Muğla 1 milyon 258 bin turist kaybetti: 'Evet'le desteklenmemeli, 'Hayır'la uyarılmalı

MUĞLA - Dış politikada yaşanan gerilim nedeniyle 2016 yılında 1 milyon 258 bin 690 turist kaybı yaşayan Muğla, ağır bir sezon geçirdi. Bodrum’daki Latanya Otel’in Müdürü Murat Yaylacı, Türkiye’nin kalıcı bir huzura ihtiyacı olduğunu belirtirken, 42 yıllık turist rehberi Nihat Gençosman ise, "Bu hoyrat politikaların 'Evet'le desteklenmesi değil 'Hayır' ile uyarılması gerekir" dedi.

Türkiye’nin başlı turizm kentleri olan ve turistlerin yüzde 70'nin uğrak yeri olan Antalya, İstanbul, Muğla, İzmir ve Aydın'ın AK Parti iktidarının yanlış politikaları nedeniyle 2016 yılında yaşadığı turist kaybı 10 milyona dayandı.

2015 yılında 27,5 milyon turist çeken 5 turistik kentteki sayı 2016 yılında 17.6 milyona kadar geriledi. Muğla, İzmir ve Aydın, 2016 yılında 2 milyondan fazla turist kaybederken, en fazla turist kaybını ise 1 milyon 258 bin 690 turist ile Muğla yaşadı. Muğla’da ki turizmciler ise yaşanan büyük kaybı hükümetin yürüttüğü yanlış politikalara bağladı.

EN BÜYÜK DÜŞÜŞ MUĞLA’DA

2017 yılının ilk çeyreğinde Ege Bölgesi’ne gelen turist sayısı yüzde 30 azalarak 105 binden 72 bin seviyesine geriledi. Bölgede en büyük düşüş Muğla'da yaşanırken, burayı sırayla İzmir ve Aydın takip etti. Yılın ilk çeyreğinde Muğla’ya gelen turist sayısı yüzde 52,8 azalarak 25 binden 15 bine geriledi. 2016 yılının ilk çeyreğinde Muğla’ya Almanya’dan 6 bin 455 turist gelirken bu sayı 2017 yılının ilk çeyreğinde ise bin 52 seviyesinde kaldı. Almanya’dan Muğla’ya giriş yapan turist sayısında ki düşüşü ise, İngiltere, Hollanda ve İsveç takip etti.

GEÇTİĞİMİZ YIL 8 OTEL İŞLETEN İŞLETMECİ İFLAS ETTİ

Geçtiğimiz yıl 50 bin civarında turist ağırlayan ve diğer yıllara göre 25 bin turist kaybı olan Bodrum’daki Latanya Otel’in Müdürü Murat Yaylacı, son 2 yıldır kiracı firma ve otelleri kiralayan işletmelerin zor durumda olduğunu söyledi. Geçtiğimiz yıl 8 oteli olan patronlarının iflas ettiğini belirten Yaylacı, “Bunların 350 personeli olsa aileleriyle birlikte 4 bin kişi mağdur olmuş oldu. Bu 8 otelin sadece personel ayağı yok. Bunun kasabı, manavı, tedarikçi firmaları da var. Bin kalemin üzerinde ürün kullanıyoruz. İki bin kalem ürün kullanan yerler var. İki bin kalem demek iki bin ayrı ürün demek. Bunların hepsi bu krizden etkileniyor” dedi.

'SAVAŞ BÖLGESİNDESİNİZ FİYATI DÜŞÜRÜN'

Turizm sektörünün 8 milyonluk bir aileyi kapsadığını dile getiren Yaylacı, şunları aktardı: “Örneğin önceden 2 ton domates kullanıyorsak şuan 500 kilograma düştü. Bu düşüşler tedarikçi firmaları da etkiliyor sadece bizi değil. Bu düşüşlerde komşularımızla olan ilişkilerimiz, Suriye’de ki savaş etkiliyor. Türkiye yurt dışında can güvenliği anlamında dikkat edilmesi gereken ülkeler arasında. Can güvenliği riski olduğunda istediğimiz fiyata satamıyoruz odalarımızı. Normalde 40 Euro'ya sattığımız odayı 44 Euro yapamıyoruz. Acenteler ‘Siz savaş bölgesindesiniz. Size müşteri bulmakta zorlanıyoruz. Fiyatınızı düşünürün’ diyorlar. Ama baktığımızda domatesin, yağın her şeyin fiyatı artıyor.”

