Yaşamın olduğu her yerde savaşan bir kadın: Clara Zetkin

İSTANBUL - Toplumun yarısını oluşturan kadınlara, kavganın yarısı olmaları gerektiği bilinicini aşılayarak "Yaşamın olduğu yerde savaşmak istiyorum" diyen Clara Zetkin, sınıf mücadelesinin yanı sıra emperyalist savaşa karşı verdiği mücadelesiyle de tarihteki yerini aldı. Zetkin'in devrettiği miras ise 160 yıldır tüm dünya kadınları tarafından nesilden nesile büyük bir kararlılıkla taşınıyor.

Dünyada ezilen emekçi kadınların tarihi "Yaşamın olduğu yerde savaşmak istiyorum" sözlerinin sahibi kadın hakları savunucusu Clara Zetkin ile başladı. Toplumun yarısının sahibi kadınlara, kavganın yarısı olmaları gerektiği bilinicini aşılayan Zetkin, 129 dokuma işçisi kadının mücadelesinin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olarak ölümsüzleşmesini sağladı. Kadınların kurtuluşu için adadığı ömründe Zetkin, sınıf mücadelesi konusundaki girişimlerinin yanı sıra emperyalist savaşa karşı verdiği mücadele ile de tarihteki yerini aldı. Kadınların mücadele tarihinde önemli bir yere sahip olan Zetkin'in kitapları halen yasak listelerinde yer almakta ve cezaevlerine verilmemekte.

Yaşamı boyunca erkek egemen sisteme karşı mücadele eden, Zetkin, tüm dünya kadınlarının idolü haline geldi. "İşçiler kapitalistler tarafından nasıl boyunduruk altına alınmışlarsa, kadın da erkek tarafından öylesine boyunduruk altına alınmıştır ve ekonomik özgürlüğüne kavuşmadığı sürece de öyle kalacaktır. Kadınların ekonomik bağımsızlıkları için en gerekli şart çalışmaktır" sözleriyle milyonlarca kadının isyanı olan Zetkin, sosyalist bir toplum olmadığı sürece kadının özgür olamayacağını düşünüyordu.

İLK ETKİLENME...

Evlenmeden önceki soyadı Eissner olan Zetkin, 5 Temmuz 1857 yılında Almanya'nın Saksonya eyaletinde dünyaya geldi. Öğrenmeye hevesli bir şekilde büyüyen Zetkin'in yaşamı, babasının kütüphanesinde Papa’ya karşı ayaklanmaların bir hikâyesini bulmasıyla değişti. Yakılmak için odun yığınlarına bağlı bir şekilde inançlarından taviz vermeden duran ve “Onlardan, daha çocukken, insanın inancı uğruna ölmeye hazır olması gerektiğini öğrendim" diye bahsettiği kadın ve erkeklerden etkilendi.

ÖĞRETMEN OLMA MÜCADELESİ...

Öğretmen olmak isteyen Zetkin, aslında patriarkaya karşı ilk mücadelesini de başlattı. Çünkü, o dönem öğretmen olmak devletin ideolojisine tersti. Genç kadınların yüksek öğrenim görmesi ve kamusal eğitimin her dalında çalışması uygun değildi. Kadın öğretmenlere el işleri dersinde ihtiyaç duyuluyordu sadece. Devletin erkek aklı, diğer dersler için bir kadının zihinsel yeteneklerini yeterli görmüyordu. Ancak Zetkin, Leipzig’de Auguste Schmidt tarafından yönetilen özel kadın öğretmenlik kursunda bir yer bulmayı başardı.

MARX VE ENGELS'İ İŞİTTİĞİ YILLAR...

Kadınlar için kurulan ilk geliştirme okulunda eğitim görmeye başlayan Zetkin, burada kadın hakları konusunda birçok şey öğrendi. Zetkin, ilk kez burada işittiği Karl Marx ve Friedrich Engels'i okumaya başladı. Daha sonra evlendiği Ossip Zetkin ile bu okulda tanışarak dost olan Zetkin, onunla birlikte sık sık sosyal demokratların toplantılarına katıldı. Zetkin'in toplantıda dinledikleri onu yavaş yavaş devrimci mücadelenin içine girmesini sağladı.

