Sığınmaevinin piknik alanına dönüştürülmesine tepki 2017-05-27 09:02:02 MERSİN - Kayyum atanan Akdeniz Belediyesi’nde kadınların büyük zorluklarla oluşturduğu İştar Kadın Merkezi ve Kadın Sığınmaevi’nin kapatıldığını hatırlatan psikolog Fahriye Cengiz, “Kayyum ile beraber hem hizmet veren hem de hizmet alan kadınlar mağdur edildi” dedi. Demokratik Bölgeler Partisi’ne (DBP) bağlı belediyelere kayyum atanmasıyla birlikte, belediye bünyesinde kadın çalışmaları da bir bir askıya alınıyor. Atanan kayyumlarla birlikte şimdiye kadar 54 kadın kurumu kapatılırken, bu kurumlar arasında Akdeniz Belediyesi bünyesinde faaliyet yürüten İştar Kadın Merkezi ve Kadın Sığınmaevi de yer alıyor. 25 Eylül 2010 tarihinde açılışı yapılan İştar Kadın Merkezi 6 yıl boyunca kadına yönelik şiddetle mücadele ve kentteki kadın çalışmalarında birçok yeniliğe imza attı. Akdeniz Belediyesi’ne 18 Aralık 2016’da Hamdi Bilge Aktaş’ın kayyum olarak atanmasıyla birlikte işinden olan ve İştar Kadın Merkezi’nin açılışından bu yana burada kadın mücadelesi yürüten psikolog Fahriye Cengiz, kadın merkezi ve sığınmaevinin kuruluşundan bu yana yaşadıklarını anlattı. Kadın merkezi ve kadın sığınmaevinin 2010 yerel seçimlerde gündeme geldiğini ve Mersin Kadın Platformu ile birlikte çalışma yürütüldüğünü dile getiren Cengiz, “O dönem oluşturulan komisyon ile Akdeniz, Yenişehir, Mezitli, Toros ve Büyükşehir ile görüşmeler yapıldı. Birçok belediyeden alınan geri bildirimde bu alanda çalışacak uzman personelin maaşlar ve kurumlara yapılacak harcamaların gereksiz ve angarya iş olduğu değerlendirildi. Hatta bir belediye başkanı direk ‘Orada çalışacak psikoloğa verilecek parayı şiddet gören kadına veririm sorunu çözerim’ gibi sığ bir değerlendirmeyle böyle bir çalışma yapmayacağını belirtti” dedi. ‘EN SICAK YAKLAŞAN AKDENİZ BELEDİYESİYDİ’ Cengiz, “Bu fikre en sıcak yaklaşan Akdeniz Belediyesi oldu” diye konuştu. Kadın merkezi ve sığınmaevi personelinin kadın platformu tarafından belirlendiğini aktaran Cengiz, “Kurum açılışından sonra ise, bu konuda gelen başvurularla birlikte var olan yasaların yetersizliği, başvurulan kurumların tam bilgiye sahip olamaması gibi pratik alanda sorunlar yaşandı” ifadelerinde bulundu. ‘HER ALANDA ERKEK ŞİDDETİYLE KARŞILAŞTIK’ Yaşadıkları sorunları anlatan Cengiz, şöyle konuştu: “Karakola başvuru yapılması durumunda kolluk kuvvetlerinin yargılayıcı ve şiddet içeren yaklaşımlarından kaynaklı kadınlar, bu süreçte şiddetle mücadele etmek için tereddütler yaşamaktaydı. Bu süreçlerini kolaylaştırmak için kurum olarak eşlik ettiğimizde ise siyasi önyargılardan oluşan şiddete bu defa kurum çalışanları olarak maruz kalmaktaydık. Kentin ilk kadın merkezi olması ve buranın da Akdeniz Belediyesi’ne bağlı olması karakollarda kurum çalışanları açısından başka bir sıkıntılı süreç getirmekteydi. Hatta bir polis, kadın başvurucunun yanında kurum çalışanına ‘madem bu kadar kadınları düşünüyorsunuz neden başka bir belediye değil de Akdeniz Belediyesi’ gibi bir yorum yaparak başvurucunun da bizlerle kurduğu güven ilişkisine zarar vermekteydi. Çünkü erkeğin şiddetteki en büyük gücünün yine erkek-baba-devletten geldiğini pratik alanda bir kez daha görmüş olduk.” ‘HER ZAMAN ÖNCE KADIN HEDEFLENDİ’ 2011 yılında başlatılan KCK operasyonlarını da hatırlatan Cengiz, o dönemde de kadın merkezi