Zorla göçertildiği köyünü tuvale yansıttı 2017-01-06 09:01:03 BATMAN - Resim yapmanın çocukluktan gelen bir aşk olduğunu söyleyen ressam Ramazan İlter, “Çizdiğim ilk resim zorla sürüldüğüm köyüm Çattepe’nin resmi oldu. Bu resmi de her zaman köyümüzün özlemini çeken babama hediye ettim” dedi. Köylerin yoğun olarak yakıldığı ve boşaltıldığı bir dönemde Siirt’in Kurtalan ilçesine bağlı Çattepe köyünden 1995 yılında askerler tarafından zorla çıkarılan Ramazan İlter ve ailesi Batman’a yerleşti. Ramazan İlter, Batman’a yerleşir yerleşmez çocukluktan gelen hayalini ve aşkını gerçekleştirmek için resim kursuna gitmeye karar verdi. Çocukluk travmalarını, keder ve yaşanmışlıkları resmetmeye çalışan İlter, “İnsanlar, köküne kendine sahip çıksın. Nerden geldim ve nereye gideceğim demeli, kökünü asla kaybetmemeli. Kürt kültürünü ve yaşamını unutmamalı, zaten kültürümüz çok zengin, yönümüzü başka yerlere çevirmemeliyiz” diyor ‘RESİM ÇİZMEK ÇOCUKLUKTAN GELEN BİR AŞK’ Resim çizmenin çocukluktan gelen bir aşk olduğuna dikkat çeken İlter, “İlk tablomda zorla göçertildiğimiz ve gençliğimi yaşayamadığım köyümü çizdim. Babam da tabloyu görünce çok duygulandı. Resimdeki yerleri anlatmaya başladı. Babam resimdeki çizimleri göstererek, ‘Şurada oturuyorduk, burada şu yaşandı.’ Yani anıları tek tek anlattı. Ben de ilk tablomu köyünün özlemini çeken babama hediye ettim. O da ölünceye kadar o resme baktı” diye anlattı. ‘KÖY YAŞAMINDA KOMÜNAL YAŞAM VE SEVGİ VAR’ Köy yaşamında, komünal yaşam, temiz sevgi, birbirini sevme gibi duyguların varlığına dikkat çeken İlter, “Şehir yaşamında ise insanlar bunların tümünden uzaklaşıyor. Şehir yaşamından bunaldığımda resim yapıyorum. Resim yaşamdır ve yaptığımda acılarımı unutuyorum. Başarılı bir çalışma yaptığımda bu bana büyük bir moral veriyor. Çizimlerimde, yurt sevgisi ve toprak sevgisi çok etkilidir” diye belirtti. ‘KÖYÜMÜZE SÜRYANİ SEFARLAR GELİRDİ’ Çocukluğunda karşılaştığı bir durumu yıllar sonra resmeden İlter, “Bu resim de çocukluğumdan kalma bir resimdir. Ben çocukken Mardin taraflarından köyümüze Süryani sefarlar (bakır satıcıları) gelirdi. Bahar aylarında gelen sefarlar odun ateşinde kararmış bakır tencere ve kazanlarımızı temizleyerek eski haline getirirdi. Bu çizdiğim resim yılda bir kere olurdu. Çocukluğumda zihnimde kalmıştı ben de fırsatını bulup çizdim” dedi. ‘SERGİ AÇMAYI UMUT EDİYORUM’ Resim çizince yalnız kaldığını ve bunu da çok sevdiğini ifade eden İlter, genelde yalnız kalmayı istediğini, yalnız kalınca da bir sürü şeyi düşünme fırsatı bulduğunu belirtti. İlter, resim çizerken çok odaklandığını anlatan İlter, çok resim çizdiğini, fakat bugüne kadar kendi adına sergi açma fırsatı bulmadığını söyledi. İlter, yakın bir zamanda sergi açmayı umut ettiğini dile getirdi. ‘YAŞANANLAR ÜZERİMDE HÜZÜNLÜ SONBAHAR ETKİSİ YARATTI’ Son zamanlarda yaşananların üzerinde hüzünlü bir sonbahar gibi etkisi yaptığını ifade eden İlter, çizdiği resimlerden birini şöyle anlattı: “Yıkılmış bir köyü çizmeye çalıştım. O köyü Laleş gibi göstermeye çalıştım. Kürt kadınının özgünlüğünün üzerine hüzünlü bir sonbahar gelmiş. Duruşu ile farklılığı ve elbiseleri ile idealize ettim. Kürt kadını her şeyi hak ediyor. Hem fedakâr, hem anne, hem de yaşamın tüm alanında öncülük ediyor.” ‘KENDİ KÖKÜMÜZ ÜZERİNDE YEŞERMEYE DEVAM EDELİM’ İnsanların köküne sahip çıkmasını gerektiğine vurgu yapan İlter, “İnsanlar kökünü asla kaybetmemeli. Kürtler, Kürt kültürünü ve yaşamını unutmamalıdır. Zaten kültürümüz çok zengindir, yönümüzü başka yerlere çevirmemize gerek yoktur. Kendi kökümüz üzerinde nasıl yeşerdikse kimsenin genetiğimizi değiştirmesine izin vermemeliyiz ve kendimiz o duruma getirip başka bir şey olmamalıyız. Kendi kökümüz üzerinde yeşermeye devam edelim” diye konuştu.