DİYARBAKIR - "Tehlike" olarak görüldükleri sisteme karşı yeni doğuşlarla yanıt veren ve "TJA ile yola devam" diyen Kürt kadını, bir yıl boyunca erkek-devlet şiddetine, eşbaşkanların hedef alınmasına, cinsiyetçi yazılamalara, cansız bedenlerin çıplak teşhirine, derneklerin kapatılmasına, gözaltı ve tutuklamalara karşı hiç susmadı.
2015 Kasım'ından 2016 Kasım'ına Türkiye'de ve dünyada şiddet ortamı akıl almaz boyutlara ulaştı. Savaş, göç, erkek ve devlet şiddetine karşı kadınlar çok boyutlu ve çeşitli şiddet sarmalı ile mücadele etmek zorunda kaldı. Tüm dünya kadınları için sembol haline gelen Mirabel Kardeşler'in direniş bayrağını devralan Kürt kadınlar, "kadınlık" ve "annelik" rolüyle evlere hapsedilen kadınların toplumdaki tabuları yıkmasında ise adeta öncülük etti. Tarihe not düşerek şiddetin her türlüsüne ve erkek egemen zihniyetine karşı direnişi giyinen Kürt kadınlar, 2016 yılı boyunca da hem erkek hem de devlet şiddetinin hedefinde oldu.
ERKEK-DEVLET ŞİDDETİ
İHD Diyarbakır Şubesi'nin hazırladığı hak ihlalleri raporuna göre, Kürt kentlerinde 2016 yılının ilk 9 ayında aile içi şiddet, intihara sürükleme ve devlet şiddeti sonucu 42 kadın katledildi. Rapora göre, aile içi şiddet ve devlet şiddet sonucu 34 kadın yaşamını yitirirken, 8 kadın ise intihar etti.
EŞBAŞKANLIK HEDEF ALINDI
Kürt kadınlar, yıl boyunca alanlarda verdiği mücadelenin yanı sıra siyasetteki eril zihniyete karşı da mücadelesini sürdürdü. Kadınların yıllarca verdiği mücadele sonucu 2000'li yılların ardından uygulamaya konulan eşbaşkanlık sistemi, devletin hedefindeydi. Apartman sitelerinde dahi hayata geçirilen sistem önce "yasaya aykırı" olduğu gerekçesiyle devlet tarafından hedef alınırken, Diyarbakır Valiliği "yasaya aykırı" olduğu gerekçesiyle sistemin iptali için İdare Mahkemesi'ne başvuruldu.
KADIN POLİTİKACILAR TUTUKLANDI
2016 yılı içerisinde ise DBP'li belediyelere kayyım atanmaları ile eşbaşkanlık sistemiyle kadın eşit temsiliyeti kazanan kadın politikacılar tutuklandı. Atanan kayyımlar, pek çok kadın politika merkezi kapatırken, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak, KJA Sözcüsü Ayla Akat Ata, HDP'li vekiller Selma Irmak, Leyla Birlik, Nursel Aydoğan, Gülser Yıldırım ile birlikte çok sayıda siyasetçi kadın tutuklandı.
KADIN DERNEKLERİ KAPATILDI
Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen ve daha sonra Meclis onayı ile uzatılan Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamaları kapsamında kadın çalışmaları hedef alındı. Çıkarılan son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Türkiye genelinde aralarında kadın derneklerinin de bulunduğu 370 dernek ve kurumun çalışmaları durdurularak kapılarına mühür vuruldu.
Yine OHAL kapsamında çıkarılan KHK ile dünyanın ilk ve tek kadın haber ajansı olan Jin Haber Ajansı (JINHA) kapatıldı.
CİNSİYETÇİLİK DUVARLARA YANSIDI
Sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Kürt kentlerinde yıl içerisinde saldırılarda bulunan özel hareket polisleri ve askerler, çoğu kez cinsiyetçi yazılamalarda bulundu. Aylar süren yasaklar süresince kentlerin duvarlarına JÖH v PÖH tarafından "Kızlar ininize girdik", "Fıstık biz geldik", "Geldik sadece karılarınız vardı", "O bombayı a...a...", "Bodrumda aşk başka olur" gibi pek çok ırkçı ve cinsiyetçi yazılamalar, var olan zihniyetin sadece duvarlara yansıması oldu.
