İSTANBUL - TJA, DBP, HDK ve HDP kadın meclisleri, 8 Mart deklarasyonunu açıkladı. 1857’de New York’ta 129 kadın işçiyi yakarak katleden erkek zihniyetinin bugün kadınları Cizre ve Sur’da bodrumlarda katletmeye devam ettiğini belirten kadınlar, her yeri direniş ve 8 Mart alanlarına dönüştüreceklerini aktardı.
Tevgera Jinên Azad (TJA), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) kadın meclisleri, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla gerçekleştirecekleri eylem ve etkinliklere ilişkin HDP İstanbul İl Örgütü binasında basın toplantısı düzenledi. “Kadın direnişiyle özgürlük kazanacak” şiarıyla bu yıl alanlarda olacak kadınlar, 8 Mart deklarasyonunu açıkladı. Deklarasyonu HDP İstanbul Kadın Meclisi Sözcüsü Nazlı Andan açıkladı.
Açıklanan deklarasyon şu şekilde:
“Biz kadınlar geçmişten bugüne toplumun bütün renkleriyle yaşamı güzelleştirmek için çabaladık, çabalıyoruz. İnsanlığın var olduğu dönemden beri toplumsallaşmayı gerçekleştirerek dünyayı yaşanır bir yer olarak kılmaya çalıştık, çalışıyoruz. Sistemin dayattığı erkek egemen kodlarla değil kadın değerlerini esas alan, özgürlükçü, eşitlikçi, adaletli bir dünya kurmak için emek veriyoruz. Tüm bu çabalarımızı sadece kendimiz içi değil bizden sonra gelen kadınlar ve toplumun hepsi için istiyoruz. Bin yıllardır elimizden çalınan bütün değerlerimizi geri kazanmak için direniyoruz. 1857’de 'Eşit İşe Eşit Ücret' talebiyle greve giden ve erkek zihniyeti tarafından katledilen 129 kadının, Dominik Cumhuriyeti'nde tecavüz edilerek katledilen Mirabel Kardeşlerin, Rojava’da özgür bir yaşam için mücadele eden kadınların, Kürdistan’da devlet tarafından katledilen Taybet Ana’nın, Cemile’nin, Seve’nin, Asya’nın, Fransa'da uluslararası bir komplo ile katledilen Sakine Cansız'ın, Fidan Doğan'ın, Leyla Şaylemez'in, tecavüze uğrayıp katledilen Özgecan Aslan'ın, Artvin'de HES'lere karşı mücadele ederken 'devlet kimdir' sorusuyla erk zihniyetin karşısına dikilen Havva Ana'nın taleplerini bugün burada ve yaşamın her yerinde olan kadınlar olarak sahip çıkıyoruz ve tekrar dile getiriyoruz.
EN FAZLA KADINLAR HEDEF HALİNE GETİRİLDİ
Ülkemizde son yıllarda yaşatılan savaş koşulları ve sindirme politikaları erkek zihniyetinin, tek adam zihniyetinin bir ürünüdür. Bu politikalarla toplumun bütün muhalif kesimleri hedef gösterilmiş, sindirilmeye çalışılmıştır. Son iki yıldır, Kürdistan'da ve Türkiye'de onlarca kent yıkılmış, binlerce insan katledilmiş, tutuklanmış, gözaltına alınmış, binlercesi işlerinden atılmış ve soruşturmalar açılmıştır. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bu savaş sürecinde de en fazla hedef haline getirilen, varlığı yok sayılmaya çalışılan, saldırılara maruz kalanlar yine kadınlar olmuştur.
ERİL SİSTEM GÜÇLENDİRİLMEYE ÇALIŞILMAKTA
Bu süreç içinde kentlerin yıkımı ile yüz binlerce Kürt kadını göçertilmiş, binlerce kadın emekçi işten atılmış, kayyımlar ile kadın seçilmişler ve yüzlerce kadın kurumu kapatılmış, barış için mücadele eden kadın akademisyen ve aydınlar, işkenceye uğrayarak tutuklanmıştır. Kadınların infaz görüntülerini yayınlayarak cinsel saldırı ahlaksızca sergilenmekte, kadın katliamlarında yükseliş yaşanmakta, organizeli biçimde kadınların yaşam tarzına yönelik saldırılar gerçekleştirilmektedir. Bu anlamda ülkede yükselen faşizm çığlığı kadınları eve hapsetmeye, seslerini kısmaya, kamusal alanlardan uzaklaştırarak yaşamlarını dar etmeye çalışmaktadır. Kadınların dişleriyle tırnaklarıyla kazıyarak elde ettikleri kazanımlarına saldırılmakta, kadın düşmanlığı yaygınlaştırılarak toplumda hakim olan eril sistem daha da güçlendirilmeye çalışılmaktadır.
Kürdistan'da duvarlardan yatak odalarına kadar yazılan cinsiyetçi, faşist yazılamalar, Ekin Wan'ın bedeninin teşhir edilmesi, DBP'li belediyelerin Kadın Politika Daireler'ine erkek kayyım atanması, kız çocuklarının tecavüzcüsüyle evlendirilmesini yasallaştıran torba yasa maddelerinin geçirilmek istenmesi, tecavüzcülere yapılan tahrik indirimleri ve militarizmle beraber artan kadın cinayetlerinin nedenini bu devletin erkek kimliği ve kadın düşmanlığıdır.
ERKEK ZİHNİYETİNİN DAYATTIĞI YAŞAMA KARŞI KADIN DİRENİŞİ İLE ÖZGÜRLÜĞÜ KAZANACAĞIZ
Tarih tekerrür eder. Direnenlerin isimleri değişse de direniş birilerinin omuzlarından hep devam eder.1857’de New York’ta 129 kadın işçiyi yakarak katleden erkek zihniyeti bugün kadınları Cizre’de Sur’da bodrumlarda katletmeye devam ederken, nasıl ki o zamanlar binlerce kadın grev kararı alarak erkek sitemine meydan okuduysa, bugün yine direnişin ön saflarında erkek zihniyetine karşı kadınlar olarak direniyoruz. Öz yönetim alanlarında en önde savaşan kadınlar, tecavüz yasasına karşı binlerce kadınla sokağa çıkarak yasayı geri çektiren kadınlar, halkın öncüsü olduğu için tutuklanan kadınlar, ataerkil sistemin bütün dayatmalarına karşı evlere hapsolmayan kadınlar olarak; bütün yaratımlarımızı ellerimizden almaya çalışsanız da, her yeri direniş alanlarına, kadın alanlarına, 8 Mart alanlarına dönüştüreceğiz. Buradan bir kez daha söylüyoruz, erkek zihniyetinin dayattığı yaşama karşı “Kadın Direnişi ile Özgürlüğü Kazanacağız.”
'5 MART’TA BAKIRKÖY’E’
Açıklamanın ardından Andan, “Kadınlar birlikte güçlü” şiarı ile 5 Mart Pazar günü Bakırköy Pazar alanında bütün kadın örgütleri ile ortak kadın mitingi düzenleneceğini söyledi. Andan, “Bu mitinge bütün kadınları umut ve özgürlük çığlıklarını çoğaltmak için davet ediyoruz” dedi. Bunun dışında ilçelerde 20 Şubat ile 3 Mart tarihi aralığında etkinlikler, paneller, kahvaltılar, şölenler düzenleyeceklerini kaydeden Andan, bütün kadınları, renkleri ve umuduyla etkinliklere davet etti.
Kadınların toplantısı, "Ki çi dibeje bile beje em dibejin na na na (Kim nederse desin biz hayır hayır hayır diyoruz)" sloganı ile sona erdi.