Üstün: Ekoloji için nöbetteyiz

İSTANBUL - HDP Ekoloji Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Beyza Üstün, ekoloji tahribatının bir devlet politikası olduğunu söyleyerek, “Ekoloji mücadelesi, bir özgürlük mücadelesidir Onun için nöbetteyiz” dedi.

Türkiye'deki artan ekoloji tahribatı değerlendiren HDP Ekoloji Komisyonu Sözcüsü Prof. Dr. Beyza Üstün, Türkiye'deki ekoloji tahribata, orman yangınlarına ve “kentsel dönüşüm” adı altında yapılan yıkımlara dikkat çekerek, tüm bunların bir devlet politikası olduğunu söyledi.

Ekolojistlerle birlikte Vicdan ve Adalet Nöbeti’ne de katılan Üstün, kentlerdeki yeşil alanların yapılan betonlaşmadan dolayı giderek azaldığını belirtti.

Üstün, "Kapitalizm krizinden kaynaklı sermaye artık kendisine yeni yaşam alanları arıyor. Yeni sermaye birikim alanları arıyor. Bunun için de iktidarlar kendilerine ciddi destekler veriyor. AKP, iktidarı döneminde de bu destekler bütünüyle sürdü ve giderek de arttı. Şirketler, krizlerden bu yönde çıkabiliyor. Bir taraftan da iktidarlar faşizmin bütün araçlarını kullanarak kendi varlıklarını sürdürüyorlar. Biz tam da böyle bir süreçte yaşıyoruz. Bunu yaparken ne yaşam alanları ne tüm canlıların yaşadığı ve barındığı alanlar ne de o kentte ve kırda yaşayanların geçim alanları, yıllardır biriktirdikleri tarihi dokular ve kültürel alanlar kalıyor. Sur ve Cizre kentsel dönüşümle yıkıldı ve yakıldı. Oradaki halkın barınma hakkı hiçe sayıldı. Tıpkı burada Sulukule ve Tarlabaşı'nda olduğu gibi. Şimdi tümü sermayeye teslim ediliyor. En fazla nasibini alan da doğal alanlar. Bu süreç diktatörlüğü kurmak isteyen güçlere güç katacak bir süreç işliyor. Halkları yıkarak ve yakarak devam ediyorlar" dedi.

'HALKIN KIYIYLA BULUŞMASI ENGELLENİYOR’

İstanbul'un kıyılarının ve ormanlık alanlarının da sermayenin kullanımında olduğunu ifade eden Üstün, İstanbul'un “kentsel dönüşüm” adı altında alt üst edildiğini belirterek, "Kentteki yıkımda çıkan hafriyat kıyılara dökülüyor. Bununla da halkın kıyı ile buluşması engelleniyor. Giderek artacak. Bununla da deniz ekosistemi de sermayeye teslim edilecek. Bir kenti bu kadar betonlaştırırsanız suyun denize ulaşmasını engellersiniz" dedi.

'HER ŞEY SERMAYE İÇİN'

Devletin bölgede "güvenlik" adı altında yaptığı Hidroelektrik Santrallerine (HES) de dikkat çeken Üstün, "Her yerde HES'ler yapılıyor. Su metalaştırılıyor. Su sermayeye peşkeş çekiliyor. Sermayeye yol veriliyor, ne halk tanınıyor ne çiftçiler ne de balıkçılar… Her şey sermaye için ve iktidarların kendisini var etme çabaları içinde yürüyen bir sistem" diye konuştu.

'ORMANLARIN YAKILMASI TESADÜF DEĞİL'

Bölgedeki orman yangınlarına da dikkat çeken Üstün, "Kürdistan'da 2015'te bir kaç ay içinde 6 bin 850 hektar orman yandı ve şu anda yanıyor. Şu anda Dersim’de yanıyor. Ekosistem bir şekilde yanıyor ya da yakılıyor" dedi.

Yaz ayında orman yangınların daha fazla olduğunu belirten Üstün, devamında şunları söyledi: "Uzmanlar yaz aylarında her zaman ormanların yanabileceğini söylüyor. Ama çok enteresan Karadeniz'de kışın yandı. Aslında yakılan yer maden sahası yapılacaktı. Bodrum'da tam rüzgar enerjilerin yapılacağı nokta yandı. Kaz Dağları'na bakın, orda maden işletmesinin çalışma yapacağı alanlar yandı birden bire. Çünkü oraya başka türlü giremediler. Halk direniyor. Kürdistan’a baktığınızda güvenlik barajlarının olduğu yerdeki ormanları yakıyorlar. Yakılan yerlere baktığımızda batı kesimindeki yerlerin sermayenin üretim yapacağı yerler boşaltıyor. Kürdistan'a baktığımızda, güvenlik barajları adı altında iki tarafa geçiş sağlamak için baraj yapılıyor. Ondan sonra da bu alanlara kalekollar yapılıyor. Kürdistan'da askerin kontrol altına almak istedikleri alanlar 'güvenlik' alanı olarak çevrelendiğini görüyoruz."

‘EKOLOJİ İÇİN NÖBETTEYİZ’

Halkların özgür ve demokrasi mücadelesi ile ekoloji mücadelesi arasında herhangi bir fark olmadığını belirten Üstün, "Onun için nöbet tutuyoruz. Ekoloji mücadelesinin tek farkı tüm canlılar için veriliyor. Ekoloji mücadelesi aslında bir özgürlük mücadelesidir. Halkların verdiği özgürlük mücadelesinin tam da merkezindedir" dedi.