‘Masa başı ittifak değil eylem birlikleri oluşturulmalı’ 2016-11-24 09:02:38 İSTANBUL - HTKP Genel Başkanı Erkan Baş, saltanat düzenine izin verilmemesi gerektiğini söyleyerek, “Masa başı ittifak değil eylem birlikleri oluşturulmalı” önerisinde bulundu. Tüm kesimleri HDP’ye dönük saldırılara karşı tutum almaya çağıran Baş, CHP’nin ise zorunlu bir karar verme sürecinde olduğunu söyledi. "Tek adam diktatörlüğüne geçit vermeyeceğiz" sloganıyla 14 Kasım'da yaptığı çağrı üzerine aralarında Halkların Demokratik Partisi (HDP), Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Birleşik Haziran Hareketi (BHH), DİSK, KESK, TMMOB, TTB, kadın LGBTİ, ekoloji ve Alevi örgütlerin de bulunduğu sendika ve siyasi partiler 20 Kasım'da Kartal Meydanı'nda "Teslim olmayacağız" mitinginde bir araya geldi. Halkların Türkiye Komünist Partisi (HTKP) Genel Başkanı Erkan Baş, kutuplaşan siyasal düzlemde böylesi bir mitingin yapılmış olmasının ne anlama geldiğini ve gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. ‘EGEMENLERİ RAHATSIZ EDEN BİR EYLEM’ "Egemenlerin ve onların hizmetkarlarını rahatsız eden bir eylem örgütlemiş olmak devrimcileri ancak mutlu eder” diyerek sözlerine başlayan Baş, miting öncesi ve sonrası saldırılara ilişkin “Demek ki doğru, devrimci bir eylem gerçekleştirmişiz ki saldırılar devam ediyor” sözleriyle yorumladı. Miting öncesi hükümete yakın basın yayın kurumlarının hedef haline getirilmesini, “Kriminalize ederek katılımı düşürmeyi ve etkisini kırmayı çabaladılar” diye açıklayan Baş’a göre, kararlı bir duruş sonunda eylem kitlesel, sorunsuz ve başarılı bir biçimde gerçekleşti. ‘CHP’NİN TAVRI TARİHE NOT OLARAK YAZILMALI’ Baş, mitingin en büyük başarılarından birinin politik açıdan iktidarın saldırısına uğrayan tüm ilerici güçlerin sistematik provokasyon girişimlerine rağmen aynı alanda yan yana gelmeyi başarmış olmasının olduğunu söyledi. Mitingin katılımcılar ve izleyenler açısından umut ve güç verdiğini söyleyen Baş, mitinge katılmayan CHP’nin tavrını ise şu sözlerle değerlendirdi: “CHP’nin tavrı ise emekçi halklarımız açısından bakarak söylersek, kesinlikle yanlıştır. Tabanındaki ilerici güçlerin, emekçilerin aksi yöndeki eğilimine rağmen onları doğrudan iktidarın örgütlediği Yenikapı mitingine götürmek için zorlayan CHP’nin bu sefer ise tabanda bizim mitingimize katılma doğrultusunda ortaya çıkan eğilimi ve iradeyi engellemeye dönük bir tutum alması tarihe not olarak yazılmalıdır.” ‘CHP ZORUNLU BİR KARAR VERME SÜRECİNDE’ CHP’nin zorunlu bir karar verme sürecinde olduğunu kaydeden Baş, bu kararların ise ya “AKP/Saray rejiminin muhalefet partisi konumunu kabul etmesi” ya da “tabanındaki emekçilerin özlemlerini ifade eden bir siyasal konum alması” şeklinde olduğunu söyledi. Baş, devamında “Açık söylemek gerekirse aynı anda hem Yenikapı mitingine hem Kartal mitingine gitmek şizofrenik bir durumdur. Merkezi düzeyde herhangi bir umudum olduğunu söyleyemeyeceğim ancak CHP’ye oy veren hatta CHP üyesi olan milyonlarca insanla aşağı yukarı aynı idealleri paylaştığımızı düşünüyorum, onlarla AKP/Saray iktidarına karşı mücadelemizi ortaklaştıracağımızdan da eminim. Daha önemlisi ise buna rağmen alanda bizimle birlikte çok sayıda CHP’linin olması mitingin önemli kazanımlarından birisidir” diye konuştu. ‘SALTANAT DÜZENİNE İZİN VERİLMEMELİ’ Baş, mitingde alandaki kitleye, “Erdoğan seni padişah yaptırmayacağız” diyerek seslenmesinin altını ise şu sözlerle dolduruyor: “Burada yol alındıkça da bunu yasal ve anayasal düzlemde formüle etmek ve kalıcılaştırmak arayışında olduklarını biliyoruz. Bize göre geçmişte başkanlık veya bugün yetkileri genişletilmiş partili cumhurbaşkanlığı vb. isimlerle anılan model, bunun için gerçekleştirilmek istenen Anayasa değişikliği… Dolayısıyla bizim açımızdan tüm eksiklerine rağmen Cumhuriyet, laiklik, demokrasi, bağımsızlık gibi sıralayabileceğimiz pek çok konu esas olarak AKP’nin karanlık yolculuğunu sorunsuz sürdürmek için önünde kaldırılması gereken engeller olarak gördüğü başlıklar. Tayyip Erdoğan ve çevresinin çeşitli isimlerle ifade ettikleri ‘Başkanlık’ tartışması esas olarak bir saltanat düzeni kurma