Kadınlar Anayasa’ya karşı 'Hayır'ı örgütleyecek

DİYARBAKIR - Anayasa değişiklik paketinin, toplumun tüm kesimlerini ve kadınları kapsamadığına dikkat çeken kadınlar, olası referandumda “Hayır”ı örgütleyecek. DBP'li kadınlar, 26 Ocak'tan sonra kadınsız Anayasa’ya karşı çalışma başlatacak.

OHAL gölgesi altında gidilen Anayasa değişikliğinde AK Parti ve MHP mutabakatı sonucu Meclis’te birinci tur oylama geride kaldı ve ikinci tur oylamalar hızla onaylanıyor. Referandum için yeter sayı olan 330’un üzerinde kabul edilen Anayasa değişikliğinin, cumhurbaşkanına sunulmasının ardından referanduma gitmesi bekleniyor. Toplumsal muhalefetin yanı sıra kadın cephesinden de değişikliğe karşı “Hayır” kampanyası örgütleneceği dile getiriliyor. Kadınlar eşitlikçi, toplumun tüm kesimlerini kapsayan bir Anayasa istekleri doğrultusunda propaganda yapacak.

‘OHAL BÖLGEDE 15 TEMMUZDAN ÖNCE BAŞLADI’

Bölgede OHAL sürecinin 15 Temmuz öncesi “sokağa çıkma yasaklar” ile başladığını savunan hukukçu Gülşen Özbek, OHAL’in resmileşmesiyle Türkiye’de sistem tartışmasının yaşandığını dile getirdi. Özbek, "Böyle bir ortamda Anayasa’dan bahsetmek ne kadar sağlıklı ya da ne kadar sağlıklı sonuçlara evrilir bilemiyorum. Ölüm, yıkım, göç ettirme, tutuklamalar yaşandı. Bir bütünüyle temel hak ve hürriyetleri askıya alan hiçe sayan bir ortam içerisindeyiz şuan. Anayasa tartışmalarının yaşandığı meclise bile baktığımızda sadece iki partinin görüştüğü, iki partinin sadece düşüncelerini ifade ettiği bir durum söz konusu. Nitelikli muhalefet yürüten HDP’li parlamenterlerin tutuklu olması, söz haklarının dahi olmadığı bir ortamda anayasa yapım tartışmalarının bile başlatılıyor olması doğru değil" dedi.

‘TARTIŞMALAR 2014 YILINDAKİNİN ÇOK GERİSİNDE’

Yeni Anayasa’nın hangi koşullarda yapılabileceğinin 2014 yılında oluşturulan ortamla görüldüğünü hatırlatan Özbek, şunları söyledi: "O günün koşullarında tüm taraflar açısından bir irade beyanı söz konusuydu. Demokratik çözüm süreci ile beraber yeniden bir anayasa tartışması gündeme gelmişti. O dönemde yaşanan 30 yıllık savaşı da geride bırakacak düzeyde yeni bir siyasal ortamı da ortaya çıkarabilecek tartışmalar yaşandı. 2014’deki tartışmalar toplumun büyük bir kesimini içine aldı. O dönem içerisinde hedeflenen ülkemizde yaşanan ağır siyasal krizi aşma yeni bir siyasal ve idari yapılanmayı oluşturabilecek, kadınlar başta olmak üzere toplumun her kesiminin yaşadığı sorunları gidermeye ve aşmaya dönük bir irade beyanı söz konusuydu. Şu anki yürütülen anayasa tartışmaları o dönem yürütülen tartışmaların çok gerisinde. Hazırlanmak istenen anayasa mevcut anayasanın kemik dokusunu bozan bir anayasa değil. Türkçülük ideolojisini tekrardan devam ettiriliyor. Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini arttıran başkanlık sistemini oluşturan revize süreci aslında. Toplumda yaşanan sorunlara cevap olacak nitelikte değil. Değişmesi gereken hazırlanan anayasanın zeminini oluşturan eril ideolojinin değişmesidir" değerlendirmesi yaptı.

