Psikolog Okur: Cinsel istismar eğitimle ortadan kalkabilir

İSTANBUL - İstanbul Anadolu Adliyesi’nden aldıkları 800 adet çocuğa yönelik cinsel istismar tutanağını inceleyen Psikolog Şeyma Okur, insanların eskisi gibi sessiz kalmamasının cinsel istismarı görünür kıldığını belirterek, cinsel istismarın ancak eğitim ile ortadan kalkabileceğini söyledi.

Son yıllarda artan cinsel saldırı ve çocuk istismarları, art arda gelen cezasızlık kararları nedeni ile tavan yapmış durumda. Çocuklara yönelik cinsel istismar ile ilgili proje ve çalışmalar yürüten Psikolog Şeyma Okur, bir yıl önce İstanbul Anadolu Adliyesi’nden aldıkları 800 adet çocuğa yönelik cinsel istismar tutanaklarını inceledikleri bir proje yürütüyor. Okur, istismar öncesini, sonrasını ve artmasının nedenleri hakkında sorularımızı yanıtladı.

* Son zamanlarda artan çocuk istismarları ve cinsel saldırıların altında yatan asıl nedenler neler?

Son zamanlarda istismar vakalarını, gerek çevremizden gerek medyadan çok duyar olduk. Ben adliyede yaptığım staj sırasında istismar olaylarının tahmin ettiğimizden çok daha fazla olduğunu gördüm. Çok acı verici, insan hayrete düşüyor, nasıl küçücük bir çocuğa bunu yapabilir, nasıl içlerinde böyle hisler barındırabilirler? Biz başta yola bu düşüncelerle çıktık, bu sanıklar insan olamaz diyorduk. Ama davaları incelemeye başladıkça gördük ki aslında bu insanların birçoğu da hayatlarında duygusal olsun, fiziksel olsun, cinsel olsun, bir istismara maruz kalmış kişiler. Yani idam çözüm değil, ortada başka bir sorunumuz var; eğitimsizlik. Tabii ki de bu suçu hafifletemez ama bu sorunları artık çözmek istiyorsak köküne inerek nedenleri bulup çözümler getirmeliyiz. Bu kişiler cinselliği erkekliklerini kanıtlamak olarak görüyorlar. Cinsellik eğitimi almayan, dürtü kontrolünü nasıl yapacaklarını öğrenmeyen çocuklar yetiştiriyoruz. Ailelerimizin bilinçsizliğiyle de bu sorunlar baş gösteriyor maalesef.

* Acaba gerçekten son zamanlarda mı arttı bu olaylar, yoksa gerçekler yeni yeni mi gün yüzüne çıkmaya başladı?

Çocuk istismarları sadece bizim ülkemizin problemi değil, bu tüm dünyanın en acı, en büyük sorunu. Dünyanın her yerinden istismar haberleri duyuyoruz, okuyoruz. “Okul müdürü öğrencilerine cinsel istismarda bulundu, bir baba öz kızına tecavüz etti, otobüste bir kadına tecavüz ettiler” gibi birçok haber duyuyoruz. Gerçekten bunlar son yıllarda mı artmaya başladı? Benim düşüncem; biz sadece üzerini örtüyorduk, kulaklarımızı tıkıyorduk ya da sesimizi çıkaramıyorduk. Artmış olarak düşünmemizin nedeni, artık insanların göz yummaması ve medyanın gerçekleri ortaya koymaya başlaması. İnsanlar artık susmuyor, göz yummuyor. O seslerini çıkaramayan çocuklara ses olmaya başlıyorlar, bu yüzden son zamanlarda arttığını düşünüyoruz. Ama eğer son zamanlarda arttığı düşünülürse nedeni bazılarımıza göre insanlığımızı, bazılarımıza göre dini değerlerimizi kaybettik, bazılarımıza göre başka nedenler var. Evet, bunların hepsi olabilir.

* Kadın ve çocukların cinsel saldırıya ve istismara maruz bırakılmasının altında yatan neden nedir?

