Buralardan şizofren eden bir savaş geçti!

URFA - Urfa'da mülteci yaşamı süren ve "Tanrı bizi güzel şeyler yaratmamız için güzel yarattı biz ise kan bulaştırdık etrafa. Savaşı yaşayan insanlar olarak hepimiz şizofreniz" diyen Suriyeli heykeltraş Akram Saffan, "acılarının abidesi" heykel ve portreler yapıyor.

"Onların gözleri kapalı, çünkü gözlerimiz kapalı hayal ederiz. Ben de, savaş biter ülkeme dönerim diye gözlerim kapalı, çamurdan insanlar yaptım ve bekledim" diyerek ülkesi Suriye'deki savaşa işaret eden heykeltraş Akram Saffan, Urfa'da en büyük özlemi olan ülkesi ve ailesine uzak olmanın verdiği hüznü ağaç ve toprağa şekil vererek gideriyor.

Sanata olan ilgisinin ailesinden geldiğini ifade eden Saffan, şair, yazar ve hat sanatı ile ilgilenen bir ailenin bireyi olduğunu, söyleyecek sözü olan herkesin sanatın bir dalından tuttuğunu, o dal ve dalın getireceklerine olan inanç ile hayata karşı durduğunu söyledi. 50 yıllık ömrünün 40 yılını sanatla geçiren Saffan, ülkesindeki savaştan önce yaşadığı Deyr El Zor'da kurduğu sanat atölyesinde "İnsanın ruhunu doyuruyor" dediği eserlerini yaparak yaşamını sürdürmüş.

'BURALARDAN SAVAŞ GEÇTİ...'

Heykeltraş ve aynı zamanda ressam olan Saffan, kendini şu sözlerle ifade etti: "Geçmişte çeşitli işlerle uğraştım, ancak ruhumda taş yontma var. Taşa, toprağa, çamura, ağaca şekil veriyorum. Savaştan önce bir atölyem vardı. Bahçeli, büyük bir atölye idi. 200'den fazla eserim vardı. Hepsi savaş alanında kaldı. 300 metrelik bir heykelim vardı. O da yıkıldı. 10'a yakın bireysel sergim oldu. Sanat herkesin yapabileceği bir iş değil. Ruh ile olmalı, ruhun dışa aktarımıdır sanat. İştar adında bir projeye hazırlanıyordum. İştar benim ruhumdu, aşkımdı, onu tamamlayamadım, çünkü buralardan savaş geçti. Sabahları annemle kahve içer, sonra çalışmalarıma başlardım. En güzel yıllarımı ülkemde yaşadım. Maalesef şimdi yıllarımı mülteci olarak yaşıyorum."

'BANA KÂFİR DİYORLARDI'

Ailesinin 3 çocuğu ile Şam'a geçtiğini ve ayrı olduklarını söyleyen Saffan, "Savaş başladıktan sonra ailemle dağıldık, ayrı kaldık. Onlar başka kentte kaldılar. 4 yıl kaldıktan sonra Deyr Zor'a geri döndüm. Daha sonra Rakka'ya gitmek zorunda kaldım. Ülkem tehdit altındaydı. Aylarca açlık, susuzluk, zorluklarla yaşadım. Günlerim acı içinde geçiyordu. Daha sonra oradan ilk fırsatta kaçtım. Heykel yaptığım için bana kâfir diyorlardı" dedi. Eserlerinin yıkılmak istendiğini, bu tehdite karşı kendi canı pahasına da olsa bin bir emekle yaptığı eserleri toprağa gömüp gizlemeye ve korumaya çalıştığını söyleyen Saffan, yaptığı heykellerin saklandığı yerden çıkarılıp kırıldığını ifade etti. Yaşadığı onca olumsuzluktan sonra Türkiye'ye geldiğini anlatan Saffan, "4 yıldır ailemi çocuklarımı göremiyorum. Yalın ayak kaçtım Rakka'dan. Yaralıydım. Sınırı geçebilmek için 4 gün yürüdüm. Aç susuz, acı içindeydim. Antakya'ya geldim. Oradan da Urfa'ya. 2 yıldır Türkiye'deyim" diye zor günlerini anlattı.

SAVAŞ, HÜZÜN, GÖÇ...

Eserlerindeki gözleri bağlı, hüzünlü suretlere dair konuşan Saffan, nedenini şöyle açıkladı: "Yaşadıklarım kâbusum oldu. Bazen kâbuslarımı da sanat eseri yaptım. Onların yaşananların bir gerçekliği olarak bir kenarda durmasını istedim. Acılarımın abidesi olsunlar istedim. Aslında bu tüm insanlığın gerçeğiydi. Ben iyi şeyler üzerine ya da keyif üzerine bir proje yapamam. Keyifle gezemem. Heykellerimde, portrelerimde 'neden hep hüzün var?' diye soruyorsunuz ya, benim hayatım savaş, hüzün, göç..."

'HEPİMİZ ŞİZOFRENİZ'

İnsanoğlunun güzellikler için yaratıldığını ancak insanın tüm gücüyle etrafı kana buladığını belirten Saffan, "Önemli olan içinizdekini hangi yolla dışa aktardığınız. İşte böyle oluşur sanat. Belki bir şiir, belki bir resimdir. Bende heykel ve resim yaptım. Eserlerimde ruhumu görmeniz mümkün. Aynı zamanda hep hüzün var, çünkü yaşadığım topraklarda insanlığa dair bir şey kalmadı. Parçalanmış bir hayatın içindeyiz. Tanrı insan olarak yarattı bizi, güzellik verdi, doğaya güzellik verdi. Tanrı bizi güzel şeyler yaratmamız için güzel yarattı. Biz ise kan bulaştırdık etrafa. Malesef buralardan savaş geçti ve her şey yerle bir oldu. Savaşı yaşayan insanlar olarak hepimiz şizofreniz" dedi.

'KÂBUSLARDAN KURTULMAK İÇİN SANAT'

Urfa'da hayatta kalabilmek için bir apartmanın bodrum katında yaşadığını ve tekrar sanata döndüğünü anlatan Saffan, sanata devam etmek için ekonomik sorunlar yaşadığını ve eserlerini evinin mutfak bölümünde yaptığını söyledi. 300 ile bin lira arasında eserler yaptığını ve kazandığı parayı çocuklarına gönderdiğini belirten Saffan'ın eserlerini bazen yolda yürürken bir apartmanın duvarında bezen de oturduğunuz bir kafede görmek mümkün. Kâbuslarından kurtulmak için tekrar heykel yaptığını ve sanatçı olmak için yaratıldığına inandığını söyleyen Saffan, son isteğini şu sözlerle anlattı : "Ülkemdeki gibi sanatımı icra edebileceğim bir atölyem olmasını istiyorum."

Arjin Dilek Öncel - dihaber