ÖLDÜRÜLEN KADIN BEDENLERİNE İŞKENCE
Cizre'de yaşanan vahşetin yansıdığı raporda, kadınların ölü bedenlerinin çıplak haldeki fotoğraflarının JİTEM adlı hesaplar aracılığı ile sosyal medyada paylaşıldığına yer verildi. Bazı kadın cenazelerinde memeleri kesilirken, 15 yaşındaki bir kadının gözleri çıkarılıp parçalanarak katledildi. Bir başka kadının cenazesi de ailesince kafası olmayıp dört parçaya bölünmüş halde bulundu.
Van'ın merkez İpekyolu ilçesine bağlı Hacıbekir Mahallesi'nde bulunan bir eve yönelik düzenlenen baskında bir kadını infaz eden ve evde bulunan 4 kadını gözaltına alan özel harekat polisleri, komşu evlerin duvarına ise "Geldik sadece karılarınız vardı. Toplar, fistanlılar" şeklinde cinsiyetçi yazılama yaptı. Yine Van'ın Erciş ilçesine bağlı Çelebibağı Mahallesi'nde asker ve polisler tarafından ateşe verilen bir evde Hediye Ataman adlı kadın yanarak yaşamını yitirdi. Görgü tanıkları, Hediye Ataman'ın bulunduğu evi ateşe veren özel harekat polislerinin evin etrafına ateş yakarak, Ataman'ın çığlıklarını dinleyerek, evin yanışını izlediğini belirtti.
COPLARA KARŞI SİPER OLDULAR
Kimliğine, seçilmişliğine vurulan darbeye karşı verilen irade mücadelesinde yine kadınlar, yerlerde sürüklenme ve gözaltına alınıp, tutuklama pahasına dimdik durdukları fotoğraf kareleri ile kamuoyunun gündemine geldi. Polisin sürükleyerek gözaltına aldığı kişilerden biri HDP Milletvekili Feleknas Uca, diğeri ise İmralı Heyeti üyesi Ceylan Bağrıyanık oldu. Kadınlar, kendisine oy veren seçmenlere siper olacak kadar cesur ve direnişçi duruşu ile tarihe bir kez daha not düştü.
TJA İLE MÜCADELEYİ SÜRDÜRME KARARLILIĞI
Kadın derneklerinin kapatılması ve kadın kazanımlarına yönelik saldırılara karşı Türkiye ve dünyadan kadınlarla Diyarbakır'da buluşan Kürt kadınlar, KJA'nın kapatılmasının ardından yeni örgütlenme modeli üzerine tartışmalar yürüttü. Tüm baskılara rağmen direnişten geri adım atmayan Kürt kadınlar, yapılan öneri ve tartışmaların ışığında mücadelelerini Tevgerên Jinên Azad - Özgür Kadın Hareketi (TJA) olarak sürdürme kararı aldı. Kuruluşunu ilan eden TJA, 25 Kasım'dan itibaren mücadelelerini kararlılıkla sürdüreceklerini duyurdu.
‘SALDIRILAR SİSTEMATİK’
Savaşın ve direnişin iç içe geçtiği bölgede Kürt kadınlar, son bir yıl içerisinde saldırılara karşı direnişle adeta sembolleşti. Kadına yönelik şiddete karşı her zaman direnişin ön saflarında yer alan kadınlar, devlet için her zaman bir tehlike olarak görüldü. Faaliyetleri durdurulan KJA üyesi Ceylan Bağrıyanık, uzun bir zamandır Ak Parti hükümeti şahsında Türkiye ve bölgede faşizmin yeniden inşa edilmeye çalışıldığını ifade etti. Bu inşa rolünü üstlenen AK Parti’nin kendi sistemini oluştururken ilk hedeflediğinin kadınların örgütlenme sistemi olduğuna işaret etti. KJA örgütlenmesini geliştirirken faşizan saldırılara karşı da alternatif geliştirdiklerinin altını çizen Bağrıyanık, KJA’ya başından beri sistematik ve stratejik olarak saldırıların geliştiğini ifade etti. Saldırıların sadece eylemsellikler ve faaliyetler üzerinden gelişmediğini, bunun ideolojik saldırı olduğuna değinen Bağrıyanık, “Bu ideolojik saldırıya karşı kadınlar olarak kendi sistemimizi örmeye devam edeceğiz. Bu saldırı karşısında bizler de daha ideolojik bir mücadele ile bunun stratejik kurum ve örgütlenmelerini yaratarak devam edeceğiz” diye aktardı.
