İZMİR - Foça’da eski bir Rum köyü olan Ilıpınar’da, ekolojik yaşamı savunan doğa gönüllüleri, konvansiyonel tarıma karşı alternatif olarak yetiştirdikleri yerel tohumlarla geleneksel üretim yapıyor.
İzmir’in Foça ilçesine bağlı eski bir Rum köyü olan Ilıpınar’da, 30 dönüm büyüklükteki bir arazide kurulan Fadime ve Kaplan Zülfikargil Çiftliğinde, doğanın bağrında ekolojik yaşamı savunan doğa gönüllüleri, konvansiyonel tarıma karşı alternatif olarak yerel tohumlarla geleneksel üretim yapıyor. 1998 yılından bu yana minimum teknoloji ile doğal yaşamı sürdürmeye çalışan emekli öğretmen olan Fadime ve Kaplan Zülfikargil çiftti, anne ve halalarıyla birlikte beş kişilik bir aile olarak çiftlikte yaşıyor. Çiftliğe gelen ziyaretçiler, Foça’nın doğal mimarisine uygun olan Foça taşı ve ahşap kullanılarak inşa edilen evin üst katında Ekim, Kasım, Aralık ayında yatılı kalıyor.
ÜCRETSİZ BİR YAŞAM
Çiftliğe gelen doğa gönüllüleri bostanda meyve- sebze toplayabiliyor. Yine zeytin hasadından, sabun yapımına ürünlerin güneş yoluyla kurutulmasından zeytin reçeline kadar kolektif bir üretim ortaya koyuyorlar. Elde edilen ürünler güneş fırınlarında kurutulurken, bostanda çıkan sebzeler ise ücretsiz şekilde ziyaretçilerle paylaşılıyor. Çiftlikte minimum teknoloji ile kuyu suyu kullanılırken, meyve-sebzeler damlama ya da duşlama yoluyla sulanıyor.
DOĞANIN BÜTÜNLÜĞÜ İÇİN TOPRAK İŞLENMİYOR
Bostanda ve zeytinlikte yer alan ürünlerde kimyasal ilaç ve gübre kullanılmazken, zeytin sineği hastalığına karşı ekmek mayası, şeker ve sudan oluşan doğal bir tuzak kuruluyor. Bahçede yer alan bitki ve çiçeklerde ki hastalıklar ise acı biber ve sarımsaktan oluşan bir karışım ile gideriliyor. Bahçeden elde edilen tüm ürünler değerlendirilirken, ürünlerin kabukları toprakla karıştırıldıktan sonra gübre olarak zeytinliğe atılıyor. “Toprağa bakınca o size daha çok bakıyor” diyen Fadime Zülfikargil, “Topraktaki canlıları yok etmemek için, doğanın bütünlüğü sağlamak için toprağı işlemiyoruz. Sadece çok gerekli olursa sene de bir kez yüzeysel olarak çapayla işliyoruz. Onun dışında otla mücadeleyi biçme yöntemiyle yapıyoruz” diye konuştu.
ALTERNATİF BİR YÖNTEM DENİZ SUYU
Çiftlikte ekonomik gelir ise zeytin ve zeytinyağından sağlanıyor. Zeytin hasadının ardından ufak olan zeytinler zeytinyağı için ayrılırken diğer zeytinler salamura basılıyor. Salamura da hiç bir kimyasal ürün kullanılmazken, zeytinleri tatlandırmak için sadece su kullanılıyor. Zeytinlerin tatlandırılmasının ardından limon tozu ve tuz kullanılarak salamura basılan zeytinler bozulmaması için hava almayacak bir şekilde gölgede bekletiliyor. Zeytinlerin daha da doğal olması için alternatif bir arayışa girdiklerini dile getiren Zülfikargil, “Alternatifimiz ise ürünlerimizin natürel olması için deniz suyu. Salamura deniz suyundan başka hiçbir şey katmıyoruz” diyerek ürünlerini ekolojik pazarlarda sattıklarını kaydetti.
GELENEKSELLİĞİ YAŞATMAYA ÇALIŞIYORUZ
Yerel tohumların devlet tarafından yasaklandığını, konvansiyonel tarımla dağıtılan hibrit tohumlarda ise genetiğinin değiştirildiğini, kimyasal madde kullanıldığını ifade eden Zülfikargil, şunları söyledi: Konvansiyonel tarımda kullanılan hibrit tohumların insan sağlığı için çok zararlı. Bizde hem insan sağlığı hem de yerel tohumlarımızı canlandırmak, gelenekselliği yaşatmak amacıyla yerli tohum biriktirip ekiyoruz. Geçtiğimiz yıl yerel tohumlardan 5 bin fidan çiftliğimizdeki serada yetiştirdik. Bu fidanlardan 500 tanesini kendim kullandım. Geri kalanları ise çevremizde bulunan insanlara dağıttım.
ÇİFTÇİYİ DÖNÜŞTÜRMEK GEREK
Kapitalist sistemin yarattığı konvansiyonel tarımın tüketiciliğinin, ekolojik ve geleneksel tarımla durdurulabileceğine dikkat çeken Zülfikargil, “Türkiye’de ekolojik gıda toplulukları her ilde yaygınlaştığı zaman artık kişiler ürünlerini buradan aldığı zaman çiftçide dönüşecektir. Çiftçi dönüştüğü zaman bu iş hallolur ama yolun daha çok başındayız” dedi.
KONVANSİYONEL TARIM NEDİR?
Konvansiyonel tarımsal üretim sanayi devrimi ve kentleşme ile yoğun şekilde uygulanan tarım şeklidir. Konvansiyonel tarımda her türlü kimyasal ilaç, sentetik gübre ve bitki geliştirici hormon hiçbir denetime tabi tutulmadan yoğun olarak kullanımı serbesttir. Kullanılan kimyasal ilaçlar tüm canlıların yaşaması için gerekli olan arıları, pradatör böcekleri, kuşları, balıkları, karıncaları, topraktaki organizmaları, sularımızı, havayı, insan sağlığını, bitkileri yok ediyor.
Serfiraz Gezgin / Gökhan Öner - dihaber