'Paris ve Silopi katliamları birbirinden farksız'

DİYARBAKIR - Paris ve Silopi’de öldürülen Kürt kadınları arasında paralellik kuran TJA aktivisti Ayşe Gökkan, "Paris ve Silopi'de gerçekleştirilen katliamlar birbirinden farksız. Ömer Güney'in ölümüyle deliler karartılmak isteniyor" iddiasında bulundu.

Türkiye'de Kürt sorunun çözümüne ilişkin tartışmaların yaşandığı bir süreçte Fransa'nın başkenti Paris'te öldürülen Kürt kadın siyasetçiler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyle Şaylemez’in üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen failler ve sorumlular açığa çıkarılmadı. Katliamın tek sanığı olan Ömer Güney’in tutulduğu cezaevinde "ölmesi" ise cinayetlerin karartılmak istendiği şüphesini gündeme getirdi. Cansız, Doğan ve Şaylemez'in katledilmesinin 4’üncü yıldönümünde bu sefer de Şırnak'ın Silopi ilçesinde ilan edilen "Sokağa çıkma yasağı" döneminde DBP PM Üyesi Sêvê Demir, Silopi Halk Meclisi Eşbaşkanı Pakize Nayır ve KJA üyesi Fatma Uyar öldürüldü.

‘KÜRTLERİN DİPLOMASİSİ, DİRENİŞİ VE GENÇLİĞİ BİRLİKTE KATLEDİLDİ'

Paris’te 3 Kürt kadınının öldürülmesinin uluslararası bir komplo olduğunu belirten TevgeraJinên Azad (TJA) aktivisti Ayşe Gökkan, "Olaya bakıldığı zaman kimler tarafından yapıldığı aşikardır. Sakine Cansız, Kürt özgürlük mücadelesinde önemli bir yer edinmişti ve Diyarbakır zindanında faşist sistem karşısında büyük bir direniş sergilemişti. Sakine, Leyla ve Fidan'ın katledilmesiyle bize bir mesaj verilmeye çalışıldı. Kürtlerin diplomasi, direnişi ve gençlik alanı bir arada katledilmeye çalışıldı" dedi.

'ÖMER GÜNEY'İN ÖLÜMÜYLE DELİLER KARARTILDI'

Kürt kadınları olarak olayın takipçisi olmayı sürdürdüklerini belirten Gökkan, şöyle devam etti: "Olayda Türk devletinin parmağı olduğu için olay açık bir şekilde açıklanmıyor. Türk devletini, failleri belli olan 17 bin insanın hayatını kaybetmesinden biliyoruz. Olayda birçok devletin parmağı var. Olayın uluslararası güçler tarafından yapıldığını biliyoruz." Olayın sanığı Ömer Güney'in duruşma öncesi "ölü" olarak bulunmasını inandırıcı bulmayan Gökkan, "Ölümü" delilerini karartma çabası olarak değerlendirdi.

'HER İKİ KATLİAMIN DA BİRBİRİNDEN FARKI YOKTUR'

Gökkan sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu kadınlar önderlerimiz oldu. Kadın özgürlüğünün öncüleri ve önderleridir. Sêvê Demir, Pakîze Nayır ve Fatma Uyar'ın katledilmesi ile Paris'te katledilen 3 Kürt devrimci kadının olayı arasında 4 gün fark vardır. Her iki katliamda birbirinden farkı yoktur. Nasıl ki Sakine Amed zindanında direndiyse, Sêvê'de aynı şekilde Amed zindanında sisteme karşı direnmişti. Kadın özgürlüğü mücadele öncüleri Sêvê, Pakize ve Fatma'da aynı şekilde katledildi. Bu olayların sorumlularının bir an önce yargılamaları gerekiyor. Olayların tüm delileri karartılmak isteniyor. Ama olayın şahitleriyiz, karartılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Olayı düzenleyen katillerin ve güçlerin ortaya çıkarılması direnişimizin rotası olacaktır."

'BİLİNÇLİ BİR KATLİAMDI'

Kadınların katledilmesinin kadın kimliğine dönük bir saldırı olarak değerlendiren Kürt dili eğitmeni Leyla Bağatır da, "5 bin yıllık erkek egemen zihniyete karşı direnen ve mücadele eden sembol isim üç Kürt kadın devrimciydi. Bilinçli hedef alındı. Sistematik bir katliamdı. Bu sebeple olayın açığa çıkarılmasını istemiyorlar. Bu katliamın sorumluları ve ortakları açığa çıktığı halde sözde kendilerine demokratik ülke diyenlerin kirli politikası da açığa çıkacak. Ömer Güney'in ölümüyle birlikte olayın dosyası tamamıyla kapatılmak isteniyor. Ancak elimizde olan tek şey var biz de Kürt kadınları olarak olayın takipçisi olmalıyız" değerlendirmelerinde bulundu.

'ÖMER GÜNEY BİLİNÇLİ ÖLDÜRÜLDÜ'

Her 6 altı kadının da bilinçli bir şekilde hedef seçildiğini vurgulayan DBP Eş Genel Başkan Yardımcısı Fatma Gül ise, davanın sanığı Ömer Güney'in ölü olarak bulunmasına ilişkin de şunları söyledi: "Olayın tetikçisi Ömer Güney bilinçli bir şekilde ortadan yok edildi. Ömer Güney'in öldürülmesiyle Fransa ve Türkiye'nin katliam ortaklığının açığa çıkarılmaması ve olayın karanlıkta bırakılması istendi."