olarak iktidarın hedefi haline geldiklerini, birçok arkadaşlarının gözaltına alındığını, tutuklandığını hatırlattı. Kadın kurumunun polisler tarafından basılarak, şiddete uğrayan kadınların gizli kalması gereken belgelere dahi el konulduğunu hatırlatan Cengiz, bu dönemde de kayyumlarla birlikte kadın kurumlarının aynı sıkıntılarla yüz yüze geldiğini söyledi. DBP’li belediyelerde oluşturulan eşbaşkanlık sistemiyle belediyede ve yerelde kadının daha görünür olduğunu dile getiren Cengiz, “Belediyecilikte kadına dönük politikalar daha çok yaygınlaştı esas alındı ve tabandan tavana doğru tüm alanda gelişti” dedi. İktidarların her dönemde olduğu gibi bu dönemde kadınları hedef aldığına dikkat çeken Cengiz, “Hükümet ayrımcı bir politika geliştirdiği için atanan kayyumun ilk önceliği kadına dönük oluyor” diye konuştu. ‘KURULURKEN DE AYNI GEREKÇEYLE KARŞILAŞMIŞTIK’ Akdeniz Belediyesi’ne atanan kayyum Hamdi Bilge Aktaş’ın ilk pratiğinin belediyenin kadına yönelik şiddet mücadelesinde aktif çalışan alanları kapatmak olduğunu hatırlatan Cengiz, ilk olarak kadın sığınmaevinin boşaltıldığını söyledi. Sığınmaevinin boşaltılmasının gerekçesini de Cengiz şu sözlerle anlattı: “Burası zaten işletilmiyordu. Son dönemde de çok az başvuru vardı bina olarak harcadığımız masraf çok büyük bir külfetti, biz en iyisi parayı şiddet gören kadına verirsek daha iyi olur’ gibi komik gerekçeler sundular.” Kadın müdürlüğüne bağlı olan ve kadın mücadelesinde aktif rol alan çalışanların da ihraç edildiğini kaydeden Cengiz, “Kayyum ile beraber kadın olarak hem hizmet veren hem de hizmet alan kadınlar mağdur edildi” dedi. ‘ERKEKLER KADINA MOBBİNG UYGULUYOR’ Sığınmaevinin boşaltılması ardından belediyenin çalışanları söz konusu yere piknik için götürdüğünü öğrendiklerini dile getiren Cengiz, “Biz oranın saklı kalması ve orada yaşayan kadınların güvenliği için çok emek harcadık. Ama kayyumla birlikte emeklerimiz ve mücadelemiz hiçe sayıldı. Kayyum daha çok kadını geleneksel rollere büründüren ve bu rolleri pekiştiren çalışmalar yapıyor. Kadın merkezlerine erkek çalışanlar atandı. Normalde dışardan erkeklerin girmemesi gerekirken kayyumla beraber erkekler atandı ve çalışıyorlar. Aynı zamanda çalışma tarzının tam tersine daha çok erkek söz sahibi oldu. Kadın merkezinde çalışan söz sahibi olan erkekler kadına mobbing uyguluyorlar. Bir kadının kendini rahat hissedebilmesi ve sadece kadına ait olan bir yerde erkeklerin olması psikolojik olarak da bir yıkımdır” dedi. ‘MÜCADELE DEVAM EDİYOR’ Kadınların mücadeleyle kazandığı tüm haklara el konulduğunu anlatan Cengiz, “Kayyum yıllara varan kadın mücadelesine resmen el koydu. Belediyelerde olan kadın kurumları öyle siyasi iktidarın kendi düşünceleri doğrultusunda ya da kendi programları doğrultusunda açılan yerler değildi, tamamen kadınların mücadelesi sonucu kazanılan ve kadınlara ait olan yerlerdi. Bu yerler kadınlardan zorla alındı” diye konuştu. Bu müdahalelerin kadın kazanımlarına bir darbe olduğunu anlatan Cengiz, “Kadın mücadelesi belediyenin dört duvar arasında değil. Sokaklarda, mahallelerde bire bir kadının yaşadığı alanlarda. Belediyeye bağlı olan kadın merkezleri sadece kadınların araçlarıydı. Yani sadece dört duvara el konuldu; ama çalışmalara el konulamadı, konulamaz da” diyerek mücadelenin devam ettiği vurgusunda bulundu.