‘KAYYUMLA KADINLARIN SİYASET YAPMASININ ÖNÜ ALINMAK İSTENİYOR’

Son dönemde belediyelere kayyumların atanmış olmasının şekilsel bir müdahale olmadığını söyleyen Özbek, bir halkın seçme iradesine verilmiş bir cevap olmasının dışında kadının siyasal haklarını kazanımlarını da hedefleyen bir müdahale olduğunu belirtti. Özbek, "Kadınlar cumhuriyetin ilk yıllarından bu zamana kadar seçme ve seçilme hakları var. Fakat bunun toplumda çok da karşılığı yoktu. Kota ve eşbaşkanlık sistemiyle birlikte kadınlar siyasal hayata daha fazla katılım sağlayabildi ve daha etkin şekilde rol oynadı. Kayyumlarla kadınların siyaset yapmasının önünün alınması amaçlandı" dedi.

‘KADINSIZ BİR ANAYASA YAPILIYOR’

Sadece şekilsel olarak kadının seçme ve seçilme hakkını tanıyan bir anayasadan ziyade aynı zamanda kadının siyasal olarak rol oynayabilecek düzeyde önünü açabilecek yasal değişiklikleri de içinde barındıran bir anayasaya ihtiyaç olduğunu belirten avukat Özbek, şu değerlendirmede bulundu: "Kadının kazanımı olan eş başkanlık sisteminin anayasal güvenceye kavuşturulması gerekir. Kadınsız yeniden bir anayasa yapılıyor. Konuşan, siyaset üretebilen kadınlar tutuklandı, kadın kurumları kapatıldı. Kadınlar susturulmaya çalışılıyor. Yeni bir anayasa yapılmıyor. Kadının ruhu yok içinde. Mevcut sorunlara çözüm olacak her türlü sistem tartışılabilir. Fakat geniş halk kesimlerince bu tartışılmalı. Yeni anayasa topluma mal olmadı. Referandumda ‘Size layık gördüğümüz anayasa bu işte’ denecek. Sadece oy kısmında halkın dahil ediliyor olması doğru bir yöntem değil. Toplumsal sözleşme niteliği taşımıyor."

‘12 EYLÜL ANAYASASININ GERİSİNDE’

Kadınlar olarak Meclis’te görüşülen anayasayı kabul etmediklerinin altını çizen Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Merkez Yürütme Kurulu üyesi Semra Demir, tasarının topluma zorla dayatıldığını, ancak bu zora karşı dirençleri olacağını vurguladı. Demir, sözlerini şöyle sürdürdü: "12 Eylül anayasasını da kabul etmiyorduk. Ne özgürlük vaat ediyordu ne de insanların ihtiyacını karşılıyordu. Fakat şu an yapılmak istenen anayasa ile bununda gerisine düşen tekçi bir Anayasa topluma dayatılıyor. Şu an bu Anayasa sürecinde halka yapılanlar bile bu Anayasa’nın ne kadar hukuksuz olduğunu gösteriyor.”

‘HUKUKSUZLUĞUN HUKUK OLDUĞU BİR DÖNEM’

Anayasanın kabul edilmesi halinde olabileceklere dikkat çeken Demir, "Hukuksuzluğun hukuk olduğu bir dönem, tek bir adamın yönettiği, her şeyin bir adama bağlandığı bir sürece gireceğiz. Yapılan sivil katliamlarını, siyasi soykırım operasyonları meşru bir zemine oturtulacak bu anayasayla. Mevcut anayasa açısından bile suç sayılacak uygulamalar meşrulaştırılıyor. OHAL koşullarında yapılan bir anayasa kabul edilebilir değil. Ciddi bir ekonomik krizin olduğu savaşın yaşandığı ülkenin kaos ortamına sürüklendiği bir zamanda yapılıyor olması da manidardır" diye belirtti.

