160 yıllık direnişin herHAL'i: No pasarán 2017-03-01 09:05:05 İSTANBUL - Bu sene her zamanınkinden daha fazla yaşam alanlarının daraltılmaya ve güvensizleştirilmeye çalışıldığı OHAL koşullarında 8 Mart'ı karşılayan kadınlar, emeğine sahip çıkmak, aralarından alınan her bir kadının hesabını sormak, tekçi-militarist anlayışa, erkek ve devlet şiddetine karşı 160 yıllık direnme ve reddetme iradelerini alanlarda "Hayır"larla buluşturacak. Dünya kadınlarının özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelesinde önemli bir yeri olan birlik, dayanışma ve mücadele ilanının üzerinden 160 yıl geçti. 1857 yılının 8 Mart'ında Amerika'nın New York kentinde dokuma işçisi olarak çalışan 129 kadının insanlık dışı çalışma koşullarını protesto ettikleri sırada yanarak ölümsüzleşmesiyle başlayan süreç, dünya kadınlarının direniş tarihinde önemli bir yer tuttu. Almanya Sosyal Demokrat Partisi liderlerinden Clara Zetkin'in önerisiyle kadın işçiler anısına, Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanan 8 Mart, o gün bu yana kadınların ataerkil sisteme karşı isyanları oldu. Türkiye'de ilk kez 1921 yılında Emekçi Kadınlar Günü olarak kutlanan 8 Mart, daha sonraki yıllarda ise, kapalı mekanlardan sokaklara taşınarak kitlesel bir hal aldı. Ancak 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi'nden sonra 4 yıl boyunca hiç kutlanmadı. Kadınların direnişi sonucu tekrar 1984 yılından itibaren her yıl kutlanmaya başlayan 8 Mart, bu yıl ilk kez Olağanüstü Hal (OHAL) koşullarında kutlanacak. OHAL koşulları da olsa "Herhalde Direniyoruz" diyen kadınlar, haftalar öncesinde eylem ve etkinlik programını deklere ederek her yerin direniş alanı olacağını duyurdu. "Başkanlık Sistemini" de içeren Anayasa değişikliğinin 16 Nisan'da onaylanacağı referandum süreci için "Hayır" cephesinin örgütlenmesinde öncülük eden kadınlar, OHAL de olsa, gerek devlet ve hükümet gerekse de erkek şiddetine karşı sokaklara çıkmakta kararlı. KADINLAR İÇİN GÜVENSİZ ORTAM OLUŞTURULDU Son bir yılda özellikle de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından 19 Temmuz'da ilan edilen ve devam eden OHAL ile birlikte Türkiye'de yaşanan yoğun baskı ve hak ihlallerinden en çok etkilenen kesim kadınlar oldu. OHAL'in sokaklarda arttırdığı "erkeklik", evde, otobüste, parkta, iş yerinde yani yaşamın her alanında şiddet ve cinsel saldırıya neden olurken, kadınlar için güvensiz bir ortam oluşturdu. Çıkarılmak istenilen yasalarla çocukların istismarcısı ile evlendirilmesi için kapı arılamaya çalışıldığı, kadınların gözaltında cinsel şiddete maruz kaldığı ve iradeleri atanan kayyumlarla gasp edildiği Türkiye'de, günde ortalama 5 kadın, en yakınındaki erkek tarafından katledildi. Sokakta yürürken cinsel saldırıya, otobüste tekmelenen, parkta spor yaparken şiddette uğrayan yine kadınlar oldu. Kadınlar, yaşanan tüm bu baskı ve şiddet politikalarına direnişle cevap verdi ve "erkekliği" kabul etmeyen milyonlarca kadın alanlarda olmaktan geri durmadı. Kadına yönelik katliam, cinsel saldırı ve şiddetin yoğun olduğu 2016 