'Ateş'le yıkanıp kar'a gömülmek isteyen' şair: Mueyed Teyib

HABER MERKEZİ - Modern Kürt şiirinin önemli temsilcilerinden biri olan şair Mueyed Teyib'in "Kar ve Ateş" şiir seçkisi, Kürt yazar ve akademisyen Selim Temo'nun Türkçe çevirisiyle şiir severlerle buluştu. Teyib'in şiir seçkisinde; dili, teması, metafor ve imgleriyle şiirin kendine özgü bir sihrinin yanı sıra direnen bir halkın hayal, rüya, acı ve umutlarını kendine yük edinen şiirler yer alıyor.

Güney çağdaş Kürt şiirinin önemli isimlerinden olan ve Kürtçe'nin Kurmanci lehçesinin Behdini ağzını kendi şiir mecrasıyla etkili bir edebi dil haline getiren şair Mueyed Teyib'in "Kar ve Ateş" şiir seçkisi, Kürt yazar ve akademisyen Selim Temo'nun Türkçe çevirisi ve Kürt şair Kawa Nemir editörlüğünde Lis Yayınevleri'nden şiir severlerle buluştu. Daha önce 2014 yılında yine Temo tarafından Arap alfabesinden Latin alfabesine transkripsiyonu "Ne ba min siwar dike, Ne ax min peya dike" (Ne rüzgar taşır beni, Ne toprak alır) ismi ile Avesta Yayınları'ndan çıkan şiir seçkisi, 46 şiir ve 3 bölümden oluşuyor. Toplumsal-gerçekçi bir şiir anlayışıyla Mueyed Teyib; sözcük, dil, biçem ve imge anlayışıyla yasaklanmış bir dilin ve ezilmişliğe baş kaldırmış bir halkın, tüm değerlerini kendine yük edinen değerler dizgesinden hareket ediyor.

Şair, Kar ve Ateş'te adeta "mahzun bir vakanüvis" gibi şiirlerine Enfal'in, 1991 trajedisinin, birakujinin (kardeş kavgası) tanıklığını yükleyip ve Güney realitesi ile şiirini örmüş. Şiirin tüm evrensel tabiatı ile insanı, güç yaşamı, yoksulların dünyasını, sürgünlüğü, zindan acılarını yaşayan insanın duygularını özgürlüğün en yalın özlemi, şiirin somut güzelliği ve lirizmiyle yansıtmakta ve toplumsal-gerçekçi şiirin gereği olarak haksızlık, adaletsizlik ve emperyalizme karşı isyanı devrim diyalektiğiyle yerel bir dil ve anlatımla şiirin ana muhtevasına yerleştirmekte.

Türkçe'ye çevrilen "Kar ve Ateş" kitabı ve şiir serüvenine dair söyleştiğimiz Teyib, şiirin kendisi için şairin deruni bir tahayyülü, vaziyeti olduğunu ve kendisini acıtan her ne ise, onu şiirle dışa vurduğunu söyledi.

'BİR YURDUN ACILARININ BENİM ACIM OLMASI EN DOĞAL ŞEY'

1957'de Federe Kürdistan Blgesi'nin Duhok şehrinde doğan Teyib, ortaöğrenimini Duhok'ta tamamladıktan sonra, 1978'de Bağdat Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne kaydını yaptırıp, burada Kürt Radyosu ve Hawkarî (İş birliği) dergisinde çalışmaya başlar. Üniversite birinci sınıfında iken şiirleri rejim tarafından yasaklanır. Bu yasağa karşın şiirleri halk arasında kulaktan kulağa yayılmaya başlayan, ezberlenip bestelenen Teyib, "Evde 7 erkek kardeştik, en küçükleri bendim. 1961 Devrimi başladığında, babam ve 2 ağabeyim tutuklanıp yıllarca zindanda kaldı. Bir ağabeyim de Peşmerge oldu. O vakitler daha küçücük, 6'sında bir çocuktum. İnsan böyle bir evde doğup büyüse, eğitilse en doğal şey odur ki, Kürdistan'ın acı ve hüznü, benim acı ve hüznüm olması ve bunun şiirime renk vermesi. Gençtim, Baas rejiminin baskıları sonucu üniversiteyi bırakıp (1982), 2 ağabeyimle devrim saflarına katıldım. İşte, belki Kürdistan'ın acı ve hüznü, sadece yurdumun ve halkımın acısı değilmiş, belki benim de şahsi bir hüznümmüş" dedi.

'ŞİİR, ACITAN HER ŞEYİN DIŞA VURUMUDUR'

Şiirin bir hak arayışı olduğunu düşünen Teyib, tüm halkların sesi, hayali, acısı, umudu olabilmesi için şairlerin yolunu gözlemlediğini ve şairin de daima halkının bir neferi olması gerektiği kanaatinde. Teyib, şiirlerinde toplumsal-gerçekçi mesajları estetizmin süzgecinden geçirerek, siyasi-politik tercihlerini estetik endişenin önüne koymayıp, "Şiir benim için, şairin deruni tahayyül ve vaziyetidir. Beni acıtan her ne ise, onun bendeki dışa vurumu şiirle olur. Fakat daima şiirin estetizminden haberdarım, halkımın davasına bağlı biriyim ama hiçbir zaman şiirimi propaganda malzemesi yapıp, sloganlaştırmadım. Çünkü işret ve slogan şiirin sanatsal yönünü öldürür" diyor.

Kar ve Ateş'te stran, destan gibi birçok folklorik ürünlere rastlanan ama şiirin ana muhtevası olmayan, Teyib'in şiirinde, göze en çok çarpan "ateş" ve "kar" metaforudur:

Hayır efendim
Gülmeyin!
Yurdum kardır benim
Karın is olduğu nerde görülmüş?

Hayır efendim
Gülmeyin!
Yurdum ırmak değil benim
Denizin ortasında kaybolan
Yurdum bahar değil benim
Yaz gelecek ve solacak
Hayır, yurdum dağdır benim ve
Dağ kımıldamaz yerinden
Karımız da
Yağdı hep
Hep
Yağacak!


Yurdunun niçin "kar" olduğunu ve niçin şairin Ateş'le yıkanıp kara gömülmek istediğini, sorduğumuz Teyib şöyle diyor: "Benim için kar tahir ve güzel olandır, ama aynı zamanda soğuktur da. Karı seviyorum, ama karın güzelliğine varabilmem için, bir ateşte olmam gerekir. Kar, Kürdistan'dır. Özgür, muzafer ve onurlu yaşayabilmem için, kaderimiz devrim yapmaktan geçer. İşte devrim de o ateştir."

Rêdûr Dîjle - dihaber