KJA’NIN KURULUŞU BÜYÜK ETKİ YARATTI
PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın verdiği perspektifler sonucunda KJA’yı oluşturduklarına vurgu yapan Bağrıyanık, KJA’nın herhangi bir kadın kongresi olmadığını dile getirdi. İçinde bulunulan 21’inci yüzyılın kadın yüzyılı olacak düzeye ve demokratik ulus perspektifini hayata geçirecek bir sisteme sahip olduğunu kaydeden Bağrıyanık, “Türkiye’de AKP eşittir DAİŞ sisteminin korktuğu sistem, bu sistemdir. Çünkü bu sistem kadınların özgürlüğünü sağlayacak, kadın özgürlüğü şahsında toplumun özgürleşmesini sağlayacaktır. KJA’nın kuruluşu sadece Kürdistan’da, Türkiye’de değil, dünyada büyük bir etki, heyecan ve umut yaratmıştır. Sistemimizi alternatif ve karşıt bir sistem olarak kurguladık. Sistem içerisinde sisteme eklentili hale gelmiş bir kadın kongresi olmadık hiçbir zaman. Sistem de bunu gördüğü için saldırılarını geliştirdi. Devletin kadın örgütlenmesini yok ederek oluşturduğu bütün yapılara karşıyız” diye konuştu.
KJA SİSTEMİ DÜNYAYA ÖRNEK OLDU
Bir yıl içerisinde kadının toplumun esası olduğu ve kadının toplumda demokratik eşit ve özgür ilkelerde katılımını sağlayacak yapılanmalar geliştirdiklerini dile getiren Bağrıyanık, şu değerlendirmede bulundu: “KJA bunun en somut adımıydı. Eşit temsiliyet ve eşbaşkanlık sisteminde kadının bu topluma iradi katılımını sağladık. Bu aslında insanın, toplumun ve özellikle de kadınların doğasında var olan kendi kendini yönetme, kendi iradesiyle yaşama alanlarını çoğaltmaya getirdi. Kadınlar daha fazla örgütlendi. Kongre çatısı altında olmak kadınlara güven verdi. Büyük bir direniş kendi özyönetimini geliştirmek adına açığa çıktı. Bütün dünyanın bu anlamda KJA sistemini kendine örnek alma fikri açığa çıktı. Böylesi bir örgütlenmenin ne kadar toplumsallaştırdığı noktasında bir farkındalık açığa çıktı. Bunun sembolleşmiş isimleri Sevelerdi, Pakizelerdi, Fatmalardı, Asyalardı, Taybet analardı. Bu kadınlar dünyaya ‘Biz kadınlar olarak kendi irademizle yaşamak istiyoruz. Bu mümkündür. Bunu mümkün kılabilmek için bedel ödemeye hazırız’ mesajını verdi.”
‘İRADEMİZİ İLAN EDİYORUZ’
“Kadına yönelik sistematik olarak saldırılar geliştiriliyorken, mücadele ederseniz öldürürüz, katlederiz, tecavüz kültürünü meşrulaştırırız, sizi diri diri yakarız mesajlarına rağmen biz kadınlar olarak alanlardayız” diyen Bağrıyanık, kadınların artık özgürlük ruhunu kuşandığını söyledi. Bu ruhu kuşanarak direne direne kazanacaklarının altını çizen Bağrıyanık, “Bundan sonraki ruhumuz budur. ‘Eğer mücadele ederseniz her türlü faşizm yol ve yöntemlerini kullanırız’ mesajına karşı biz kadınlar bir irade ortaya koyduk. Sizin bu politikalarınıza karşı şimdiye kadar nasıl boyun eğmediysek bundan sonrasında da boyun eğmeyeceğiz. Çünkü bizim varlığımızı anlamlandıran şey bizim özgürlüğümüzdür, mücadelemizdir, inancımızdır. Kadınların ümitsiz olmasını istediler. İnançsızlaşsınlar ki mücadeleden vazgeçsinler istediler. Ama biz bugün irademizi ilan ediyoruz. Geliştirdikleri tüm savaş yöntemlerine karşı direnme kararı aldık. Korkunun ecele faydası yoktur. Bizler cesur ve kararlıyız. Sistemimizin var olması demek sizlerin sonu demektir” dedi.
