Sur’da 571 gündür cenazesi alınamıyor 2017-08-14 09:02:00 ERZURUM - Çatışmaların 104 gün boyunca devam ettiği Sur’da yaşamını yitiren ve defnedildiği yer belli olan Hakan Arslan’ın cenazesinden 571 gündür haber yok. Sur’da çocuklarını kaybeden aileler, "Sur'da son cenazemizi alana kadar nöbetimiz devam edecek" mesajı verdi. Diyarbakır’ın Sur ilçesinde ilan edilen “sokağa çıkma yasağı” döneminde 22 Ocak 2016’da yaşamını yitiren ve yasak nedeniyle Sur’da defnedilen Hakan Arslan'ın cenazesine ailesi 571 gündür ulaşamıyor. Sur'dan tahliye edildikten sonra tutuklanan kişilerle yapılan görüşmeler sonucunda Arslan’ın cenazesinin yasaklı Hasırlı Mahallesi'ndeki Hasırlı Camisi yanına defnedildiği öğrenilmişti. Cenazenin çıkarılması için ailenin avukatları üzerinden İçişleri Bakanlığı, Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na defalarca yaptığı başvuru ise cenazenin defnedildiği belirtilen yerde daha önce yapılan arama ve kazı çalışmalarında herhangi bir cenazeye rastlanmadığı gerekçesiyle reddedildi. Arslan’ın defnedildiği yer belli olmasına rağmen her seferinde yaptıkları başvurulara olumsuz yanıt alan aile, belirtilen alanda çocuklarının cenazesini çıkarmaları için kendilerine izin verilmesini istiyor. DİĞER AİLELERDEN DESTEK ZİYARETİ Sur’da yaşamını yitiren çocuklarının cenazelerinin verilmesi için Dicle Fırat Kültür Merkezi, Sümerpark ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’nde aylarca açlık grevi ve nöbet eylemi yaptıktan sonra çocuklarının cenazelerini alabilen aileler, Erzurum’un Karayazı ilçesine bağlı Çavuşköy’de oturan Arslan’ın ailesini ziyaret etti. Arslan ailesine dayanışma ziyaretinde bulunan aileler, ailenin yaşadığı acının kendilerinin acısı olduğunu belirterek, Sur’da son cenazeyi alıncaya kadar başlattıkları nöbet eylemlerinin devam edeceklerinin altını çizdi. Aileler yaptıkları ziyaret, talepleri ve Arslan’ın cenazenin bulunmasına ilişkin konuştu. ‘ARTIK OĞLUMUN DA BİR MEZARI OLSUN’ Hakan Arslan’ın annesi Melike Arslan, oğluna kavuşmanın hasreti içinde olduğunu belirterek, “Ben 20 aydır süren bu acımın ve hasretimin artık son bulmasını istiyorum. Ben oğlumu sağ salim göremedim, bari yattığı toprağı göreyim. Ben onun yattığı bir avuç toprağa ve mezarına hasretim” ifadesini kullandı. Oğlunun cenazesinin bulunduğu Sur’da devam eden inşaat ve yıkım çalışmalarına tepki gösteren anne Arslan, yetkililere ve duyarlı herkese şu çağrıda bulundu: “Sur’da yatan oğlumun cenazesinin çıkarılmasını istiyorum. Cenazesi inşaat ve molozların altında kaybolmasın. Artık oğlumun bir mezarı olsun.” ‘EĞER VİCDANLARI VARSA YAŞADIĞIM BU ACIYI DİNDİRSİNLER’ Baba Ali Rıza Arslan ise oğlunun ölümü üzerinden 571 gün geçmesine rağmen halen Sur’da olan cenazesine uluşamadığına dikkat çekerek, “Oğlumun cenazesinin bulunması için defalarca Diyarbakır’da gittim, çalmadığım kapı kalmadı. Her yere dilekçe ile başvurdum. Ancak çaldığım bütün kapılar ya yüzüme kapandı ya da bir sonuç alamadım. Yetkililer, oğlumun defnedildiği yerde yeterli bir çalışma yapmadan oğlumun ‘cenazesi burada yok’ diyor. Oğlumun cenazesinin halen Sur’da olduğundan eminim. Eğer vicdanları varsa. Yaşadığım bu acıyı dindirsinler. Oğlumun cenazenin çıkarılmasında bana yardımcı olsunlar. Bana bir kapı açsınlar. Eğer devlet cenazeyi çıkartmıyorsa bana izin versin ben oğlumun cenazesini bulunduğu yerden kendi imkânlarımla çıkartayım” diye kaydetti. ‘OĞLUMUN CENAZESİ İNŞAATLARIN ALTINDA KALMASIN’ Oğlunun cenazesinin çıkarılması için İçişleri Bakanlığı, Diyarbakır Valiliği ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve ilgili herkese duyarlılık çağrısında bulunan baba Arslan, “Eğer çocukları var ise benim yaşadığım bu evlat acısını anlamaları lazım. Benim suçum nedir, niye bu acıyı bana çektiriyorlar? 