arayışlarının, hilafet özlemlerinin ve diktatörlük heveslerinin bir ifadesidir.Bu nedenle önümüzdeki dönemin hepimiz açısından en önemli görevi bu çabanın boşa çıkarılmasıdır. Türkiye’de adı ne olursa olsun ve bedeli ne olursa olsun bir saltanat düzenine izin verilmemeli, emekçi halk iradesi saray iradesinin karşısına dikilmelidir.” ‘MHP SARAY’IN EN ÖNEMLİ KUVVETLERİNDEN BİRİSİ’ Başkanlık sisteminin gölgesinde yapılması planlanan yeni anayasada AK Parti ile anlaşan MHP’nin tavrını da yorumlayan Baş, MHP’nin tarihsel kimliğine uygun olarak tüm önemli kırılma noktalarında esas olarak AK Parti’ye destek olduğunu söyledi. Baş, bu görüşlerini ise şu sözlerle gerekçelendirdi: “MHP’nin AKP’ye destek olduğu anlara dikkatli baktığımız zaman, AKP’nin bir sıkışma içinde olduğu, karşı karşıya kaldığı sorunları kendi gücüyle aşamadığı noktada MHP’nin devreye girdiğini görüyoruz. MHP tüm tarihi boyunca istisnasız her siyasal konjonktürde bu ülkenin emekçi halklarının karşısında konumlanmış bir partidir ve yine aynı biçimde hareket etmektedir. MHP bugün itibariyle Saray merkezli ittifakın en önemli kuvvetlerinden birisi haline gelmiştir.” ‘ANAYASA TARTIŞMASININ ZEMİNİ YOK’ Türkiye’nin nasıl bir karanlığa sürüklendiğini gösteren önemli örneklerden birisinin milyonlarca insanın oyuyla seçilmiş vekillere, belediye başkanlarına karşı takınılan tutum olduğunu belirten Baş, HDP olmadan yapılması planlanan yeni anayasanın toplumun tümünü temsil edip etmeyeceği sorusuna ise şu cevabı verdi: “Bugünün Türkiye şartlarında, OHAL ve KHK’lar ile idare edilen, parlamentonun fiilen işlevsizleştiği, en küçük bir muhalefete şiddetle karşılık verilen, yargının bir bütün olarak iktidar için çalıştığı, basında neredeyse tek bir aykırı sese yer olmayan bir ortamda Anayasa tartışmasının zemini olmadığını düşünüyorum. Çok net olarak söyleyeyim, Türkiye’nin yepyeni bir Anayasa’ya ihtiyacı vardır, ancak bu Anayasa’nın yapılabilmesi hatta tartışılabilmesi için bile önce AKP/Saray rejimine son vermek gerekir.” ‘HDP’YE DÖNÜK SALDIRILARA KARŞI TUTUM ALINMALI’ HDP’nin 7 Haziran seçimleri sürecinde AK Parti’nin karanlık yolculuğunun önünde önemli bir engel oluşturduğunun altını çizen Baş, Türkiye’nin bugün hala içinde olduğu sürecin önemli kırılma noktalarından birisinin, HDP’nin 7 Haziran seçim başarısı ile AK Parti’nin tek başına hükümet olma şansını elinden alması olarak değerlendirdi. Baş, HDP’ye dönük gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklanmaları ise, “AKP, Kendi siyasal ideolojik pozisyonuna uygun biçimde dinci-milliyetçi bir güç yaratmak, bu vesileyle kaybettiği gücü yeniden elde etmek için HDP özelinde Kürt halkına karşı bir savaş ilan etmek” şeklinde yorumladı. Baş, Türkiye’de iktidarın karanlığına karşı mücadele kararlılığı içinde olan tüm kesimlerin, HDP’ye dönük saldırılara karşı kesin bir tutum alması ve dayanışma içinde olması gerektiğini belirtti. ‘EYLEM BİRLİĞİ İÇİNDE OLUNMALI’ Baş, ilan edilen OHAL ile birlikte tüm muhalif kesimlere dönük bir baskı sürecine girilen tablo karşısında nasıl mücadele etmek gerektiğini ise, “20 Kasım mitingi elbette her şey olmamakla birlikte bu konuda önemli bir örnek olarak değerlendirilebilir. AKP/Saray rejimi karşısındaki tüm güçlerin dayanışma içinde olması, eylem birlikleri inşa etmekten kaçınmaması gerekiyor” sözleri ile ifade etti. Tarihten ders çıkarmak gerektiğini belirten Baş, böylesi dönemlerde uzlaşma arayışları veya “geri çekilme” taktikleri ile kazanılabilecek hiçbir şeyin olmadığını düşünüyor. “Faşizm ancak ona karşı kararlı bir mücadele ile yenilir” diyen Baş, dolayısıyla her türlü olanağı kullanarak, emekçi halkların en geniş kesimlerini kapsayan, kitlesel, militan, fiili-mücadeleci bir hattın belirginleştirilmesi ve somutlaşması gerektiğine dikkat çekti. Baş, bunun için de “masa başı ittifak” arayışları, partileri-örgütleri yan yana getirme çabası yerine doğru bir hatta ve doğru bir tarzla eylem birliklerinin önemli olduğunu söyledi. Baş, “Tüm ilerici güçlerin eylem birliği içinde olması gerekiyor. Bu mümkündür ve gereklidir. Bunu Türkiye emekçi halklarının beklentisi olarak da ifade edebiliriz” dedi.