‘BİZ MEŞRUYUZ, ÇÜNKÜ BİZ HAKLIYIZ'
Bu saldırıların sadece bölgede Kürt halkına ve örgütlü yapılara karşı geliştirilen bir yapı olmadığının altını çizen Bağrıyanık, ortadan kaldırılmak istenen şeyin Türkiye’deki, Ortadoğu’daki ve dünyadaki kadınların direniş ruhu olduğunu belirtti. Bağrıyanık, “Bu yüzden tüm toplumun saldırılara karşı geliştirilen direnişe sahip çıkması gerekiyor. Faşizme karşı güç birliğini açığa çıkarmak gerekiyor. Önümüzdeki en büyük görev budur. Bu konuda üzerimize düşen görevi bedeli ne olursa olsun gerçekleştireceğiz. Onların uygulamalarından yasalarından korkmuyoruz. Kürt halkı olarak hiçbir zaman devletin bizler için örmüş olduğu sınırlar içerisinde yürümedik. Eğer bunu böyle düşünen varsa yanılıyordur. Bizim için her yer mücadele alanıdır. OHAL’lerle geliştirilmiş olan kendileri için yasal olan ancak bizler için yasal olmayan belirlemelere, yasalara kesinlikle uymayacağız. Çünkü biz böyle bir gelenekten geldik. Bizim için esas olan meşruluktur. Biz meşruyuz. Çünkü biz haklıyız. Kadınlar olarak kendi özgürlüğümüzü gerçekleştirmekte haklıyız” şeklinde konuştu.
‘KİMSE DİRENİŞ RUHU KARŞISINDA ENGEL OLAMAZ’
“Kadınlar bir şeye karar verdiklerinde ayaklarını yere vurduklarında, yumruklarını bu inançlar çerçevesinde sıkıp havaya kaldırdığında kimse kadınların direniş ruhu karşısında engel olamaz” diyen Bağrıyanık, AK Parti’nin kadına yönelik saldırılar geliştirmiş en büyük savaş hükümeti olduğunu söyledi. Bağrıyanık, “Şimdiye kadar hiçbir hükümet hiçbir devlet bu kadar kadına karşı ideolojik savaş başlatmadı. Bizim de hedefimiz AKP’nin geliştirmek istediği köle kadın çizgisine karşı büyük direnmek, köle kadın çizgisine karşı kendini yeniden inşa etmektir. Önderliğimiz görüşmeler sürecinde şunu söyledi. 8 Mart için söylemişti ancak 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle de aynı mesajın ne kadar geçerli olduğunu tekrar söylemek istiyorum. Önderliğimiz ‘Bugün Ortadoğu’da ve dünyada iki çizgi savaşıyor. Bu çizgiyi şöyle ifade ediyorum. Bir AKP-DAİŞ çizgisi karşısında kadınları köleleştirmek isteyen çizgi vardır. Bir de kadın özgürlüğüne dayalı demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü paradigmam ve çizgim vardır. Bu iki çizgi savaşıyor’ dedi. Bu iki çizgi savaşında bizler Önderliğimizin geliştirdiği perspektifin savunucuları olacağız” dedi.
‘KORKU DUVARLARINI YIKINCA KAZANAN BİZ OLACAĞIZ’
Kadınlara çağrıda bulunan Bağrıyanık, son olarak şunları söyledi: “Bugün Türkiye’de açığa çıkarılmak istenen yasalar Önderliğimizin belirttiği bu iki çizginin mücadelesinin sonucudur. Bugün bir yandan kadın hareketlerinin, kurumların kapatıldığını görüyoruz bir yandan tecavüzcülerin cezaevlerinden çıkarılması için AKP’nin bu konuda ne kadar mücadele ettiğini görüyoruz. Bu anlamda biz kadınlar olarak Türkiye’de kadınlar olarak saflarımızı netleştirmiş durumdayız. Bizim tek bir çizgimiz vardır oda kadın özgürlüğüne dayalı çizgidir. Bugün mecliste tartışılan şey Türkiye’de Kürdistan’da kadına yönelik şiddetin meşrulaştırılmasıdır. Biz bu kararları tanımıyoruz. Bu kararlar karşısında mücadele etme konusunda hangi yöntemler varsa geliştireceğiz. 25 Kasım vesilesiyle kadın özgürlüğüne inan bütün kadınlara çağrımız var. Tecavüz dediğimiz şey sadece kadın bedenine yönelik geliştirilmiş bir kültür değildir. Bu kadın şahsında açığa çıkartılmak istenen özgürlük sistemine yönelikse bu toplumun bütününü hedefleyen bir şeydir. Bunlar karşısında en çok erkekler bunun mücadelesini vermek zorundadırlar. Bugün toplum, topraklarımız işgal altındadır. O yüzden topyekun bir serhıldana, topyekun bir isyana, saldırılar karşısında örgütlenmeye ihtiyacımız var. Bunu gerçekleştirecek gücümüz de vardır. Korku duvarlarını yıkınca kazanan biz olacağız.”