'Çocuğu olan kadınların hapsedilmesi uluslararası sözleşmelere aykırı'

HABER MERKEZİ - Çocuğu olan kadınların hapsedilmesinin uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirten CİSST avukatlarından Ezgi Duman, yetkililere, "Kadın mahpusların ve çocukların haklarının yasal güvenceye almalarını, suç tipleri üzerinden ayrımcılık yapmamaları ve çocuğun üstün yararını gözetmelerini istiyoruz" çağrısında bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin annesiyle beraber cezaevlerinde kalan çocuklarla ilgili soru önergesine geçtiğimiz günlerde Adalet Bakanlığı’ndan yanıt gelmişti. Bakanlığın verdiği bilgilere göre, 2017 yılı Nisan ayı itibariyle 171’i tutuklu, 345’i hükümlü olmak üzere 516 kadın cezaevlerinde çocuğuyla kalıyor. Adalet Bakanlığı’nın verilerinden yola çıkılarak hazırlanan raporda, 0-6 yaş grubundaki 560 çocuk anneleriyle birlikte cezaevlerinde yaşıyor.

Çocukları ile birlikte cezaevinde kalan kadın tutukluların durumlarına ilişkin Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği ( CİSST) avukatlarından Ezgi Duman değerlendirmelerde bulundu.

ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERE AYKIRI

Cezaevlerinin kapatılma mekanları olduğu için erken çocukluk dönemindeki çocukların fiziksel ve zihinsel gelişimi için uygun yerler olmadığını belirten Duman, Türkiye'nin de imzacısı olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni hatırlattı. Sözleşmede çocuğun üstün yararından söz edildiğini dile getiren Duman, "Yani çocukların yararı her zaman üstün tutulmalıdır. 'Güvenlik hassasiyeti', 'suçla mücadele' gibi argümanlar bu yararın, çocuk haklarının önüne geçmemelidir. Haliyle çocuğu, özellikle küçük çocuğu olan kadınların hapsedilmesi uluslararası sözleşmelere aykırı bir durum ortaya çıkarıyor. Bu yüzden masaya yatırılması gereken bir konu" diye konuştu.

'ÇOCUKLAR ZORLA SEVKLERDEN FAZLASIYLA ETKİLENİYOR'

Çocukların, kapatılmanın dışında da olumsuzluklar ile karşı kaşıya kaldığına dikkat çeken Duman, cezaevlerinde kalan çocukların durumunu şu sözlerle özetledi: "Her şeyden önce bu çocukların bir kısmı erkek hapishanelerinin kadınlara ayrılmış koğuşlarında yaşamak zorunda. Kreş yok, kadın personel yetersiz, ortak alanlar sadece erkekler tarafından kullanılabiliyor. Bazı çocuklar ise yüksek güvenlikli hapishanelerde kalıyor ve 'güvenlik uygulamalarından', zorla sevklerden, arama uygulamalarından vs. fazlasıyla etkileniyorlar. Örnek olarak kadın mahpus Gülistan Diken, istemi dışında, apar topar sevk edilince Miraz bebek de ciddi bir mağduriyetle karşılaştı. Ring aracına binmesi uygun olmadığı için annesiyle gidemedi, apar topar bir sevk olduğu için babası beklenmedi ve bir süre avukatla beraber hapishane önünde beklemek zorunda kaldı. Benzer bir örnek de bir dönem Poyraz Ali için geçerliydi. OHAL sonrası sevklerinden biri de bir grup kadının Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi'nden Silivri'ye sevk edilmesiydi. Poyraz Ali'nin annesi Zeynep Bakır da istemi dışında Silivri'ye sevk edilmişti. Silivri'de koşullar aynı zamanda atipik otizm hastası olan Poyraz Ali için uygun olmadığından Poyraz Ali bir süre annesinden ayrı kaldı. Bu durum tedavide ciddi bir gerilemeye yol açtı. Yine bir başka vaka da Elazığ Hapishanesi'nden. Elazığ Hapishanesi'nden mahpuslar çocukların kullandığı sarı- kırmızı- yeşil renkteki boya kalemlerinin ellerinden alındığını belirttiler."

'HAPİSHANELER ÇOCUKLARIN SAĞLIĞI İÇİN UYGUN DEĞİL'

Cezaevlerinde çocukların sağlıkları için gerekli koşulların sağlanmadığını söyleyen Duman, şunları belirtti: "Hapishanelerde sürekli doktor bulunmuyor, çocuk doktoru zaten söz konusu değil. Hastane sevkleri ise uzayabiliyor. Ayrıca, birçok hapishanenin fiziksel koşulları da çocukların sağlığının korunması için uygun değil. Çok soğuk, kalabalık, havasız ve koğuşlar güneş almıyor. Örneğin bize Gebze'den yazan kadınlardan birisinin 3 yaşında bir oğlu vardı ve çocuk kronik böbrek hastasıydı. Kadın çocuğu mikrop kapmasın diye sürekli kucağında taşıdığını belirtmişti. 3 yaşında bir çocuk sürekli annesinin kucağında. Bu durum kadının da çocuğun da fiziksel ve ruhsal durumu bakımından son derece vahim.

