İş dünyası Diyarbakır'da: Çözüm süreci buzdolabından çıkarılsın

DİYARBAKIR - TÜRKONFED’in Diyarbakır toplantısında konuşan DİSİAD Başkanı Burç Baysal, Erdoğan’ın “Buzdolabına konuldu” dediği Kürt sorununun vakit kaybettirilmeden “oda sıcaklığına” çıkarılmasını isterken, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, silahlı mücadelenin terk edilmesi için gerekli koşullarının sağlanmasını diledi.

Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu’nun (TÜRKONFED) Diyarbakır’da düzenlediği ve iki gün süren 39’uncu Girişim ve İş Dünyası Konseyi toplantısına katılan iş ve ekonomi çevresi, Olağanüstü Hal’in (OHAL) kaldırılması ve Kürt sorununa kalıcı çözümün bulunmasını istedi. Reform sürecinin başlatılmaması halinde ekonominin düzelemeyeceğine dikkat çeken konuşmacılar, iç ve dış politikada değişiklik talep etti.

Radisson Blu Otelde düzenlene toplantıya, hükümetin eski ve yeni bakanları ile bazı milletvekilleri yanı sıra iş çevresinin önemli isimleri katıldı. Toplantıya ev sahipliği yapan Diyarbakır Sanayici ve İşadamları Derneği (DİSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Burç Baysal, Diyarbakır başta olmak üzere bölge illerinin sosyo-ekonomik dezavantajının özelikle 1930’lardan sonra politika değişikliğine giden devletten kaynaklı olduğunun altını çizerek, “Yüz yılla yakin bir surede farklılıklara tahammül etmeyen sistemin doğurduğu en önemli sonuçlardan biri Diyarbakır’ı bu günün verilerinde gelişmişlik ve ekonomik refah seviyesinde ülkenin 70 inci sırlarına kadar geriletmiştir” dedi. Kentin ekonomik sıkıntılarının Kürt sorununu çözememiş olmasından kaynaklı olduğunu vurgulayan Baysal, “Bu konuda geride bıraktığımız çözüm süreci dönemi bize önemli veriler sunmaktadır. Diyarbakır ihracat rakamları bir anda neredeyse 2 katına cıktı, onlarca yeni tesisle ülke ekonomisine katkı vermeye başladılar. Büyüme rakamlarında ülkenin en hızlı büyüyen kentlerinden bir oldu. ancak 2015 Temmuz’unda çözüm sürecinin bitmesi yaşanan bu olumlu tabloyu tam anlamıyla tersyüz etmiştir” diye konuştu.

Kürt sorunun diyalog dışında çözülemeyeceğini dile getiren Baysal, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Buzdolabına konuldu” sözlerini hatırlatarak şu çağrıyı yaptı: “Bu ülke hepimizin ve hepimiz bu topalaklarda eşit şekilde yaşamalıyız. Şu anda burada olan topluluk tamda bunun ifadesidir. Bir bütün olarak bu ülkenin sahipleriyiz biz. Farklı dillerimiz, düşüncelerimiz, farklı kültürlerimiz olsa da bu topraklar hepimizin bunu unutmayalım. Siyasilerin tabiri ile buzdolabına konulan sureci tekrardan normal oda sıcaklığına çıkartmalıyız vakit kaybetmeden.”

‘VALİME TEŞEKKÜR EDERİM’

Konuşmasına katılımcıları ve Diyarbakır Büyükşehir Belediyesine atanan kayyum Cumali Atilla’yı “Sayın Belediye Başkan Vekilim” diye selamlayarak başlayan Doğu ve Güneydoğu İş Adamları Dernekleri Federasyonu (DOGÜNSİFED) Şah İsmil Bedirhanoğlu, sık sık valiye teşekkür ve şükranlarını sunması dikkat çekti. Bedirhanoğlu, geçen yıl onlarca kişinin yaşamını yitirdiği Sur’daki sokağa çıkma yasakları döneminde valinin “yapıcı tutumu ve hassasiyeti”nin takdire şayan olduğunu savunarak, “çabaları”ndan dolayı teşekkürlerini yineledi.

OHAL KALKMALI, KÜRT SORUNU ÇÖZÜLMELİ

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik de, konuşmasının büyük bir bölümünde reformların yapılması, OHAL’in kaldırılması ve Kürt sorunun çözülmesine yönelik tavsiyelerde bulundu. Referandum günü “reform ve çözüm” çağrılarını yaptıklarını hatırlatan Bilecik, “Önümüzde hemen yola koyulursak 18 aylık bir reform aralığı var ve bu reformların beklemeye hiç tahammülü yok. Eğer bu dönemi de erken seçim konuşmaları ile geçirirsek Türkiye ekonomisi kalkınma yarışında çok kan kaybeder ve toparlanması maalesef güç olur...” dedi.

