Tiyatro izleyicisi neden azalıyor? 2016-11-24 09:04:55 İZMİR - Ayak bastığımız topraklarda doğan tiyatro bugün aynı topraklarda yok olmak üzere. Uzun bir geçmişe sahip tiyatroya seyircinin ilgilisi her geçen gün azalıyor. Çağdaş tiyatronun tarihi, bağ bozum tanrısı Dionysos adına yapılan dinsel törenlere dayanıyor. İlk tiyatro şenliği M.Ö. 534 yılında Atina'da yapılıyor. Antik Çağ'da tiyatro, üst sınıfa özgü bir etkinlik oluyor. Her yıl Dionysos'un kentin hangi ileri geleninin onurlandıracağına karar veriliyor ve bu kişi etkinlikler düzenliyor. Tanrı adına bir yarışma yapılıyor ve en iyi oyun, hazırlayan kişinin itibarını arttırıyor. HEP DEVASA YAPILARDA SERGİLENDİ Festival niteliğinden dolayı tüm toplum tarafından takip edilen tiyatro devasa yapılar olan amfi sahnelerde sergileniyor. Türkiye'de her ne kadar hak ettiği değeri bulamasa da başta Efes Antik Tiyatrosu olmak üzere halen ayakta duran onlarca amfitiyatro bulunuyor. Amfitiyatroların boyutları ve izleyici kapasiteleri dönemin tiyatrosunun, halk ile yönetenler için önemini gösteriyor. 19. YY’A KADAR KADIN TİYATROCU YOK Tiyatro, özelikle William Shakespeare ile birlikte dinsel niteliğini yitiyor. Kral ve kraliçeden alınan fonlarla tiyatro artık "profesyonel" bir etkinliğe dönüşüyor. Ancak tüm bu gelişmelere rağmen 19. yüzyıla kadar kadınların tiyatro yapması engelleniyor. Kadın rolleri genç erkek oyuncular tarafından canlandırılıyor. TİYATRO TAM ANLAMIYLA HALKLA BULUŞTU Bu durum toplumcu-gerçekçi Sovyet tiyatro yönetmeni Konstantin Stanislavski'nin 19. yüzyılın sonralarına doğru Psiko-realist oyunculuk kuramına kadar devam ediyor. Söz konusu kuram, oyunculardan kendilerini, canlandırdıkları karakterlerin yerlerine koymalarının önünü açarak seyirciyi duygu yönünden daha fazla etkileme imkânı veriyor. TİYATROYU ERMENİLER GETİRDİ Bu topraklarda doğan tiyatro Osmanlı'nın sanata olan yasakçı tavrından dolayı yüzyıllar boyunca yasaklanmış ve 1860’ta Ermeni tiyatro sanatçısı Güllü Agop'un Gedikpaşa Tiyatrosu’nu kurmasıyla tekrar doğduğu topraklara adımını attı. Yine Osmanlı'nın İslam yorumundan kaynaklı Müslüman oyuncu bulamayan Agop, kendi imkanları çerçevesinde Ermeni oyuncularla beraber 15 yıl ayakta durmayı başarıyor. SAHNELER GÖZALTI MERKEZİ YAPILDI 1923 yılında çağdaş ve modern olma iddiasıyla kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti 1949 yılına kadar tiyatro sanatını yok sayılıyor. 1949’da Avrupa devletlerinin gerisinde kalma telaşıyla Devlet Tiyatroları Kurumu’nu kuran Türkiye, Ankara ve İstanbul'da birer salon açıyor. Daha sonraları kendi olağan akışında ilerleyen ve zaman zaman sekteye uğrayan tiyatroya en büyük saldırı, 12 Eylül darbe döneminde yapılıyor. Sıkıyönetim tüm semt tiyatrolarını kapatıyor. Semt tiyatrolarının yanı sıra birçok belediyenin de tiyatro salonlarını kapatan sıkıyönetim, devlet tiyatro sahnelerini gözaltı noktasına dönüştürüyor. TİYATRO SALONLARI AZALIYOR! Günümüzde ise tiyatroya önem vermeme geleneğini sürdüren Türkiye, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre; 2014-2015 sezonunda, 2013-2014 sezonuna göre tiyatro salonlarında yapılan gösteri sayısı yüzde 2,1 azalarak 28 bin 257 düştü, tiyatro salonu koltuk sayısı yüzde 2,9 azaldı. Buna göre, 2014-2015 sezonunda tiyatro salon sayısı 719 olurken, tiyatro salonu koltuk sayısı 258 bin 932'e düştü. Yine 2013-2014 sezonuna göre tiyatro seyirci sayısı yüzde 3,7 azalarak 5 milyon 853 bin 445 düştü. Tiyatro salonlarında yapılan 'yerli telif' eser gösteri