DİYARBAKIR - Açığa alınan öğretmen Nazlı Çiçek ile Sur’dan göç etmek zorunda kalan heykeltıraş Erdal Tüt, sanatın ortak dilinde bir araya gelerek, insanları kendilerini keşfedeceği, üretime dahil olacağı, özgür ve alternatif çalışma alanı olan Atölye Peykel’de buluştu. Burası aynı zamanda açığa alınan öğretmenlerin deşarj alanı da oldu.
Diyarbakır’ın Ofis semtinde 80 metrekarelik eski bir depoyu Atölye Peykel adında heykel atölyesine çeviren heykeltıraş Erdal Tüt ile KHK’lar ile açığa alınan öğretmen Nazlı Çiçek burayı üretim merkezine çevirerek hem kişisel çalışmalarını yürütüyor hem de ilgililere öğrenmeleri için fırsat sunuyor. Bin bir zorluk ve emekle yaptıkları atölye, renkli duvarları, kartondan kapısı ve el emeği ürünler ile dikkat çekiyor. Kolektif bir çalışmanın yürütüldüğü atölyede 6 ila 7 kişi aktif olarak üretimde bulunuyor. Taş, kil, metal, doğal ağaç ve ahşap malzemelerin kullanıldığı atölyede biblo, yüz maskları, abajur, tablo gibi ürünler üretiliyor. Atölyenin bir diğer özelliği ise tüketim çılgınlığına karşı geri dönüşüm ve atık malzamelerinin kullanılması. Bu kapsamda kullanılmış gazeteler, tahta paletler, marangozların ahşap atıkları ile terzilerden arta kalan kumaşlar atölyede üretim malzemesi olarak değerlendiriliyor.
Üretim merkezi olan atölye aynı zamanda heykel sanatına ilgisi olanların heykel yapımını öğrendiği, açığa alınan öğretmenlerin üretime dahil edilip alternatif bir çalışma alanı oluşturduğu ve tüketime karşı üretimi ve kolektif çalışmayı sağladığı bir alan olması nedeniyle yoğun ilgi görüyor.
KÜRDİSTAN GÜNEŞİ: BİRLİĞİN SİMGESİ
Daha önce Sur’daki evinin teras katında atölyesi bulunan heykeltıraş Erdal Tüt, sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar nedeniyle buradan çıkarak, çalışmalarına bir süre ara vermek zorunda kalmış. Tüt, 6 yıl kadar Sur’da bulunan kişisel atölyesinde sanatını icra ettiği sürede gönüllü olarak birçok çalışmada aktif yer aldığını bu çalışmalar kapsamında risk altında bulunan çocuklarla ilgili çalışmalar ve sosyal hizmetlerde heykel ve sanat atölye çalışmalarında yer aldığını belirtti. Tüt, Atölye Peykel’in hem sanatını icra ettiği ve öğrenmek isteyen insanlar için bir eğitim alanı olduğunu hem de açığa alınan öğretmenlerin deşarj olduğu alternatif bir atölye olduğunu dile getirdi. Yaptığı işin aslında bir dil olduğunu belirterek içinden geçen duyguyu çalışmalarına yansıttığını ifade eden Tüt, bu temelde özellikle Sur’da sokağa çıkma yasaklarının ve çatışmaların yaşandığı süreçte yaşadıkları ve hissettiklerini yansıttığı çalışması olan “Kürdistan Güneşi” simgeli eserini o süreçte yaptığını söyledi. Birliği temsil eden eserin yapımında Diyarbakır’a özgü bazalt taşı ile Doğu Kürdistan’dan getirilen ışığı geçirme özelliği olan Oniks taşı kullanılmış.
Yaşananlardan etkilendiğini belirten Tüt, “Tahir Elçi’nin katledildiği Dört Ayaklı Minare ile ilgili bir projem var. Duygu olarak etkilendim ve bu projeler oluştu. Duyguları yansıtmada herkesin bir dili var. Benim de bu, yani heykel” diye ekledi.
AÇIĞA ALINAN ÖĞRETMENLERE ALTERNATİF
Nazlı Çiçek ise KHK’lar ile hukuksuz biçimde açığa alınan binlerce öğretmenden sadece biri. Açığa alınma sürecinde Atölye Peykel’i açtıklarını belirten Çiçek, bu süreçte hem öğrenmeye hem de üretmeye çalıştığını söyledi. Çiçek, “Bu süreçte atölye bana çok iyi geldi. Hem öğreniyorum hem üretiyorum. Burada insanlar kendini tanıyor. Keşfediyor. Çünkü sanat yeterince hayatımızda yer almıyor. Yoğunlaşıyorum ve enerjimin bir şeye dönüşmüş olduğunu görmek beni mutlu ediyor. İnsanlar buraya gelip atölyeyi kafeye çevirmemizi istiyorlar. Buna tepki gösteriyoruz. Çünkü burası bir üretim merkezi. Yaşadığımız süreçler doğalında çalışmalarımıza yansıyor. Kafamızdakiler yaptığımız formun içine yansımış” diye anlattı.
Çiçek, son olarak açığa alındığı sürede alternatif yarattıklarını ve daha özgür bir çalışma ortamının olması nedeniyle daha mutlu ve üretken olduğunu vurguladı.
Diren Yurtsever - dihaber