‘ÖZGÜRLÜK VE ÇOĞULCULUK ZAMANI’

“Şimdi Türkiye için toplumsal özgürlük, çoğulculuk ve dayanışma içinde ilerleme zamanıdır. Ülkemizin önünde, Meclisin ve hükümetimizin odaklanmasını önerdiğimiz ve kararlılıkla destek olacağımız somut bir reform gündemi bulunuyor. Biz bu önerilerimizi Demokrasi, Ekonomi ve Avrupa Birliği ile İlişkiler olarak üç başlık altında özetliyoruz” diye devam eden Bilecik, “Hukuk, demokrasi ve özgürlükler” vazgeçilmez ve elzem olduğunu söyledi.

Hesap verebilirlilik ve demokratik toplum düzenin olmaması halinde, “rekabet yarışında hak ettiğimiz yeri alamayız” diyen Bilecik, yargının bağımsızlığı, parlamentoda azami temsili sağlayacak seçim sistemi, adil yargılanma hakkı ve ifade özgürlüğü gibi konuların genişletilmesini istedi.

‘SİLAHSIZ ÇÖZÜM BULUNMALI’

Kürt sorununa ilişkin çözüm önerisinde de bulunan Bilecik, şunları söyledi: “Ülke olarak şiddetin son bulması ve Kürt sorununun silahsız çözümü için defalarca girişimlerde bulunuldu. Her bir girişim, bölgedeki yurttaşlarımızın ve aslında tüm halkımızın çözüme ne denli istekli olduğunu gösterdi. Önümüzdeki dönemde, silahlı mücadelenin bir daha geri dönülmemek üzere muhakkak terk edilmesini ve bunun koşullarının sağlanmasını arzu ediyoruz. Bunun için siyaset kanalının önünün açılması ve siyasetin, diyalogun çözümün mimarı olmasını sağlayacak koşulların oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü inanıyoruz ki, Türkiye, mutlak özgürlükler, hukuk devleti ve demokrasi ve aynı zamanda vatandaşının güvenliğini kusursuz sağlayabilen özgüvene ve güce sahiptir.” Bilecik, ekonomide verimlik ve üretkenliğin arttırılması amacıyla dillendirdiği çözüm önerilerinin biran önce hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Şırnak Cizre doğulu olduğunu hatırlatan TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Tarkan Kadoğlu ise, katılımcıları Kürtçe “hoş geldiniz” selamlayarak konuşmasına başladı. Konuşmasında bölgesel eşitsizliklere dikkat çeken Kadoğlu, birikmiş sorunların çözümü için Kürt sorunun çözülmesi gerektiğini ifade etti.

Farklılıkların bir arada yaşamı gereğini dikkat çeken Kadoğlu, “Önümüzdeki yeni dönem, Türkiye’nin yapısal ve ekonomik sorunlarının, uzlaşma kültürünü esas alan, tüm seslere ve renklere açık bir yaklaşımla çözülmesi noktasında önemli fırsatlar barındırmaktadır. Başta siyasi partiler ve seçim kanunu olmak üzere, çıkarılacak uyum yasalarının, demokratik kural ve ilkeler ışığında özgürlükçü, kapsayıcı bir anlayışla hazırlanması, ülkemizin milli menfaatlerine hizmet edeceği gibi huzur, barış ve kardeşlik ortamını da yeşertecektir.

Referandum sonucunda ortaya çıkan tablonun, ülkemizde kutuplaşmayı artırdığını düşünenlere katılmadığımı söylemek isterim” diye konuştu.

Sokağa çıkma yasakları döneminde bölge illerinde yaklaşık 300 bin kişinin göç ettiğine değinen Kadoğlu, bunun kamuya maliyeti ise ortalama 70 katrilyon TL olduğunu söyledi. Kadoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gelişmiş bir ekonomi için gelişmiş bir demokrasi kültürüne ihtiyacımız vardır. Gelişmiş demokrasilerin birleştirici unsuru ise kapsayıcı ve bütünleştirici bir anayasadır. Halkımızın ihtiyaçlarına cevap verecek yeni anayasanın; özgürlüklerin önünü açacak, toplumu birleştirecek şekilde, ortak akıl ve uzlaşıyla hazırlanması önemlidir. Yeni bir anayasanın da temelini oluşturması açısından ‘Yerel Demokrasi’ hayati bir önem taşımaktadır.”

‘İHRAÇ EDİLENLER ADİL SORUŞTURULSUN’

KHK’lerle ihraç edilen kamu çalışanlarının mağduriyetliklerine de işaret eden Kadoğlu, “Bu noktada, ‘adaletin mülkün temeli’ olduğunu unutmamak, ‘kurunun yanında yaşı yakmamak’ için tahkikat komisyonlarının, ‘etkin ve hızlı’ bir şekilde çalıştırılması önemlidir. OHAL kapsamında kamu kurumlarından uzaklaştırılanların, bir an önce, adil bir şekilde yapılacak soruşturmalarla durumlarının netleştirilmesi gereklidir” diye konuştu.

Cihan Bilgin - dihaber