yılında, aynı zamanda kadınların direnişi sayesinde önemli kazanımların da elde edildiği bir yıl oldu. CİNAYETLERİN YÜZDE 50'Sİ OHAL DÖNEMİNDE YAŞANDI Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu'nun verilerine göre; 2016 yılında 328 kadın katledildi ve bu cinayetlerin yüzde 50'si OHAL döneminde yaşandı. bianet'in "şiddet, taciz ve tecavüz çetelesi" ne göre ise; 2016’da 261 kadın ve çocuk öldürüldü, 75 kadına cinsel saldırıda bulunuldu, 240 kadın seks işçiliği yapmaya zorlandı, 119 kadın taciz edildi, 417 kız çocuğu cinsel istismara maruz bırakıldı ve 348 kadın yaralandı. 61 KADIN CİNAYETİ DAVASINDAN 22'SİNE İNDİRİM "Madam gibi değil, adam gibi ölmek" açıklamalarıyla erkekliği yücelten devlet ve hükümet yetkilileri, söylemlerinde kadına yönelik şiddeti meşru görürken, kadınları katleden ya da cinsel şiddet uygulayan erkeklere "iyi hal" ya da "haksız tahrik" indirimi adı altında ödül gibi cezalar da vermeyi ihmal etmedi. 2016 yılında sonuçlanan 61 kadın cinayeti davasından 22'sinde erkeklere "iyi hal" ya da "haksız tahrik" indirimleri uygulandı. Kadının beyanı esas alınmadığı için de kadınlara cinsel saldırıda bulunanlar serbest bırakıldı. ENSAR VAKFI'NDA İSTİSMAR SKANDALI 2016 yılında Ensar Vakfı'nda yaşanan cinsel istismar skandalı Türkiye ve dünya gündemine oturan önemli gelişme olurken, özellikle OHAL koşullarında kadınlara yönelik cinsel şiddet olayları yaşandı. Mart'ta Karaman'da Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları Derneği'ne (KAİMDER) ait evlerde kalan çocuklara dini dersler veren Muharrem Büyüktürk'ün ders için yerleşip kalan 45 öğrenciye cinsel istismarda bulunması kadınları ayağa kaldırdı. Ancak hükümet yetkileri ise, Ensar'ı aklama çabasına girdi. İstismar olayını gündemden düşürmek için de istismarcı Büyüktürk'e 508 yıl hapis cezası verdi. BAŞBAKAN'DAN ERKEKLERE 'MIRILDANIRSIN' TAVSİYESİ Temmuz ayında İstanbul Çekmeköy’de bindiği belediye otobüsünde şort giydiği için hemşire Ayşegül Terzi, Abdullah Çakıroğlu adlı erkek tarafından tekmelendi. Kadınların tepkisine neden olan olayda Çakıroğlu tutuklansa da ilk duruşmada kendini “İslam hukukuna göre davrandım” sözleriyle savunarak tahliye edildi. Başbakan Binali Yıldırım ise, tekmeli saldırıya ilişkin erkeklere, "Hoşuna gitmeyebilir, mırıldanırsın" tavsiyesinde bulundu. NEFRET CİNAYETİ: YAKILARAK KATLEDİLDİ OHAL'in sürdüğü Ağustos ayında LGBTİ aktivisti Hande Kader, nefret cinayeti sonucu yakılarak katledildi. HAMİLE TİRELİ TEKMEYLE DARP EDİLDİ Manisa'nın Turgutlu ilçesinde parkta spor yapan 4 aylık hamile Ebru Kaya Tireli, Davut Kahraman adlı erkek tarafından darp edildi. Ancak, Kahraman da ilk duruşmasında tahliye edilirken, başka bir çocuğa cinsel saldırıda bulunması gerekçesiyle tutuklu bulunuyor. HALK OTOBÜSÜNDE CİNSEL SALDIRI Ankara Etimesgut’ta, Azerbaycan ve Türk vatandaşı bir kadın, bindiği özel halk otobüsünün şoförü tarafından aracın içinde cinsel saldırıya uğradı. Saldırının ardından kadının yüzüğünü de zorla alan şoför İbrahim T., " Polise veya birine söylersen seni bulurum, tecavüz ederim, boğazını keserim" şeklinde kadını tehdit etti. EŞBAŞKANLIĞA KAYYUM: 34 BELEDİYE KADIN EŞBAŞKANI TUTUKLU 2016 yılı, siyaset alanında mücadele yürüten kadınlar için de direniş ve gasp yılı oldu. 11 Eylül’den bu yana toplam 69 Demokratik Bölgeler Partili (DBP) belediyeye kayyum atandı. 