20 aydır süren bu acımın ve hasretimin artık son bulmasını istiyorum. Artık benim oğlumun da bir mezarı ve bir toprağı olsun. Artık ben de bileyim ki oğlumun bir mezarı var. Ben onun mezarının başında gideyim, dua edeyim, benim içim de bir nebze rahat olsun” diye kaydetti. Arslan son olarak Sur’da devam eden yıkım ve inşaat çalışmalarının bir an önce durdurulmasını isteyerek, “Oğlumun cenazesi inşaatların altında kalmasın” dedi. ÇUKUR: ACI HEPİMİZİN ACISIDIR Arslan’ın Erzurum’daki ailesini ziyaret eden Sur’da yaşamını yitiren 16 yaşındaki Rozerin Çukur’un annesi Fahriye Çukur ise 5 buçuk ay boyunca sürdükleri nöbet eylemi sonucunda kızının cenazesini alabildiklerini hatırlattı. Çukur, “Diyarbakır’dan Erzurum’a yaşadıklarımız acıları paylaşmaya geldik. Evladını kaybeden bir anne olarak evlat acısının ne olduğunu çok iyi biliyorum. Arslan ailesinin yaşadığı acı hepimizin acısıdır. Halen Hakan Arslan’ın cenazesi Sur’da. Sur’da çocuklarını kaybeden aileler olarak halen nöbet eylemimizi sonlandırmadık. Devam ettiriyoruz. Biz daha önce de dedik. Şimdi de söylüyoruz. Son cenazemizi alana kadar nöbetimiz devam edecek. Biz bir an önce Hakan Arslan’ın cenazesinin Sur’dan çıkarılmasını istiyoruz. Sur bizim evimiz, mahallemiz ve köyümüzdür. Sur’da devam eden yasak ve yıkımın bir an önce son bulmasını istiyoruz. Artık Sur’u açsınlar. Hakan’ın cenazesinin defnedildiği yer bellidir. Gidelim cenazemizi alalım” diye vurguladı. ‘İZİN VERSİNLER GİDİP CENAZELERİ ALALIM’ Rozerin Çukur’un babası Mustafa Çukur, yaklaşık 2 yıldır Hakan Arslan’ın cenazenin Sur’da olduğunu bilmenin orada çocuklarını kaybeden aileler için de büyük bir acı kaynağı olduğunu dile getirdi. Çukur, “Kızım Rozerin ile Ramazan Öğüt’ün cenazeleri bulundukları yerde ancak 3 defa yapılan kazı sonucunda çıkarıldı. Çünkü cenazeler derin bir yere defnedilmişti. Hakan’ın cenazesinin defnedildiği yer belli. Devletten fazla bir şey istemiyoruz. İzin versinler gidip cenazeyi alalım” diye kaydetti. SEVİKTEK: SANKİ CENAZELERİMİZ HALEN YERDEYMİŞ DUYGUSUNU YAŞIYORUZ Sur’da yaşamını yitiren Mesut Seviktek’in ablası Güler Seviktek ise, kardeşi ile İsa Oran cenazelerinin yaşamını yitirdikleri yerde günlerce bekletildikten sonra ancak alabildiklerini hatırlattı. Arslan ailesinin Sur’da olan çocuklarının cenazenin halen alamamasının kendilerini çok üzdüğünü ifade eden Seviktek, “Hakan Arslan’ın cenazesi halen Sur’da. Sanki Sur’daki cenazelerimiz halen yerdeymiş duygusunu yaşıyoruz. Artık Arslan’ın cenazesi verilsin. Annesi mezarını ziyaret etsin” şeklinde konuştu. KHK ile kapatılan MEYA-DER’in eski Eşbaşkanı Ayşe Dicle de, Sur’da çocuklarını kaybeden ailelerin verdikleri direnişle acılarını ortaklaştırıp bir aile olduğunu ifade ederek, ailenin yaşadığı acıyı dindirmek ve savaşın durdurmak için herkesin yoğun bir çaba içerisinde olması gerektiğini vurguladı.