Bu kitap bitlerin cirit attığı hücrede doğdu

DİYARBAKIR - Şam’da 2 metrekarelik hücrede ağır işkencelere maruz kaldığı sırada anılarını fırsat bulunca yazmaya karar veren Fırat Can, yaşanmış gerçek olayları Türkiye’ye teslim edildikten sonra “Mavi Ülke”de bir araya getirdi.

Suriye rejiminin karanlık hücrelerinde işkence altındayken kendine verdiği sözü Türkiye’ye teslim edildikten sonra yerine getiren Antalya L Tipi Cezaevi’ndeki Fırat Can, yaşanmışlıklarını “Mavi Ülke” adlı kitabında kaleme aldı. 1 Temmuz 1982’de Batman’ın Sason ilçesine bağlı Aydınlık (Şêxika) köyünde dünyaya gelen Fırat Can, ilk ve ortaokulu köyde okudu. 80’li yıllardan sonra başlayan gelişmelerden sonra daha fazla köyde kalamayarak bir nevi iç göç yaşayan Can ve ailesi, Batman merkeze taşınırken, liseyi burada okumaya başladı. 90’lı yıllardaki devlet baskısı nedeniyle liseyi bırakmak zorunda kalan Can, İstanbul’a yerleşti.

ŞAM’DA 3 AY AĞIR İŞKENCELERE MARUZ KALDI

Göç öncesi arttıkça artan baskıları henüz anlamlandıramayan Can, bir gün okulda defterinin bir köşesine yazmış olduğu “Çawa tû herî, min li vir bihêlî” isimli Kürtçe şarkıyı gören Türkçe öğretmeni, “Sen Osmanlı çift tokadını yemedin mi?” der demez Can’ı döver. Bunu hayatının bir dönüm noktası olarak gören Can, göçle birlikte gittikleri İstanbul’da Kürt halkının yaşadıkları konusunda kendisini bilinçlendirir. Gençlik çalışmalarındayken birçok defa gözaltına alınıp bırakılan Can, yine ağabeyi ve babasıyla birlikte JİTEM tarafından ölümle tehdit edilir. Baskıların artmasından sonra genç yaşlarda PKK’ye katılan Can, 2 yıl Mahmur’da İngilizce öğretmenliği yaptı. 2011 yılının Nisan ayında Kobanê’den Qamışlo’ya geçerken yolda Suriye rejimi tarafından alıkonulan Can, 3 ay boyunca Şam’da iki metrekarelik bir hücrede ağır işkencelere maruz kaldı.

‘GÜNDE BİR ÖĞÜN BULGURA ÜÇ ÖĞÜN İŞKENCE EŞLİK EDİYORDU’

Can, Türkiye ve Suriye arasında imzalanan anti-Kürt ittifakı olarak bilinen Adana protokolü gereğince Türkiye’ye teslim edildi. Sincan 2 Nolu F Tipi Cezaevi’nde bir süre kalan Can, ardından ise Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi. Can, Şam’da karanlık bir hücrede gözaltındayken yaşadıklarını yazdığı mektupta şöyle anlattı: “Kobanê’den Qamışlo’ya geçerken Suriye Rejimi tarafından alındım. Yaklaşık 3 ay boyunca hatırladıkça bile yüreğimi acıtan işkencelere maruz kaldım. Daracık bir hücrede tutuluyordum. Günde bir öğün bulgur yemeğine 3 öğün işkence eşlik ediyordu. Falaka, elektrik, sigara söndürme, soğukta bekletme en fazla uygulanan işkencelerdendi. Bir ara hafızamı kaybeder gibi oldum. Arkadaşlara ulaşma düşüncesi beni hep diri tuttu. Ferhat Tunç’un şarkılarını söyleyerek kendime moral veriyordum. O bundan habersiz olsa bile şarkıları daracık bir hücreyi aydınlatıyor, direnç veriyordu.”

‘HİÇ ZAMAN KAYBETMEDEN MAVİ ÜLKE’Yİ YAZMAYA BAŞLADIM’

Şam’da işkence altındayken “Mavi Ülke” tam bu sırada içine doğar Can’ın. Ölüme en yakın olduğu anlarda “Neden yazmıyorum” diye kendine kızan Can, belki de hayatında mektup bile yazmazken kitap yazmaya karar verdi. Bu kararlaşmayı ise şu sözlerle anlatıyor: “Mavi Ülke’yi yazma fikri Şam’da parmağımı bile göremediğim kadar karanlık olan, bitlerin cirit attığı iki metrelik hücremde oluştu. ‘Bir fırsat bulsam, bir fırsat bulsam mutlaka yazacağım’ diye söz verdim. 3 ayın sonunda beni Adana protokolü gereği Türkiye’ye teslim ettiler. Zaten bu anlaşmanın son teslimatı ben oldum. Hiç zaman kaybetmeden Mavi Ülke’yi yazmaya başladım. Karalamasını bir ayda tamamladım. Bazen günde 12-14 saat yazdığım oluyordu. Her yazdığımı genç arkadaşların yorumuna tabi tutuyordum.”

‘ÖLÜM ÇUKURUNDAN ÇIKTIĞIMDA YAZACAĞIMA SÖZ VERMİŞTİM’

Yazarken bütün duyguları iç içe yaşadığını da belirten Can, “Yazarken bir arkadaş ‘Heval Fırat ağlıyorsun’ diye beni uyardı. Yazdığım kağıt gözyaşlarımla ıslanmıştı. Kitaptaki duygu yoğunluğu daima çok güçlüydü. Hiçbir kaygı taşımadan en objektif haliyle yazmaya çalıştım. Şam’daki ölüm çukurundan sağ çıktığım takdirde yazacağıma söz vermiştim. Mavi Ülke verdiğim sözün pratik ifadesi olmakla beraber yeni sözlerin anlam kazanması oldu” diye ekledi.

HEM AKICI HEM İLGİ ÇEKİCİ

J&J yayınlarından basılan Mavi Ülke 2015 yılında çıktı. Anı-roman biçiminde yazılan kitabın önsözünü ise Özkan Kart yazdı. Kart, kitabın ön sözünde şu ifadelere yer verdi: “Sade, yalın ve akıcı anlatımıyla roman damağınızda hoş bir tat bırakıyor. Bir solukta okunan ve okunabilen kitaplardan; çünkü hem akıcı hem de ilgi çekici. Kitabın dilindeki sadeliğin nedeninin anlattığı olayların sahiciliğinden ve o anların duyumsanarak yazılmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Elbette yaşananı ilgi uyandıran bir kurgunun içinde sunmak dil ustalığı gerektirir. Fırat Can romanında bu ustalıktan ilk romanı olmasına rağmen fazlasıyla sunmuştur.”

İKİNCİ KİTAP ‘UMUDA ÜLKE’

Mavi Ülke Fırat Can’ın ilk romanı. Can, PKK içerisinde 2000’li süreçlerdeki yaşanmış gerçek hikayelerden oluşturduğu romanını Şahan, Asmin, Jindar, Neval, Bermal, Sidar karakterleri üzerinde 437 sayfalık kitabında canlandırdı. Can, şimdilerde ise ikinci kitabı olan “Umuda Ülke”yi bitirdi. Basım aşamasında olan kitapta yine yaşanmış hikayelere yer verildi.

Meltem Oktay – dihaber