sayısı geçen sezona göre yüzde 2,5 azalırken, yabancı/çeviri eser gösteri sayısı yüzde 0,6 azaldı. Ancak, "yerli telif" eser seyirci sayısı geçen sezona göre yüzde 6,7 azalırken, "yabancı çeviri" eser seyirci sayısı yüzde 9,2 arttı. TİYATRO SEYİRCİSİ HER YIL AZALIYOR Bu dönemde tiyatro salonlarında yapılan yetişkin eseri gösteri sayısı yüzde 7,5 azaldı. Aynı dönemde yetişkin eseri seyirci sayısı yüzde 4,1 ve çocuk eseri seyirci sayısı yüzde 2,9 azaldı. Tüm bu uygulamaların ardından, 2014-2015 sezonunda, 2013-2014 sezonuna göre tiyatro seyirci sayısı yüzde 3,7 azalarak 5 milyon 853 bin 445 oldu. İnsanların, kendilerini ifade edebilmek için tiyatroyu bir sanat dalı olarak ortaya çıkardığını söyleyen Devlet Tiyatrosu Oyuncusu Süreyya Kilimci, tiyatronun en önemli işlevinin ise halkları birleştirmesi ve iyi yönde eğitmesi olduğunu dile getirdi. 'İNSANLAR AVM'LERE SIKIŞTIRILDI' Tiyatroya olan ilginin azalmasını ise sistemin, insanları tüketim alanlarına sıkıştırmasından kaynaklandığını aktaran Kilimci, "İnsanlar Alışveriş merkezlerinde yaşar hale geldi. Çocuklarını parka götürmek yerine mağazalara, tiyatro yerine sinemaya, sinema yerine de evde hapis olmaya itildi. Yani toplum kapalı mekanlara sıkıştırıldı. O yüzden tiyatro seyircisinde azalma var" diye konuştu. 'TOPLUM CAHİL DEĞİL, CAHİLLEŞTİRİLDİ' Sosyal medya ve televizyon yüzünden neredeyse kültürün yok olduğunu belirten Kilimci, "Sosyal medya yani teknoloji bir gerçeklik ve çok da faydaları var. Ancak bizde yaşanan sorun eğitimsizlik ve sistemsizlik. Toplum cahil değil, cahilleştirildi. Eğitim sistemi deneme yanılma tahtasına döndü. Çocuklar öğretmenlerinin verdiği ödevi yapmaktan kitap okumaya, parka gitmeye vakit bulamıyorlar. Kısacası Türkiye'de sistemsizlik sorunu var" dedi. Bunun yanında tiyatronun hem tiyatrocu hem de izleyici için zahmetli bir uğraş olduğuna dikkat çeken Kilimci, "Toplum olarak kolaycıyız. Bizler bazı şeylerden çok çabuk vazgeçtik. Bence bugün en büyük sorunumuz aşırı tüketmek. Tiyatro da böyle bir sanat değil" diye konuştu. 'TİYATRO TOPLUMUN VE İNSANIN AYNASI' Tiyatronun insanın ve toplumun aynısı olduğunu ve o aynadan da topluma neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösterdiğini söyleyen Ortak Sahne Tiyatro kurucusu ve aynı zamanda Devlet Tiyatrosu Oyuncusu olan Celalettin Çekmece, tiyatroya yönelik azalan ilgiyi şöyle açıkladı, "Sistemi tam anlamıyla irdelemek gerekiyor. Tiyatroya gitmek emek, zaman ve refah ister. Herkesin sorumlulukları artıyor. İnsanlar ekmeğini kazanmak için, insanı boyutların dışında çalışmak zorunda bırakılmış durumda. Onun için ben toplumu suçlamıyorum" dedi. Devletin tiyatroya belli bir miktarda da olsa katkısının olduğunu ancak yeterli olmadığını dile getiren Çekmece, "Devlet tiyatrolarının sahnelerin çoğalması gerekiyor. Bunun yanında özel tiyatrolara da destek vermeli. Özel tiyatrolar için ciddi bir sahne sorunu var. Provaları kendi evlerimizde yapıyoruz. Asıl sorunda bundan sonra başlıyor. Sahne kiraları çok yüksek ama diyelim ki parayı bulduk bu seferde sahne yok olanlar da çok yetersiz" dedi. 'İLKOKULDA TİYATRO EĞİTİMİ VERİLMELİ' Tiyatronun en güçlü eğitim ve öğretim aracı olduğunu söyleyen Çekmece, "Nasıl ki ilkokullarda seçmeli resim, müzik dersi varsa drama dersi de verilmeli. Drama sadece oyunculuk anlamına gelmez. Bu sayede çocuk kendi bedenini hatta bir bütün olarak toplumu anlar. Kısaca, ne kadar tiyatro o kadar düşünen, sorgulayan insan" şeklinde konuştu. Sakıp Yaşar - dihaber