Bütün çalışmalarda en çok istismara uğrayanların kadınlar ve çocuklar olduğu ortaya koyuluyor. Baktığımızda kadınlar her toplumda susturulmuş ve ezilmiş bireylerdir. Hakları göz ardı ediliyordu, söz hakkı verilmiyordu. Şimdi bile dünyanın her yerinde cinsiyet kimliğimiz, rollerimiz yüzünden kadınlar iş ortamlarında, toplumda ezilir. Erkeklerse daha güçlüdür, onlar her şeyi yapabilirler. Düşündüğümüz zaman zayıf olanı incitmek daha kolay olmaz mı? Burada daha zayıf erkekleri de düşünebiliriz. Okullarda, iş yerlerinde zayıf, içe kapanık erkeklere daha çok zorbalık edildiğini görürüz. İstismarı düşündüğümüzde de kadınlar ve özellikle çocuklar bu yüzden çok büyük risk altındalar. Erkeklerde de erkek çocuklar daha çok risk altında. Savunmasız ve ne yapacaklarını bilemiyorlar. Sayısı da tahmin edeceğimizden daha fazla. Ama kıyaslandığında tabiki de kız çocuklarının oranı erkeklere göre daha çok. Bir başka nedeni de kadınların istismarcılar tarafından maalesef ki bir cinsel obje olarak görülmesi. Transseksüellere ve hayat kadınlarına da cinsel istismarı çok görüyoruz. Tercihleri ya da yaşamları kişilere istismar edebilme hakkı sağladığı düşüncesi yaygın.

* Cinsel saldırıya uğrayan kadınlar ve istismar mağduru çocuklar sonraki süreçte nasıl psikolojiye bürünür? Bu durumu atlatma süreçleri hakkında ne söyleyebilirsiniz?

En büyük problem burada başlıyor zaten, istismardan sonraki durumları. Her şeyden önce aileler çocuklarında istismar olayını nasıl anlayacaklar, belirtileri neler bunları öğrenmeleri gerekiyor. Okullarda velilere istismar farkındalığı için konferanslar veriyoruz ve gördüğümüz durum gerçekten hiç de iç açıcı değil. Aileler durumu nasıl anlayacaklarını bilmiyor ve en önemlisi de olayı öğrendiklerinde nasıl yaklaşacaklarını bilmiyorlar. Çocuklar özeldir. Hepsi farklı farklı düşünüp, farklı farklı tepkiler verirler. Bu davranışlarını da en çok aileler şekillendirir. Onlara verilen öz güven, sevgi, şefkat, özen, ilgi; çocukların olaylara yaklaşımını ve sorunları atlatmasında çok büyük önem taşır. Aileler çocuklarında istismarı çeşitli şekilde fark edebilirler. Ama bu durumların olması illa istismar yaşadığı anlamına gelmez. O anda aile içinde sorunlar, okul değişikliği, ev değişikliği ya da farklı herhangi bir sorun yoksa bu durumlar gözlemlendiğinde istismardan şüphelenilebilir. 4 yaş ve altındaki çocuklarda tuvalet eğitiminde bozulmalar (idrar veya kaka kaçırma), cinsel içerikli sözcüklerde artma, cinsel organları ile aşırı uğraş ve çokça görülen; oyunlarında cinsel içeriğin fazlalığı, yani cinsel eylemlerin diğer çocuklarla veya bebeklerle taklit edilmesi görülebilir. 4-6 yaş arasında özellikle erkeklerden aşırı derecede korkma, cinsel içerikli sözcük ve davranışlarda artma (bunlar cinsel organları gösterme veya aşırı uğraş olabilir), cinsel ilişkiyi ayrıntılı bilme olarak görülebilir. 7-12 yaş arasında ise okul başarısında düşme, depresif davranışlar, yaşa uygun olmayan davranışlarda artma, cinsel konularla aşırı uğraş, saldırganlık, aşırı ve açıktan mastürbasyon, evden kaçma, karşı cinsten uzak durma ve duygusal his yaşayamama, eşcinsel yönelimler olabilir. Ergenlerde de kendine zarar verme, intihar girişimleri, madde ve alkol kullanımı, uygunsuz cinsel davranışlar görülebilir. Küçüklüklerinde ya da yetişkinlikte cinsel istismara maruz kalmış kadınlar üzerinde yapılan çalışmalarda da en çok madde bağımlılığı, depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu görüldüğü ortaya koyulmuş.

