ANKARA - Yüreği yanık, ama gururlu, inatçı, çocuklarından devraldıkları mücadele geleneği ile her yerde görünen iki kadın. Aziz Güler ve Sêvê Demir’in anneleri, “Hayır” kampanyasına katıldı, çocuklarının boşuna ölmediğini görmek için de herkesi bu mücadeleye katılmaya çağırdı.
Türkiye’de kimliklerin, renklerin, ötekilerin bir araya geldiği, ancak bir o kadar da haklılığın verdiği güçle hareket eden, bu yüzden de hedef alınan HDP ve onun en temel dinamiği olan kadınlar, referandumda renklerini beli etti. Ankara’da kadınlar, İstanbul’da HDK bileşenleri “Hayır” kampanyasını örgütleyeceklerini deklere etti. Ankara’daki kadın deklarasyonun açıklanması da renkli ve zengin görüntülere sahne oldu. Direngen kadınların yarattığı umutla yüreği yanık, yaralı kadınların, annelerin inat ve ısrarı, çocukları için mücadele etme gelenekleri birleşti.
İKİ SAVAŞÇI ANNE
Salona gelenler arasında, Şırnak’ın Silopi ilçesinde siyasi çalışmalar yürütürken öldürülen DBP Parti Meclisi Üyesi Sêvê Demir ile Rojava’da yaşamını yitiren ve 59 gün cenazesi sınırda bekletilen Birleşik Özgürlük Güçleri (BÖG) savaşçısı Aziz Güler’in annesi Elif Güler de vardı. İki kadın, iki anne; her ikisinin de ortak noktası, çocuklarından mücadele geleneğini devralmış olmaları. Bu anneleri her yerde, her platformda görmek mümkün. Sadece ağlamak için değil, aynı zamanda mücadeleye çağırmak için bulunuyorlar gittikleri yerlerde.
BU KEZ HAYIR İÇİN BİR ARAYA GELDİLER
Bu kez de Güler ve Demir, “Hayır” kampanyası yürütmek için bir arada geldi. Kürtçenin verdiği bütün zenginlikleri kullanarak, dur durak bilmeden acısını kattığı ses tonuyla “mücadelenin gerekliliğini” anlatan Sakine Demir, katliamların bir an önce son bulmasını istiyor. Demir, “Erdoğan iktidara geldiği günden bu yana bombalar susmadı, Kürt halkı üzerinde zorluklar bitmedi ve her geçen gün arttı. Zulüm üzerine kurulan bir politika yürütülüyor. Kürtleri öldürdü, yaktı, kirli oyunlarını halkın üzerinde uyguladı. Bize yaşatılan acıları hiç unutmayacağız. Sêvê, Pakize, Fatma ve bu uğurda şehit düşen insanları hatırladıkça her zaman başımız dik olacak. Hayatta olduğum sürece onların davaları ve mücadelelerinin yolundan gideceğim” sözleriyle gerekçelendiriyor mücadele isteğini.
‘KATLİAMLAR OLSUN İSTEMİYORUZ’
“Hayır diyoruz çünkü adaletsizliği istemiyoruz” diyen Demir, Kürt kadınlarının kendi kimliklerini, renklerini kaybetmediğini ve her zaman barışı haykırdıklarını söylüyor. Demir, “Kadınlarla bir araya gelerek ‘Hayır’ı haykırıyoruz; çünkü artık çocukların, gençlerin, kadınların ölmesini istemiyoruz. Ne kadar barış dediysek vurulduk, darp edildik. Fakat umudumuzu kaybetmedik. Kürt kadınlarıyla, analarla, el ele verip ülkeyi bir kişinin eline vermeyeceğiz” diyerek, tüm kesimleri hayır demeye çağırıyor.
‘CENAZELERİMİZ SINIRDA BEKLEMESİN DİYE’
Aziz Güler’in annesi Elif Güler, Demir’in aksine Türkiye’nin batısından. Ancak o da, “yaşanmış zulümden” azade değil ve yüreği yakılmış. Demir, son yıllarda yaşananların zaten “tek adam rejimi” olduğunu düşünüyor ve bunun mevcut düzenleme ile kalıcılaşacağına işaret ediyor. Sonra da “Hayır” gerekçelerini şöyle sıralıyor: “Aziz ve Eylem şehit düştüğü zaman cenazeleri günlerce sınırda bekletildi. Yoldaşlarıyla birlikte büyük bir mücadeleyle cansız bedeni Türkiye’ye geldi. Şehitlerimizi aldıktan sonra umutlar çoğalsın istedik, kapılar açılsın başka aileler yaşadığımız acıları yaşamasın istedik. Fakat şimdi Muzaffer Kandemir üzerinde aynı politikalar uygulanıyor. Milletvekillerimiz, gazetecilerimiz ve bu mücadele uğruna çalışanlar tutuklu bu anlamda baskılar hala devam ediyor. Yıllarca çalışıyor, çabalıyor, emek veriyoruz. Emeğimiz tek bir adama bırakmayacağız. Şehitlerimiz sınırlarda beklemesin diye ‘Hayır’ diyorum. Ev ev, sokak sokak, dolaşarak kadınlarla birlikte ‘Hayır’ın nedenini topluma anlatacağız.”
Ayşe Sürme - dihaber