İZMİR - Önemli bir zeytin üreticisi olan Türkiye, dış pazarda hak ettiği değeri bulamıyor. Akdeniz Havzası'nda zeytin ihracatında son sırada yer alan Türkiye’nin üreticisi, mazot, gübre, ilaç ve tarım aletleri gibi girdi maliyetlerinden dertli.
Uzun ömürlülüğünden “ölmez ağaç” olarak adlandırılan, aynı zamanda barışın sembolü olan zeytin Türkiye’de hak ettiği değeri bulamıyor. Üretici girdi maddelerinin aşırı pahalılığından ve pazar sıkıntısından şikayetçi. Dünyada zeytin üretiminin yüzde 95'i Türkiye’nin de içinde yer aldığı Akdeniz Havzası'nda yetişiyor. Son beş yılın verilerine göre, Akdeniz Havzası'nda bulunan 1 milyar zeytin ağacından 18 milyon ton zeytin elde ediliyor. Yine Türkiye'de başta Ayvalık, Gemlik, Tavşan Yüreği ve Nizip Yağlık, Derik zeytini olmak üzere 90'ın üzerinde çeşide sahip.
ÜRİTİMDE 8’İNCİ SIRADA
Son 5 yılın dünya üretim rakamlarına göre, sofralık zeytin üretimi iki buçuk milyon ton iken zeytinyağı üretimi ise 3 milyon tonu buldu. Dünya da Avrupa Birliği (AB) ülkeleri 851 tonla en büyük sofralık zeytin üreticisi iken Türkiye 338 bin tonla 5’inci sırada. AB ülkesi olan İspanya 2 milyon ton zeytinyağı üretimiyle dünyada 1'inci sırada iken Türkiye 190 bin ton ile 8'inci sırada yer alıyor.
ÜRETTİĞİNİ SATAMIYOR
Türkiye, son 5 yılın ortalamalarına göre, ürettiği sofralık zeytininin 250 bin tonu içeride tüketilirken, maksimum 50 bin tonu ihraç ediyor. Yine zeytinyağı üretimi 190 bin ton iken maksimum 90 bin tonunu ihraç edilmekte. Bunun yanı sıra yurt dışına ihraç ettiklerimiz ya hiç işlenmemiş “dalından zeytin” ya da paketlenmemiş “bidon zeytinyağı” olduğu için de değerinin çok altında alıcı buluyor.
TÜKETİMİNDE SONUNCU
Her yıl üretilen zeytinyağının yüzde 62'si AB ülkelerinde tüketiliyor. AB ülkelerinin ardından yüzde 9 ile ABD gelmektedir. Yunanistan da kişi başına düşen yıllık zeytinyağı tüketimi 24 litre, İspanya'da ve İtalya'da 14 litre iken bu ülkeleri Tunus, Portekiz, Lübnan ve Suriye'de 8 litre ile takip ediyor. Türkiye de kişi başına düşen zeytinyağı tüketimi ise en fazla 1.6 litre olarak kaydedildi.
HER YIL 10 BİNLERCE ZEYTİN AĞACI KESİLİYOR
Zeytin üretimine yeterince tarım desteği vermeyen Türkiye, aynı zamanda zeytin ağaçlarını başta inşaat, madencilik gibi sektörlere açılarak yok ediliyor. Sadece Bursa-İzmir otoyolu yapımı için şimdiye kadar 200 binden fazla zeytin ağacı kesildiği kayıtlara geçti. Bunun yanı sıra geçtiğimiz yıl Manisa'nın Soma ilçesinin Yırca köyünde bir gecede 7 bin zeytin ağacı kesildi.
ÜRETİCİ DERTLİ
Zeytin üreticilerinin en büyük derdi ise yüksek girdi maliyeti. Üreticisi Musa Çiftçi, "Tarımın olmazsa olmazı olan mazot, gübre, ilaç ve tarım makineleri pahalı. Zeytinin toplanması ve işlenmesi için gereken işçilik pahalı. Bunun yanında dünyada zeytini en ucuza satan ülkeyiz" dedi.
'ARACILIK SİSTEMİ KALKMALI'
Aracılık sisteminden de şikayetçi olan Çiftçi, "Zeytin tarımında bütün işi biz yapıyoruz. Tüm girdi fiyatlarına rağmen devletin bir kuruş desteği de olmadan zeytin üretiyoruz. Ancak parayı biz değil aracı kazanıyor. Çiftçiden 1 liraya aldığı zeytini pazarda 10 liraya kadar satıyor" diye konuştu. Ürünlerinin aracı olmadan üreticiden doğrudan tüketiciye ulaşılması gerektiğini dile getiren Çiftçi, "Aracılık sistemi yüzünden hem biz para kazanamıyoruz hem de insanlar yüksek fiyata zeytin yemek zorunda kalıyor. Aracılık sistemi kalkmalı.” diye belirtti.
DESTEK VERİLMELİ
Akdeniz Havzası ülkelerinde çiftçilerin her yıl maksimum düzeyde ürün aldığını savunan Çiftçi, şöyle devam etti, "Tüm ülkeler çiftçisine gerekli ilaç ve aşı desteklemesi yaparak zeytinde 'var yılı, yok yılı' olarak adlandırılan hasat şeklini ortadan kaldırdı. Devlet gerekli desteklemeleri yaparsa Türkiye çiftçisi de her yıl zeytin hasadı yapar. Bu durumun sadece bize değil ülke ekonomisine de katkısı olur. İnsanlarda her yıl yeteri kadar zeytini uygun fiyata yer bizlerde emeğimizin karşılığını alırız."
'DÜZEN GÜÇLÜDEN YANA'
Son 10 yıldır artan fiyatlardan ve yaşam şartlarının pahalı olmasından yakınan Sevilay Çoban ise, aile ekonomisine katkı sunmak için komşularının bahçesinde ırgat olarak çalıştığını dile getirdi. Eşinin de çiftçi olduğunu ancak aracılık sisteminden dolayı emeğinin karşılığını alamadığını vurgulayan Çoban, "3 çocuğumuz var 3'ü de okul okuyor. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Düzen zenginden, güçlüden yana. Bende mecburen komşuların bahçesinde çalışıyorum" dedi. Siyasetçilerin verdiği sözleri yerine getirmemesinden dem vuran Çoban, şunları söyledi: "Sadece seçim zamanı köye geliyorlar. Seçimlerden hemen sonra köylüyü unutuyorlar. Artık tarlalarımız daraldı. Verim düştü, fiyatlar düştü ama maliyetler arttı. Bu işe bir çözüm bulunsun. Siyasetçiler verdikleri sözleri yerine getirsin. Devleti yönetenler köylüyü dikkate alsın."
Sakıp Yaşar - dihaber