‘BU ANAYASAYLA DAHA ÇOK KATLİAM GERÇEKLEŞTİRİLECEK’

Hazırlanan anayasanın birçok katliama meşruluk kazandıracağını vurgulayan Demir, OHAL sürecinde en çok kadına yönelim olduğuna işaret etti. Demir, "JINHA, tek kadın haber ajansıydı, kapandı. KJA kapandı ve yine Gökkuşağı Kadın Dayanışma Derneği gibi dernekler kapatıldı. Kayyumlar atandığında ilk iş, kadın politikalar müdürlüklerinde çalışan arkadaşlarımızı işten çıkarmak oldu ve belediye bünyesindeki kadın merkezlerimizi kapattı. Anayasa yürürlüğe girmeden bunlar yaşandıysa, yürürlüğe girdiğinde neler yaşayacağımızı çok iyi görebiliyoruz" ifadelerini kullandı.

‘KİM HAYIR DİYORSA ONA YÖNELİMİN ZEMİNİ OLUŞTURULUYOR’

Araların milletvekillerinin de bulunduğu binlerce siyasetçinin cezaevinde tutulduğunu hatırlatan Demir, "Belediye eşbaşkanlarımız, milletvekillerimiz tutuklandı. 74 belediye eş başkanımız, çoğu kadın. Bunlar tesadüf değil. Öz yönetim alanlarında karnında 8 aylık çocuğuyla bir kadın katledildi, yine Taybet ananın cenazesi günlerce sokak ortasında bekletildi. İşte bu yasa ile bunlar yasal hale getirilecek. Kim muhalefet ediyor, hayır diyorsa ona yönelimin zemini oluşturuluyor" değerlendirmesi yaptı.

‘TEKÇİ SİSTEMDE KADINLARIN YERİNİ HAYAL EDEMİYORUM’

Değişiklikle bakanları bile cumhurbaşkanının seçeceğine dikkat çeken DBP’li Demir, "Kendi iç farklı seslerine bile tahammülün olmadığını gösteriyor. Eril, tekçi diktatöryal bir rejimde kadınların yerini hayal edemiyorum. Bu süreçte bile en çok kadınlar zindanlara atıldı. Yargının bile kadına bakış açısı tarafsız değildir. Partimiz Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, milletvekillerimiz, HDP eş genel başkanları tutuklu. Böyle bir süreçte anayasa oylaması yapılıyor. Mevcut parlamenter sistemi dahi arar olacağız. Bu sisteminde eleştirdiğimiz kabul etmediğimiz bir çok yanı var ama yine de bunu dahi arayacağız" uyarısı yaptı.

‘KADIN CEPHESİNDEN HAYIR KAMPANYASI BAŞLATILACAK’

Kadın cephesinde kampanya hazırlığı içerisinde olduklarını belirten Demir, Ocak sonunda İstanbul, Diyarbakır, Batman ve Van’da deklarasyonla kampanyaların startını vereceklerini açıkladı. 26 Ocak’ta Diyarbakır’da açıklama yapacaklarını belirten Demir, "Daha sonra etkinlik halk toplantılarıyla, bu anayasanın neyi ifade ettiği, bize ne getirisi olacak ne götürecek kadınlara ulaşarak anlatacağız. Diğer kadın kurum ve siyasi parti çalışanlarıyla ortak bir çalışma içine gireceğiz. Kadının adının dahi olmadığı bir anayasanın referanduma gidildiğinde iyi düşünülüp tartılması gerekir" diye konuştu.

‘FIRSAT BU SÜREÇTE YAKALANAMADI’

Anayasa değişimini kamuoyunun uzun zamandır beklediğini belirten Diyarbakır İş Kadınları Derneği (DİKAD) Genel Başkanı Reyhan Aktar, anayasa yapım sürecine dikkat çekti. Aktar, şunları söyledi: "Yeni Anayasa oluşumu böyle bir atmosferde değil de bütün Türkiye’nin daha rahat nefes aldığı bir atmosfer içinde olmuş olsaydı elbette ki çok daha katkı sağlayacaktı. Belki de bu kadar dar değil de daha geniş kapsamlı bir değişiklik sağlayacaktı. Bu fırsat bu süreçte yakalanamadı."

Ayşe Güney / Vedat Dağ - dihaber