Adıyaman'ın 'Gavur' mahallesi yok edildi 2017-01-06 09:03:27 ADIYAMAN - Adıyaman'ın "Gavur" mahallesindeki anılarını yazan Feride Bektaş, Kıbrıs savaşına kadar kardeşçe mahallede yaşayan etnik ve inanç mozaiğinin bir bir yok olduğunu anlattı. Adıyaman’da Süryani, Ermeni, Kürt, Türk, Müslüman, Hıristiyan, Sünni ve Alevi gibi etnik ve inanç farklılıklarının bir arada yaşadığı Mara Mahallesi’ni (Gavur Mahallesi) kaleme alan emekli hemşire Feride Bektaş, 1974 Kıbrıs çıkarmasında tedirgin olan Hıristiyan komşularının mahalleyi terk etmeleri ile birlikte mahallenin dokusunun değişmeye başladığını, "Gâvur Mahallesi Adıyaman" adlı kitabında anlatıyor. Kitaba "Gâvur Mahallesi" ismini vermeden önce Hıristiyan komşuları kırılmasın, incinmesin diye Adıyaman Metropolitliği’ne resmi müracaatta bulunan yazar Bektaş’ın, aynı zamanda "Bekleyiş" adlı şiir, çocuklar için yazdığı "Kod Adı Efsun" ve 12 Eylül Askeri darbe döneminde Adıyaman’da hemşire iken yaşanan işkence ve kötü muameleyi konu alan "Geçmiş Olsun Bir Hemşirenin Anıları" adlı kitapları bulunuyor. FARKLILIKLARIN KARDEŞÇE YAŞADIĞI MAHALLE 1 çocuk annesi 57 yaşındaki Feride Bektaş, Adıyaman’da Gavur Mahallesi denildi mi 7’sinden 70’ine herkesin mahalleyi tanıdığına dikkat çekerek, “Mara mahallesi denildi mi kimse tanımaz. Ancak Gavur Mahallesi denildi mi herkes bilir. Niçin Gâvur Mahallesi denilmiş konusunda şunları söyleye biliriz: Kozmopolit bir yapıya sahip bir mahalle olarak temelinde Süryanilerin, Ermenilerin Nasranîlerin yoğunlukta yaşadığı bir mahalledir. Genelde Hıristiyan vatandaşlar mahallede kilisenin çevresinde yaşadıklarından kaynaklı yerel halk tarafından Gâvur Mahallesi olarak anılmaya başlanmıştır. Ama bu o kadar özümsenmiş ki Gâvur kelimesi kötü anlamda kullanılmamaya başlanmamış. Çünkü mahalle kozmopolit bir yapıya sahipti. Tercihleri farklı olsa da aynı mahallede yaşamı paylaştıklarından kaynaklı yaşayış tarzları, ihtiyaçları, değer yargıları konusunda bir birlerine karşı kardeşçe saygı çerçevesinde iyi anlaşıyorlardı” dedi. İNANÇLAR BİRLİĞİ Süryanilerin Ermeniler ile kız alıp vermediğini kitabına alan Bektaş, birbirlerine aşık Süryani Hatun ile Ermeni Mağtumo'nun kavuşmasına mahalleli Alevi ve Suni büyüklerinin Hiristiyan Paskalya Bayramı kutlamalarında aracılık ettiğini yazmış. Bektaş, Gavur Mahallesi’ni kaleme almasının nedenini şöyle açıklıyor: “Bu kitabı yazdığım dönemlerde annemin Alzheimer hastalığı ağırlaşmamıştı. Hastalığın başlangıcıydı. Annem sürekli geçmişi anlatıyordu. Bunun yanında ben her annemin yanına gidip geldiğimde mahalledeki o eski yıkık dökük evler, terk edilmiş virane evler sanki benimle konuşuyorlardı. Öyle bir duygu hissediyordum. Burada bir yığın yaşanmışlıklar var. Annemin anlatımları temelinde bunları roman tadında kaleme almak istedim.” Annesinin 1973 ile 74’lere kadar hatırladığını, yaptığı araştırma sonucun da annesinin anlatımları ile eski Hıristiyan ve Müslüman komşularının anlattıklarının örtüştüğünü söyleyen Bektaş, yazdıklarının yaşanmışlıklar olduğunu ifade etti. CENAZE DE DÜĞÜN DE BİR Ailesinin de aşkına kavuşmasında aracılık ettiği Hatun'un yanında terzi çıraklığı yaptığını söyleyen Bektaş, "Sünni olduğumuz için beni okutmak istemiyorlardı. Ustam Hatun aileme sürekli telkinlerde bulunuyordu. Müslümanların kızlarını okutmamasına anlam veremiyordu. Ancak onunda zorlaması ile okula döndüm ve hemşire oldum" diye konuştu. Gâvur Mahallesi’nde yaşayan etnik ve inanç farklılıkları arasında güzel ve güçlü ilişkilerin olduğunu belirten Bektaş, kendi mahallesi dışındaki insanların Hıristiyan yurttaşlara kötü davranıldığını kaydetti. Gâvur Mahallesi’nde 1974 yılının öncesi ve sonrasındaki değişime dikkat çeken Bektaş, “Diyelim ki onlarda bir cenaze var, o cenaze mezarlığa gidene kadar konvoya bütün Müslüman komşularda katılır, mezarlığa giderdi. Mezarlık dönüşünde evlerine taziyeye gidilirdi. Onlarda bizim taziye ve düğünlerimizde bulunurdu. Birbirlerine gidip gelen, İç içe paylaşımcı bir toplum olarak yaşıyorduk" dedi. KIBRIS'LA HER ŞEY DEĞİŞTİ Kıbrıs olaylarına kadar her şey güzel olduğunu sonrasında her şeyin değiştiğini sözlerine ekleyen Bektaş, "Özellikle sinemalarda film öncesi Kıbrıs’ta yaşanan olayları kısa bir şekilde gösterirlerdi. Film çıkışında bazıları doğru kiliseyi taşlamaya başlardı. Arabalarının tekerlerini patlatırlardı. Çocuklarını döverlerdi. Çoğu baktılar yaşanılacak gibi değil, gecenin yarısında komşulara haber etmeden taşındılar. Kimisi başka şehirlere, kimisi de yurt dışına göçtü. Giderken nereye gittiklerini söylemediler. Böyle vahim olaylar yaşandı. Mahalledeki o kozmopolit yapı, renk cümbüşü, o mozaik kayboldu. O dayanışma, o değerler bitti. Şu anda mahallede sadece kilise var. Biz 4 kuşak o mahallede olduğumuz halde mahallede eskilerden birkaç evin dışında kimse kalmadı. Çevre köylerden mahallelerden gelenler ile mahallenin dokusu tamamen değişti. O eski güzelliği ve özelliği kalmadı” dedi. Hacı Yusuf Topaloğlu - dihaber