PARTİSİ YASADIŞI İLAN EDİLDİ

Okulunun bittiği 1878’de Sosyalistler Yasası'nın yürürlüğe girmesiyle polis müdürlüklerine, yerel sosyal demokrat cemiyetleri, sendikaları ve işçi eğitim cemiyetlerini yasaklama yetkisi verdi. Ve o tarihten sonra destek verdiği Almanya Sosyal Demokrat Partisi yasadışı ilan edilerek tüm yayınları yasaklandı. Bu zaman zarfında geçimini Leipzig yakınlarında bir çiftlik sahibinin yanında mürebbiyelikle sağlayan Zetkin, partinin yasadışı çalışmalarına katılmaya devam etti.

'KADININ KURTULUŞU İÇİN' BAŞLIKLI KONUŞMASI

Paris’te sürgündeyken sürekli Alman ve Fransız işçi hareketleriyle ilgilenen Zetkin, bu sırada "Sosyalist toplumda kadının yeri nerededir?" ve "Sosyalistler kadınları nasıl uyandırıp mücadelenin içine çekebilirler?" sorusunu sordu. Zetkin, böylece Paris’teki II. Enternasyonal’in Kuruluş Kongresi'nde büyük bir halk topluluğu önünde düşündüklerini söyleme korkusunu yendi. "Kadının kurtuluşu için" başlıklı ilk büyük konuşmasını yapan Zetkin, “Sosyalistler bilmek zorundadır ki; günümüzdeki ekonomik gelişmede kadınların çalışması bir zorunluluktur… Sosyalistler her şeyden önce bilmelidir ki, ekonomik bağımlılık veya bağımsızlık, sosyal kölelik veya özgürlükle ilintilidir" ifadelerini kullandı.

25 YIL EŞİTLİK DERGİSİ'NDE YAZDI

1890'nın Eylül ayında Sosyal Demokratlara karşı tedbir yasalarının kaldırılmasıyla Zetkin, Stuttgart’a yerleşti. Burada, kadın işçilerin çıkarını güden "Eşitlik" adlı bir derginin kurucu ortağı ve yöneticisi olan Zetkin, 25 yıl boyunca bu dergide yazdı. 1905 yılından itibaren eğitimini tamamlamış olan öğretmen Zetkin, pedagojik çalışmalar yaptı. Zetkin, 1907 yılının Ağustos ayında 14 ülkeden 56 delegenin katıldığı sosyalist kadınların ilk uluslararası toplantısına katıldı. Bu kadınlar Zetkin’i uluslararası sekreterliğe seçerek "Eşitlik" dergisini uluslararası yayın organı olarak belirledi.

8 MART ÖNERİSİ

Zetkin, 26-27 Ağustos 1910 tarihinde Danimarka'nın Kopenhag kentinde katıldığı 2. Enternasyonal'e bağlı kadınlar toplantısında 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında yaşamını yitiren 129 dokuma işçisi kadının anısına 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak kutlanması önerisini getirdi ve öneri oybirliğiyle kabul edildi.

Bir zamanlar konuşmacı kürsüsüne korkarak çıkan Zetkin, artık birçok yerde korkulan, uzlaşmak bilmeyen kadın savaşçıdır. Zetkin, Almanya Sosyal Demokrat Partisi'nden (SDP) yakın arkadaşı Rosa Luxemburg ile birlikte devrimci radikal solun önde gelen isimleri arasında yer aldı. Revizyonizm tartışmasında Luxemburg ile birlikte Alman sosyal demokrat teorisyen Eduard Bernstein'i eleştirmekten geri durmadı.