4 Şubat itibariyle DBP'li 69 belediyeden 78 belediye eşbaşkanı tutuklu bulunuyor. Eşit temsiliyeti öngören eşbaşkanlık sistemine bir saldırı olarak değerlendirilen kayyum atamaları ile 34 DBP'li belediye kadın eşbaşkanı tutuklu. KADIN BİRİMLERİNE ERKEK ATAMASI DBP'li belediyelere atanan kayyumların ilk icraatları ise kadın çalışmalarını durdurmak oldu. Belediye bünyesinde kadınların istihdam edilmesi, görünür kılmak ve şiddete karşı dayanışma amacıyla kurulan kadın kurumlarını kapatan belediye, kadın birimlerine ise erkekleri atadı. HDP'Lİ 7 KADIN MİLLETVEKİLLİ TUTUKLANDI Yıl içerisinde siyaset alanında kadınlara yönelik saldırı ve şiddet bununla sınırlı kalmadı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile birlikte 7 HDP'li kadın vekil tutuklanarak, Türkiye'nin çeşitli cezaevlerine gönderildi. HDP Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'da yürütülen siyasi operasyon kapsamında tutuklanan isimlerden oldu. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ile kapatılan Kongreya Jinên Azad (KJA) Dönem Sözcüsü Ayla Akat Ata da darp edilerek gözaltına alındı ve daha sonra tutuklandı. GÖZALTINDA CİNSEL ŞİDDET ARTTI Kürt illerinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı ile birlikte gözaltına alınan kadınlar, asker ve polislerin cinsel şiddetine maruz kalırken, darbe girişiminin ardından başlatılan “cadı avı” ile gözaltında cinsel şiddette arttı. Kadın ve insan hakları örgütleri, kadınlara yönelik gözaltında cinsel şiddettin OHAL ile birlikte arttığını belirtti. KADIN KURUMLARININ KAPILARI MÜHÜRLENDİ OHAL kapsamında çıkarılan KHK'lerle dünyada ilk kadın haber ajansı olan Jin Haber Ajansı (JİNHA) kapatılırken, kapatılan İMC TV’deki Mor Bülten ve Hayatın Sesi TV’deki Ekmek ve Gül adlı kadın programları da ortadan kalktı. Yine, KHK'ler ile yüzlerce kadın derneğinin kapısına mühür vuruldu. HADIM YASASI MECLİS'TE KABUL EDİLDİ Kamuoyunda Hadım Yasası olarak bilinen ve çocuklara yönelik cinsel istismarda bulunanlara testosteron azaltıcı tedavi uygulanmasını içeren yasa maddesi TBMM Adalet Alt Komisyonunda kabul edildi.Türkiye'nin imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi’nden, "modern hukuktan" uzak getirilmeye çalışılan uygulamalar çözümü değil, cinsel şiddet ve çocuk istismarını daha da artıracak şeklinde değerlendirildi. ERKEK VE DEVLET ŞİDDETİNE KARŞI ÖZ SAVUNMA OHAL'in getirdiği uygulamalarla erkeliğin iyiden iyiye tırmandırıldığı sokaklar, yine de kadınlar tarafından karanlığa mahkum edilmedi. Meydanları ve sokakları terk etmeyen kadınlar, erkek-devlet şiddetine karşı öfkelerini isyana dönüştürerek, öz savunmalarını aldı. 2016 yılında devletin yasalarıyla "korunmayan" 17 kadın, şiddet uygulayan erkekleri öz savunma sonucu öldürmek zorunda