'HOLLANDA KRİZİ TURİST SAYISINI ETKİLEYECEK'

Bodrum’daki turizmi "Bacasız fabrika"ya benzeten Yaylacı, AK Parti Hükümeti'nin turizme gereken ilgiyi göstermediğine dikkat çekti. Geçtiğimiz yıl Rusya ile bu yıl ise Hollanda ve Almanya ile yaşanan krizin turizmi etkilediğinin altını çizen Yaylacı, Hollanda ile artan krizin ise diğer ülkelerden gelecek olan turist sayısını da büyük oranda etkileyeceğini dile getirdi. Politikada kullanılan sert dilin yumuşatılması gerektiğini ifade eden Yaylacı, Türkiye’de kalıcı bir huzurla ekonominin tekrardan toparlanacağını söyledi.

'TEŞVİK YAPMAYIN, TURİST GETİRİN'

Turizmde ki krizin 16 Nisan’da oylanacak referandumun rengini yüzde yüz belirleyeceğini vurgulayan Yaylacı, “18 maddeyi bilmeyen yarıdan fazla seçmen var. Seçimler ve bu tür operasyonlar turizmi etkileyecek. Umarım 16 Nisan’da ülke için 'Hayır'lısı olur” diye belirtti. Yetkililerin biran önce turizm sektörüne el yatması gerektiği uyarısında bulunan Yaylacı, “Art arda turizm için teşvikler geliyor. Teşvik yapmayın. Siz buraya turist getirin oteller kendi teşviklerini kendileri yapsın” dedi.

‘TURİZME ÖLDÜRÜCÜ DARBE VURULDU’

42 yıllık turist rehberi Nihat Gençosman da, son 2 yıldır politikada artan gerginliğin turizme "Öldürücü bir darbe" yaptığını ifade ederek, şöyle devam etti: “Öyle ağır darbe haline geldiki nükleer kirlenmeye benzetiyorum. 'Bir daha bomba atmayacağız' deseler bile yarattığı kirliliğin etkilerinin ortadan kaldırılması bir, iki kuşak sürecek.” OHAL sürecinin de turizmi dolaylı yollardan etkilediğini aktaran Gençosman, Bodrum girişinde ki arama noktaları ve sürat düşürme politikalarının ürkütücü bir hava yarattığını aktardı. Gençosman, tüm bunların güvenlik için yapıldı iddia edilse de Avrupalı turistlere güvensiz geldiğini dile getirdi.

'42 YILIN EN KÖTÜ SEZONU'

Turistlerin rahatlamak için tatile çıktığını ve gerginlik olan bir ülkeyi tercih etmeyeceğine dikkat çeken Gençosman, “Bizde geçtiğimiz yıllarda İran dediğimizde hiçbir Allah'ın kulu oraya gezi yapmak istemezdi. Şimdi bizde ana turist kaynağımız olan Batı Avrupa’da öyle bir ün kazandık. Asıl mevzu batıdaki ülkelerde Türkiye imajı. 12 Eylül sonrası ya da 90’lı yıllarda bu kadar radikal düşüş yaşanmadı. Bu düşüşteki belirleyici fark ülke yöneticilerinin ağızlarından çıkan lafı kulaklarının duymaması. 42 yıldır turist rehberliği yapıyorum. 42 yılın açık ara en kötü sezonlarını yaşamaktayız” diye konuştu.

'CUMHURBAŞKANI DEĞİŞİRSE TURİZM GİRDİLERİ DEĞİŞİR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın ağzından çıkan lafın çok önemli olduğunu söyleyen Gençosman, Erdoğan'ın konuşmalarının Türkiye'nin yurt dışındaki imajını açık ara etkilediğinin altını çizdi. Gençosman, “Bu imajın turizminde ki karşılığı ise son yaşadığımız iki yıl. Yani Cumhurbaşkanımız değişirse memleketteki turizm girdileri değişir” dedi.

'BU HOYRAT POLİTİKALAR 'HAYIR'LA UYARILMALI'

Turizmde yaşanan krizin 16 Nisan’da oylanacak referandumu nasıl etkileyeceğini değerlendiren Gençosman, şöyle devam etti: “Muğla’da 'Hayır' oylarının en yüksek çıkacağı yerlerden birisi olacak. Bu hoyrat politikaların bir 'Evet'le desteklenmesi değil 'Hayır' ile uyarılması gerekir. 'Hayır' çıkarsa 'Birazcık abarttık kendimizi toplamamız gerekiyor' düşüncesi oluşabilir. Bunca çok çeşitliliğin olduğu bir yerde, her çiçeğin farklı koktuğu bir coğrafyada tek ses tek lider tek yönetim tarzı kabul görmeyecektir.”

Gökhan Öner - dihaber