Bu atölyede hiyerarşi yok, eşit söz hakkı var 2017-03-08 10:42:35 MUĞLA - Datça’da 8 Kürt kadını bir araya gelerek el sanatları atölyesi kurdu. Atölyede hiyerarşi yok, eşit söz hakkı var. Ekonomik özgürlüğe dikkat çeken komün üyesi Zübeyde Çetinkaya, “Her şey özgür olduğumuzda güzel. Kadınlar başkaldırdığında dünya daha çok güzelleşecek” dedi. Muğla’nın Datça İlçesinde 2005 yılında bir araya gelen 8 Kürt kadını, kurdukları el sanatları atölyesi ile bir yandan ekonomik bağımsızlıklarını sağlarken, bir yandan da severek yaptıkları iş bölümüyle alternatif üretim biçimlerine örnek teşkil ediyorlar. Kolektif üretimi esas alan kadınlar, Mart ayından itibaren yaz sezonuna hazırlık yapıyor. Kilim, nazarlık, mutfak bereketi, bandana, takı, bileklik, halhal, şal, yemeni ve elbiselerin üretildiği atölyede, kolektif çalışma Eylül, Ekim aylarına kadar sürüyor. Atölye üyesi kadınlar, yaz sezonunu bitirdikten sonra ise, herkes istediği zaman ve sürede çalışmakta serbest. Haziran ayından itibaren eski Datça’nın tarihi sokaklarında açtıkları stantlar ile, emeklerinin karşılığını alıyorlar. Sezon boyunca serbest çalışma süreleriyle üretim yapan kadınlar, kazançlarını da eşit şekilde paylaşıyor. ‘İLK YILLAR KÜRTÇE KONUŞTUK DİYE DIŞLANDIK’ Komün üyesi Zübeyde Çetinkaya (37), yıllar önce Muş’un Bulanık ilçesinden göç ettiğini belirterek, aynı mahallede bulunan kadınların ortak aklıyla bir araya geldiklerini dile getirdi. Çetinkaya, atölyeyi açtıklarında ilk zamanlar Kürtçe konuşmalarından kaynaklı çevrede dışlandıklarını ifade ederek, “Kürt dediğimizde ilk yıllar düşman gibi bakarlardı. Kendimizi anlatmak için çok uğraştık. Şu an kendi renklerimizle kendimizi tanıtıyoruz” diye konuştu. ATÖLYEDE HİYARERŞİ YOK EŞİT SÖZ HAKKI VAR Komün üyeleri arasında kolektif bir ruh olduğunu vurgulayan Çetinkaya, “Aramızda bir hiyerarşi yok. Eşit haklara ve yetkilere sahibiz. Yaptığımız ürünlerin malzemelerinin çoğunu doğal ürünlerden karşılıyoruz. Eksik kalan ürünleri ise şehir dışından sipariş vererek elde ediyoruz” diye belirtti. ‘ÖZLEMİMİ KİLİME İŞLİYORUM’ Çocukluğunda kilim örmeyi öğrendiğini aktaran Çetinkaya, yurt özlemiyle işini yaptığını dile getirerek, şunları söyledi: “Özlemimi, hasretimi özellikle Kürdistan’a olan sevgimi bir desen gibi işliyorum kilimlerime. Aklıma gelmeyen her şey dokuma tezgahına oturduğumda aklıma geliyor ve onları işliyorum. İlmik ilmik dokuduğumuz kilimlere iç dünyamızı yansıtıyoruz. Severek işlediğimiz kilimlerimizi sattığımızda üzülüyoruz.” Ürünlerine ağırlıklı sarı, yeşil ve kırmızı renk işlediklerini de dile getiren Çetinkaya, özelikle turistlerin bu renklere karşı ilgisinin yoğun olduğunu söyledi. ‘KADINLAR BAŞKALDIRSIN’ Ekonomik özgürlüğün tarif edilemez bir duygu olduğuna dikkat çeken Çetinkaya, şunları dile getirdi: “Önceleri dışarıya çıkamıyorduk. Kendi işimizi yaptıktan sonra şimdi özgürce her yere gidip, her işin üstesinden gelebiliyorum. Ekonomik özgürlüğümüzü elde ettiğimizden dolayı toplumda ki konumumuzda artık değişti. Kadınlar korkmasın her şey özgür olduğumuzda güzel. Kadınlar her şeye başkaldırsınlar, onlar başkaldırdığında bu dünya daha çok güzelleşecek. Kadınlar kadınca erk sisteme karşı dirensin.” ‘EKONOMİ BARIŞ İLE DÜZELEBİLİR’ Her ürününün fiyatı harcanan emekle bağlantılı olduğunu ifade eden Çetinkaya, istedikleri fiyata satmasalar da yaptıkları işin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Savaş ve darbe girişiminden sonra turistlerin kente gelmez olduğunu kaydeden Çetinkaya, sözlerini şöyle tamamladı: “Özellikle bu yıl tezgahlarımızı boşa açtığımız günler oldu. Barış olduğu dönemde işlerimiz çok güzeldi. Turizm acısından çok yoğundu. Ama artık gelen turist olmuyor. Ekonomi Türkiye’de ancak barış ile düzelebilir. Bu ekonomide ancak hayır ile güzelleşebilir.” Gökhan Öner - dihaber