KREŞTEN YARARLANABİLEN ÇOCUK SAYISI ÇOK AZ

Birçok çocuk hapishanede akranı olmadan büyüyor. Bazı oyuncaklar 'güvenlik' gerekçesiyle verilmiyor. Bazen babasıyla kapalı görüş yapmak zorunda kalıyor. Yine bize yazan bir kadın 1 buçuk yaşındaki kızının televizyonda bebek ya da çocuk görünce bağırmaya ve zıplamaya başladığını yazmıştır. Neyse ki bunları yazan kadın mahpus tahliye oldu ve o küçük çocuk artık yaşıtlarını sadece televizyonlarda görmüyor.

Çocukların kreş imkanından yararlanabildiği hapishane sayısı da çok az. Bu konuda tam bir sayı veremiyoruz ne yazık ki. Bakanlığa bir bilgi edinme başvurusu yaptık. Ancak 'yeterli kreş vardır' gibi bir cevap aldık. Yani aslında cevap alamadık.

Beslenme ise başlı başına bir sorun. 0-6 yaş gurubu bir çocuğun besin ihtiyaçları elbette yetişkinlerden çok farklı. Ancak bu konuda da yetersizlikler var. Bazı hapishanelerde çocuklu kadınlara diğerlerinden farklı olarak bir kaç kutu süt ve meyve suyu veriliyor. Bazı yerlerde çocukların maması, çorbası aksatılıyor. Bu da gelişme çağında olan çocuklar için ciddi bir eksiklik demek."

'AYRIMCILIK YAPILIYOR'

Çocuğu olan kadın tutuklulara ilişkin yasada sadece 0-6 yaş grubu çocuğu olan kadınların çocuklarını yanlarına alabileceğini yer aldığını belirten Duman, "Bir de denetimli serbestlikte kolaylık sağlanmış. Diğer mahpuslar, koşullu salıverilme tarihine 1 yıl kala denetimli serbestlikle tahliye olurken, 0 ila 6 yaş arası çocuğu olan kadınlar için bu süre 2 yıl. Ne yazık ki bu hüküm de siyasi mahpuslar bakımından uygulanmıyor. Siyasi mahpus kadınlara ve çocuklarına yönelik ayrımcılık yapılıyor. Bunun dışında da çocukların haklarının güvenceye alındığı bir yasal düzenlemeden bahsetmek mümkün değil" diye konuştu.

NE YAPILMALI?

Erken çocuklu döneminde, eğer anne istiyorsa, çocukla annenin sağlıklı bir diyalog kurabilmesinin önemine vurgu yapan Duman, "Haliyle annenin hapishanede, çocuğun dışarıda olduğu bir durum sorunun çözümü olamaz. Çocukları, anneyle birlikte hapsetmek de asla uygun değil. O zaman, geriye tek bir seçenek kalıyor; hapsetmenin alternatifleri... Kadınlar ve çocukları dışarıda olmalı ve 'suç işleyen' kadınlar bakımından hapsetme dışında infaz yöntemleri uygulanmalı. Bunun olmadığı koşullarda ise çocukların en azından durumunun iyileştirilmesi için yasal güvence şart. Örneğin, çocukların erkek hapishanesinde kalmaması, kadınların kaldığı hapishanelerde kreş kurulması, güvenlik uygulamalarının asgariye düşürülmesi gibi konular yasalarda düzenlenmeli. Denetimli serbestlikte ise siyasi kadın mahpuslara yönelik ayrımcılık ortadan kaldırılmalı. Hapishane idarelerinin keyfiyetine son verilmeli" şeklinde konuştu.

AVRUPA'DAN ÖRNEKLER

Avrupa'da da çocukların anneleriyle hapsedildiği ülkelerin olduğunu dile getiren Duman, ancak orada görece koşulların daha iyi olduğunu söyledi. Duman, Avrupa'dan şu örnekleri verdi: "Almanya'da annesi hapishanede kendisi dışarıda olan çocuklar anneleriyle belli kurumlarda düzenli vakit geçirebiliyor. Bunlar anne- çocuk merkezleri olarak adlandırılıyor. Çocuğun dışarıda olmasının yararı ve zararı hesaplanıyor ve buna göre mahkemeler karar veriyor. Çocuk dışarıda olursa da anneyle, hapishane dışında düzenli görüşme sağlanıyor. İdeal bir yöntem olmasa da tartışılabilir bir yanı var. "

'HAKLARI YASAL GÜVENCEYE ALINMALI'

Yetkililere, "Çocuklu kadın mahpusların, çocukların durumunu baştan tartışmalarını ve hapsetmenin alternatiflerini uygulamak üzere çalışmalar başlatılmalı" çağrısında bulunan Duman, şunları kaydetti: "Kadın mahpusların ve çocukların ihtiyaçlarını, haklarını yasal güvenceye almalarını, bunu yaparken suç tipleri üzerinden ayrımcılık yapmamalarını ve kadının işlediği 'suçun' ne olduğundan ziyade çocuğun üstün yararını gözetmelerini istiyoruz. Tabi ki burada sivil toplumun ve diğer muhatapların da önemine vurgu yapmak gerek. Ne yazık ki Türkiye'de bir yasa değişikliği yapılırken konunun muhataplarından fikir alma olayı yok. Bundan vazgeçilmeli. Çocuklu kadın mahpuslarla ilgili yapılacak düzenlemelerde de konunun muhataplarına sorulması gerekir. Yani kadın mahpuslarla, kadın ve çocuk örgütleriyle, hapishane, infaz alanında çalışan örgütlerle, araştırmacılarla beraber süreç ilerletilmeli."