KADIN HAREKETİNDEKİ ILIMLILARA KARŞIYDI

Alman kadın hareketlerinde de “ılımlılara” karşı çıkan Zetkin, 1905 yılında “Anneleri Koruma Derneği”ni kuran Helene Stöcker ile arkadaş oldu. Helene Stöcker evlenmeden anne olanlar için de hamileliği önleyici korunma ilaçlarının serbestçe dağıtımını ve kürtajın yasallaşmasını talep ediyordu. Anaları Koruma Derneği, Alman kadın dernekleri birliğine kabul edilmedi. Kadın hareketleri arasında, “ılımlılar” cinsel sorunlar karşısında çok çekimser davranırken, Helene Stöcker ve Zetkin bu tavrı kabul etmez.

BARIŞ İSTEDİĞİ İÇİN TUTUKLANDI

Zetkin, I. Dünya Savaşı sırasında Karl Liebknecht, Rosa Luxemburg ve diğer etkili SDP politikacılarıyla birlikte partinin Burgfrieden politikasına, savaş döneminde grev yapılmayacağına, hükümetin ve savaşın eleştirilmeyeceğine dair geçici bir barış anlaşmasına karşı çıktı. Zetkin, savaşın sürdüğü 1915’te Almanya’da illegal olarak “Savaşı Bırakın!” başlıklı bir manifesto yayınladı ve “Vatana ihanete teşebbüs”ten tutuklandı. Serbest kalır kalmaz, savaşa karşı yasadışı mücadeleye devam eden Zetkin'in parti yönetimince "Eşitlik" dergisinin redaksiyonu elinden alındı.

NASYONEL SOSYALİZM İLE SAVAŞILMASI ÇAĞRISI YAPTI

60 yaşındaki Zetkin, yeni bir arayışa koyuldu. Ocak 1919'da kurulan Almanya Komünist Partisi'nin (KPD) baş adayı seçilen Zetkin, partiyi 1920-1933 arası Reichstag'da temsil etti. Lenin ile 1920'de "Kadın Sorunu" üzerine bir görüşme gerçekleştirdi. 1924'de kadar KPD'nin merkez ofis üyesi, 1927'den 1929'a kadar partinin merkez komitesi üyesi oldu. 1921'den 1933'e kadar Komintern'in idari komitesinde yer aldı. Ağustos 1932'de kıdeminden dolayı başkanı olduğu Reichstag'da nasyonel sosyalizm ile savaşılması gerektiği çağrısında bulundu.

1929-1931 arasında yılın sadece bir kısmını Almanya’da geçirirken çoğu zamanını ise, "Yeni vatanımı buldum, politik açıdan, insanlık açısından, onların arasında sonuna kadar çalışmak ve savaşmak istiyorum" dediği Sovyetler Birliği'nde geçirdi Zetkin. Adolf Hitler'in KPD'yi Reichstag yangınından sonra yasaklamasıyla Sovyetler Birliği'ne giden Zetkin, Moskova'da geçirdiği kalp krizi sonucu 20 Haziran 1933 yılında yaşamını yitirdi ve burada defnedildi.

'KADININ ÖZGÜRLÜĞÜ SERMAYENİN BOYUNDURUĞUNDAN KURTULMASIYLA OLACAK'

Birleşene kadar Doğu Almanya'nın 10 Mark banknotlarının üstünde fotoğrafı yer alan Zetkin'in “Kadın işçiler kadının özgürlüğünün ayrı değil, büyük sosyal sorunun bir parçası olduğundan tamamen emindirler. Bu sorunun bugünkü toplumda hiçbir zaman çözülemeyeceğinin, ancak toplumun köklü değişiminden sonra bunun mümkün olabileceğinin de bilincindedirler… Kadının özgürlüğü, tüm insanların özgürlüğü gibi, yalnızca emeğin sermayenin boyunduruğundan kurtulmasıyla olacaktır. Sadece sosyalist toplumda, kadınların işçiler gibi haklarının tam sahibi olması mümkündür" sözleriyle dünya kadınlarının mücadelesine ışık tutmaya devam ediyor.