kaldı. ÖNEMLİ KAZANIMLAR ELDE EDİLDİ * Geçtiğimiz yıl, kadın cinayetleri davalarının yüzde 50'sinde "iyi hal" ya da "haksız tahrik" indirimleri uygulanırken, bu yıl yüzde 36'ya düşmesi kadın kazanımları olarak görüldü. * Meclis'in kurduğu "Boşanmaları araştırma komisyonu" ve ardından yayınlanan rapor, kadınların tepkisine neden oldu. Raporu tanımayan kadınların protesto eylemleri sonrası rapordan bir daha söz edilmedi. * Hayatta kalabilmek için şiddet uygulayan eşini öldürmek zorunda kalan Çilem Doğan kadınların mücadelesi sonucu tahliye edildi. * Kamuoyunda "cinsel istismar" yasası olarak yankı bulan ve istismara uğrayan çocuğun istismarcısı ile evlendirilmesini öngören yasa tasarısı, kadınlar tarafından tepkiyle karşılandı. Toplumun her kesimden milyonlarca kadın tasarının geri çekilmesi için sokaklara çıktı. "Çocuklardan elinizi çekin" diyen kadınlar, tasarının görüşüleceği gün Meclis önünde bulundu. Ve gösterilen direniş sonucu tasarı geri çekildi. * Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Valfsel A.Ş.’de müdürünün cinsel saldırısına uğrayan ve bunu şikayet ettiği için işten çıkarılan Zuhal Güneş, işe iade davasını kazandı. Zuhal ayrıca uğradığı haksızlıktan ötürü tazminat hakkı ve süreç içerisinde ödenmeyen maaşlarını alma hakkını da elde etti. * Kadınlar, "25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü" dolayısıyla OHAL'i tanımayarak, "Hayatlarımız için erkek-devlet şiddetine karşı herhalde direniyoruz" diyerek, milyonlar olup sokağa çıktı. ANKARA MEYDANINDA KARARLI DİRENİŞ 15 Temmuz sonrası itibariyle emekçi kadınlar işlerinden ihraç edilerek, yasa tasarıları ile bu emeğin görünmezliği de garanti altına alındı. OHAL sonrası yayınlanan 5 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 112 üniversiteden toplam 4811 akademisyen ihraç edilirken, ihraç edilen akademisyenlerin yarısı kadınlardan oluştu. Mesleğinden ihraç edilen Ademisyen Nuriye Gülmen, "İşimi Geri istiyorum" diye başlattığı eylemin 100'üncü gününde bir kez daha darp edilerek gözaltına alındı. Sayısız kez gözaltına alınan Gülmen, gözaltı ve maruz kaldığı şiddete rağmen direnişini büyük bir kararlılıkla sürdürüyor. 'HAYIR'LARLA 8 MART'A Geçtiğimiz yıl pek çok alanda engellenmeye çalışılmasına rağmen kadınların sokaklarda olma iradesi koyarak devlet-erkek saldırılarına karşı sözlerini söylemekten vazgeçmedikleri, alanlara çıktıkları 8 Mart’ın ardından bu sene OHAL’in gölgesinde 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yaklaşıyor. Direnişlerini şimdi de referandumda "Hayır" cephesinde örgütleyerek sürdüren kadınlar, "Hayır" gerekçelerini de yayınladıkları deklarasyonla açıkladı. Özgürlükleri ve gelecekleri için "Hayır" diyeceklerini belirten kadınlar, bu 8 Mart'ta da milliyetçiliğe, militarizme, ataerkil sistemin kadınlara dayattığı toplumsal rollere karşı sokaklarda olmaktan geri durmayacak. OHAL'e rağmen "Herhalde direnen" kadınlar, tekçi anlayışa karşı mor bayraklarıyla "Hayır"da buluşarak, "Birlikte daha güçlüyüz" sesini meydanlarda haykıracak. Zuhal Atlan - dihaber