kendi toplar bazen de. Kendi gelir alır, tadına bakar yiye yiye gider.”

“Tek başıma zor oluyor ama çok seviyorum işimi. Sevmesem yapamazdım zaten” diye devam eden Ateş, tek masrafının ilaçlama olduğunu söyledi. İlaçlamanın artmasının nedenlerine değinen Ateş, şunları dile getirdi: “Eskiden bu adar ilaçlama da yapmazdım, ama toprak da insan gibi oldu hastalıklı gibi ilaçsız olmuyor. Fabrikalardan çıkan kimyasallardan bu kadar toprak hastalanıyor. Çok fazla yabanı ot bitiyor toprakta. Ot ilacı çok kullanıyoruz. Bu hayvanların yediği şeylerde artık doğal değil. Onların gübreleri nasıl doğal olsun ki... Devamlı çapalıyoruz, yabani otları yoluyoruz da idare ediyoruz.”

Asya İnedi - dihaber