Çocuklar ve yetişkinler için en büyük yardım kesinlikle ve kesinlikle çevreden ve sevdiklerinden gördükleri destek ve güven. Neden diye başlayan hiçbir soru sorulmamalıdır. “Neden buna izin verdin, ne yaptın da sana bunu yaptı, emin misin, gerçeği mi söylüyorsun?” gibi sorular güven ve gurur kırıcı cümlelerdir. Bir çocuğa veya yetişkine böyle yaklaşıldığında kişi kendisini direk kapatacaktır. İstismara uğramış bir çocuğu dinlerken kesinlikle izin almadan ona dokunulmamalıdır, çünkü o dokunma çocuğa istismar olayını hatırlatabilir. Onlara inandığımızı, bunun onların hatası olmadığı aksine yapanın hatası olduğunu söylemeliyiz ve istismarın bir suç olduğunu öğretmeliyiz. Öğrenildiğinde de ani ve sinirli tepkiler verilmemelidir.

* Çocukları korumak için aileler ve yetişkinler neler yapmalı?

Çocuğun gelişimini takip etmek, olağandışı bir durumun fark edilmesine yardımcı olur. Çocuklar, zor durumda kaldığında kimlerden yardım alabileceği konusunda bilgilendirilmeli ve cesaretlendirilmelidir. Çocuğu severken çocuğa sevgi göstermenin yolu çocuğu ellemek, ısırmak olmadığını anlatmak gerekiyor. Yabancı insanlarla öpüşmemesi, kucaklarına oturmaması, fazla yaklaşmalarına müsaade etmemeyi ve kuşkulu davranışların ne olacağı öğretilmelidir. Rahatsızlık duyduğu bir konu olursa da mutlaka anlatması gerektiği söylenmeli. Kendine güven duyabilmesi için, istemediği bir durumda “hayır” diyebilme becerisini kazanması sağlanmalıdır. Bu bizim toplumumuzda çok büyük bir sorun. Çocuğa istemediği bir şeyi yaptırmak ileride istismara açık duruma düşürecektir.

* Bu durumlarda dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Dudaktan öpme çocukta yetişkin cinselliğini çağrıştırdığı için, çocuğun hem kafası karışır hem de gelişimi olumsuz etkilenir. Ayrıca çocuğu dudaktan öperek sevmek çocuğu istismara açık hale getirir. Bir kişi istismar niyetiyle çocuğu dudağından öptüğünde çocuk bunun kötü bir şey olduğunu anlayamayacak ve evet ailem de beni böyle seviyordu, o zaman bunda bir sorun yok diye düşünecektir. Çocukların kendilerine ait bir yatakta ve ebeveynlerinin olmadığı bir odada uyumalarının da özellikle anne babadan bağımsızlaşabilme, cinsel gelişim ve genel kişilik gelişimi açısından çok önemlidir. Çocukları “daha küçük” diye düşünerek başkalarının önünde soyup giydirmek kesinlikle doğru değildir.

Küçük çocukları cinsel organlarına dokunarak, onları konu yaparak sevmek doğru değildir. Çünkü bu durum, onların özel alanlarının ihlalidir. Çocuk bu şekilde başkalarının özel alanlarının kullanılarak onlara şaka yapılabileceği inancını taşır. Ayrıca çocukları cinsel organlarını konu ederek sevmek, onları kendilerini kötü niyetli yabancılardan korumak konusunda etkisiz kılabilir. Çocuk, bir başkası özel alanına dokunmak istediğinde bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğunun ayrımını yapamayabilir. Toplumumuzda hepimizin bildiği gibi erkeğin cinsel organını şaka konusu yapma, yüceltme davranışları vardır. Bu çocukta yanlış kimlik gelişimine neden oluyor. Erkekliğinin önemli olduğunu daha küçüklükten itibaren aşılıyoruz. Çocuğun cinsel organlarını şaka konusu yapmak, göstermesini istemek, onlara dokunmaya çalışmak çocuğun cinsel kimlik gelişimi açısından oldukça sakıncalıdır.

Evet, çocuklara, kadınlara cinsel istismar yapıldığı zaman sinirleniyoruz üzülüyoruz ama elimizden bir şey gelmiyor değil mi? Aksine yapabileceğimiz çok fazla şey var; çocuğun duygularını zedelemeden, hassas davranarak olayların üstünü örtmeyip sesimizi çıkartmak, mücadele etmek. Bir çocuğu iyi yetiştirmek bir yetişkini değiştirmekten daha kolaydır. Bu yüzden çocuklarımızı, özenle, dikkatlice, eğiterek yetiştirmek her şeyi temelinden çözmeye yetecektir.

Asya İnedi - dihaber