'ODTÜ Tarih Direniyor' raflarda

İSTANBUL - ODTÜ'nün akademik-bilimsel gelişiminin yanı sıra kültürel tarihini de ele alan "ODTÜ Tarih Direniyor" kitabı raflardaki yerini aldı. Kitabın ODTÜ tarihini başından beri ele alıp anlatması bakımından bir ilk olduğuna dikkat çeken yazar Yalçın Bürkev, "ODTÜ kadar uzun vadeli muhalifliğini sürdürebilen bir başka kurum yok" dedi.

Ortadoğu Teknik Üniverisite'nin (ODTÜ) akademik-bilimsel gelişiminin yanı sıra kültürel tarihini de ele alan "ODTÜ Tarih Direniyor" kitabı raflardaki yerini aldı. 1956'daki kuruluştan bugünlere kadar uzanan, olayların birinci derece aktörlerinden yaklaşık 100 ODTÜ'lü akademisyen, çalışan ve ağırlıkla öğrencilerin anı ve değerlendirmelerinin kurgulanmasıyla oluşan bir sözlü tarih çalışması niteliğindeki kitap, 1975 ve 1980 yılları arasında ODTÜ İşletmecilik bölümünde okuyan yazar Yalçın Bürkev tarafından kaleme alındı.

Kitabın ODTÜ tarihini başından beri ele alıp anlatması bakımından bir ilk olduğuna değinen Bürkev, "Bugüne kadar ODTÜ ile ilgili herkes kendi dönemini yansıtmış ama bu kitap bütüncül bir yaklaşım ile yazıldı" dedi. Kitabın sadece politik değil kültürel ve akedemik bir bütünlük içinde ve kolektif hazırlandığını dile getiren Bürkev, "Kitap için yaklaşık 100 insanla konuşuldu. Bunların 20-25 kadarı akademisyen ve bunların içinde eski rektörler, yöneticiler de var. Bunların dışında kalanlar büyük ölçüde öğrenciler ve birkaç da çalışan "dedi. Bunların kendi yaşadıkları dönemleri anlattıklarını ifade eden Bürkev, bu dönemlerin bütün yanları ile bir bütün halde alındığını aktardı.

'BÜTÜN İKTİDARLARIN HEDEFİ OLDU'

ODTÜ'de eskiden beri bir direniş ve muhalif geleneğin devam ettirildiğini aktaran Bürkev, muhalefetin büyük ölçüde öğrenciler üzerinden örgütlendiğini, ancak akademinin de bu konudaki rolünün küçümsenmemesi gerektiğini söyledi. Bürkev,"Eğer bir kurum 1956'dan bu yana kesintisiz muhalifse, üzerine dönüp düşünmek lazım. Nedir bu, niye böyle oldu? Demek lazım. ODTÜ kadar uzun vadeli muhalifliğini sürdürebilen bir başka kurum yok" dedi. Tarihten bu yana bütün baskıcı iktidarların ODTÜ'yü hedef aldığını aktaran Bürkev, "Her baskıcı dönem bir şey koparmış olsa da ODTÜ ayakta kalmayı başarmıştır. Buna karşın, örneğin Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO) büyük ölçüde ODTÜ kökenli bir örgüttür. Niye THKO bir ODTÜ örgütüdür bunu sormak lazım. 68'in en derin yaşandığı üniversite olmasından, kampus faktörüne dek ODTÜ'ye özgü birçok olgu bunda rol oynamıştır" dedi.

'KÜRT MESELESİNİN TARTIŞILDIĞI YERDİ'

ODTÜ'de öğrencilerin örgütlenme oranının çok yüksek olduğunu anlatan Bürkev, dinamik süreçlerin işlediği, özellikle kampus ve büyük yurtları barındıran üniversitelerde fikirlerin yayılmasının çok hızlı gerçekleştiğine dikkat çekti."1968'in en ileri görüntüleri ODTÜ'de ortaya çıktı. Yine 70'li yıllarda Devrimci Yol Türkiye ve ODTÜ'de çok etkiliydi. Öğrenci Temsilciler Konseyi (ÖTK) tüm bu sürecin sonucu olarak ortaya çıktı. 1970'li yıllarda gerçekleşen ve aylarca süren boykotlara topyekün katılım olurken, akademisyenlerin gözetmen olduğu ÖTK seçimlerine yüzde 80'lerin üzerinde katılım olurdu. Hiçbir sağ grup ODTÜ'de kalıcı olamadı, yer tutamadı" diyen Bürkev, 1970'li yıllarda solla ilgili bütün temel konular, faşizm, emperyalizm, Kürt meselesi gibi başlıkların ülkede öncelikle ODTÜ'deki büyük amfilerde tartışıldığını sözlerine ekledi.

ODTÜ VE 12 EYLÜL

12 Eylül den sonra ODTÜ'de ciddi bir yeraltı örgütlenmesi başladığını belirten Bürkev, ODTÜ'de bu dönemde bile muhalefetin bitmediğinin altını çizen Bürkev, "İlk 3-4 sene yurtlar kendi içlerinde önemli bir ilişki sağlıyordu. İnsanlar fazla ses çıkaramıyor gibi gözükseler de yurtlarda içten içe bir mayalanma söz konusuydu. Türkiye'nin yüzde 92 evet dediği 12 Eylül Anayasasına ODTÜ'de yüzde 70 dolayında bir 'hayır' oyu çıkmıştı" sözleriyle dile getirdi. Bürkev, ayrıca Türkiye'deki ilk kadın örgütlenmeleri, bekaret kontrolüne tepki, LGBTİ çalışmalarının da 90'lı yıllarda ODTÜ'de kendine yer bulabildiğini belirtti.

'DİRENİŞTEN BAŞKA YOL YOKTUR'

2000'li yıllarda öğrenci hareketlerinde genel bir düşüş olduğunu, 2010'lu yıllarda ise yeni bir mayalanma döneminin yaşandığını aktaran Bürkev, ODTÜ'de Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükümetine yönelik ciddi protestoların ve 12 Eylül sonrasında ilk kez herkesin katıldığı bir boykot yaşandığını hatırlattı. " Öğrenci hareketi açısından AKP hükümetine karşı en kitlesel protestolar ODTÜ'de ortaya çıktı. Bu da Gezi sürecinin sinyalleri olarak değerlendirilebilir" diyen Bürkev, ODTÜ'nün maruz kaldığı baskılara ilişkin ise "Her üniversite gibi ODTÜ de saldırılara maruz kalıyor. Bu saldırılara karşı direnişten başka yol yoktur. Direniş şekli de ODTÜ'lülerin yaratıcılığına kalmıştır. Üniversiteler gelenekleriyle var olurlar. ODTÜ altı aylık, dokuz aylık boykot süreçlerinde de kapatılma tehlikesi geçirdi ve bunların hepsinden de çıkabildi.

Bürkev son olarak, ODTÜ'de de akademisyenlik yapan Tosun Terzioğlu'nun "Üniversiteler baskılarla karşılaşırlar ama geleneği olan üniversiteler bir şekilde ayakta kalmayı başarırlar" sözleri ile konuşmasına son verdi.