Yıldırım: Toplum bu iş bitti demeden bitmez 2017-04-21 09:07:39 ANKARA - HDP Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bitti bu iş” sözlerine karşılık “Toplum bitti demeden bu iş bitmez” dedi. Yıldırım, olası senaryolardan, CHP’nin tutumuna kadar pek çok konuyu değerlendirdi. Referandum sonrası yaşanan tartışmalar özellikle muhalefetten yükselen itirazlar bütün hızıyla devam ediyor. Üstelik sadece itiraz eden partiler değil aynı zamanda "Hayır" oyu veren, seçimlere hile karışıldığını düşünen çok geniş bir toplumsal kesim de bu konuda sessini yükseltmeye başladı. 2014 yerel seçimlerinde AK Parti’nin talebiyle “mühürsüz oy pusulalarını” gerekçe yaparak Norşin’deki (Güroymak) seçimleri iptal eden, bu referandumda da yine AK Parti’nin talebi üzerine “mühürsüz oy pusulalarını” geçerli sayan Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) yapılan itirazları reddetmesi toplumsal tepkiyi daha da arttırdı. İlk gün “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek adeta bu işin “oldu bittiye getirildiğinin” mesajını veren Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dün de “Bu iş bitti” açıklamasında bulundu. Peki toplumsal muhalefet partileri bu durum karşısında ne yapacak? YSK’DEN AKSİ YÖNDE BİR BEKLENTİMİZ YOKTU dihaber’in sorularını yanıtlayan HDP Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Nadir Yıldırım, özellikle referandum süreciyle birlikte “gayrimeşru, hukuk dışı ne kadar uygulama varsa" hepsinin devreye sokulduğunu belirterek, “Bu aslında bu seçim günü yaşanabilecekleri öngörmemizi sağlayan bir durum teşkil etti. YSK’nin başvuruları reddetmesi bizim açımızdan anlaşılır bir durumdur. Çünkü bu kadar bariz bir şekilde hile yapan, hukuk dışılığı bir yönetim haline getiren bir kurulun yapılacak olası iptal başvurularını hemen kabul etmesi beklenemezdi. Bu işin bittiği anlamına gelmiyor. Süreç devam ediyor” diye konuştu. İtirazları sürdürme konusunda iki temel yaklaşım ve konusu olduğunun altını çizen Yıldırım, meseleyi uluslararası hukuk platformlarına taşıyacaklarını belirterek şunları söyledi: ULUSLARARASI HUKUK PLATFORMLARINA TAŞIYACAĞIZ “Bu işi sürdürmek peşini bırakmamak, gayrimeşruluğunu, hukuk dışılığını açığa çıkarmak açısından iki temel yöntem var. Birincisi bütün hukuki yolları sonuna kadar kullanmak ve hukuk zemininde hesabını sormak. İç hukuk yollarından çok büyük beklentimiz yok. Hukukun nasıl işlediğini bizzat yaşayarak görüyoruz. Fakat uluslararası hukuk zeminine taşımak önemli ve biz bunu uluslararası hukuk zeminine taşıyacağız. TOPLUM ÖZGÜR İRADESİNE SAHİP ÇIKIYOR Diğer temel bir yöntem de, toplumun bu duruma razı gelmemesi hususudur. Temel kabullenmeme durumu da budur. Bu da ilk an itibariyle gelişen bir süreçtir. Kendiliğinden doğalığından toplum bu hırsızlığı bu yolsuzluğu kabul etmiyor. Toplumun yarısından fazlası bu uygulamayı bu değişikliği reddetmiştir. Toplum kendi özgür iradesine sahip çıkıyor.” Toplumun öncü kurumlarının, siyasi partilerin ve STK’ların toplum adına bu itirazı sonuna kadar sürdüreceklerini dile getiren Yılrdırım, “Bu iki yöntemle bu anti demokratik hırsızlığa ve sahtekarlığa dayalı oluşturulmaya ve tahkim edilmeye çalışan rejimin önüne geçme sürecinin” sürdüğünü dile getirdi. Meseleyi uluslararası hukuk platformuna taşırma yaklaşımlarının gerekçelerine işaret eden Yıldırım, bunu Türkiye’deki hukuk sisteminin çökmesine bağladı. Yıldırım, “Türkiye’deki hukuki pespayelik uluslararası beklentiyi daha hızlı işlemesi üzerine oluşacağını düşünüyoruz. Bu sadece referanduma ilişkin değil, eş başkanlarımız milletvekillerimizin tutukluluğundan belediyelere kayyım atanmasına kadar, tutuklu gazetecilere kadar AİHM ve uluslararası mahkemelerden bu anlamda bir beklenti oluştu. Fakat bu beklentiye uygun işlemiyor. Ağır ve hantal işleyiş durumu söz konusu” dedi. AGİT heyetinin ilk açıklamalarını ve sonrasında AGİT üyelerine yönelik geliştirilen itibarsızlaştırma girişimlerini de değerlendiren Yıldırım şunları söyledi: AGİT RAPORU İDDİALARIMIZI GÜÇLENDİRDİ “Bağımsız gözlemci heyetlerin, AGİT heyeti başta olmak üzere bizim kaygı ve kuşkularımızı, itirazlarımızı besleyen desekleyen gözlemleri söz konusu. AGİT’in açıklamasının özü şudur: ‘Hukuksuzluk yaşandı, eşit olmayan koşullarda yapıldı referandum ve sonucu gayri meşrudur.’ Toplumun demokratik kurumların itirazları ile örtüşen bir gözlem durumu söz konusu. Uluslararası hukuk ve arenada mücadele yürütmek toplum açısından önemli ve lehte bir sonuç teşkil edeceğine inanıyoruz. PSİKOLOJİK SAVAŞ ARAÇLARI DEVREDE AGİT üyelerine yönelik yürütülen kampanyada çok yabancısı olduğumuzu bir durum değil. AKP’lilerin açıkçası son yıllarda en etkili mücadele yöntemi psikolojik savaş yöntemidir. Askeri, ekonomik, siyasi kültürel ideolojik anlamda bir çöküşü yaşarken yalana ve dolana dayalı bir var olma sürecini sürdürürken, yalan dolanın üretim merkezi olan havuz medyası psikolojik savaş araçlarıdır. Yalana, hırsızlığa, sahtekarlığa karşı doğruyu gerçeği savunan herkes herkesim çok hızlı bir şekilde bu psikolojik savaş araçlarıyla etkisiz kılınmaya çalışılıyor. AGİT heyetinin bağımsız duruşu ve pozisyonu bu psikolojik savaş araçları eliyle tartışılır ve kuşkulu bir hale getirilmeye çalışılıyor. Çamur at izi kalsın. AGİT heyetine dönük karşı bir hamle AKP’nin sözde medya kuruluşları tarafından yürütülüyor. Çünkü AKP hiç bir dönemde toplumda bu kadar meşruluğunu yitirmemişti. Referandum sonuçları kral çıplak dedirtti herkese. AKP’lilerin büyük çoğunluğu bile bu kadar sahtekarlık olmaz diyen bir noktaya geldi.” TOPLUM BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ AK Parti ve Erdoğan’ın işi oldubittiye getirmesi ve “atı alan Üsküdar’ı geçti” sözlerini de değerlediren Yıldırım, bu konuda da iddialı. Yıldırım, “Atı alan geçti mi kuşkulu bir durum. Birilerinin bitti bu iş demesiyle bitmeyecek. Bitmez de. İşin içerisine toplum ilk kez bu kadar kitlesel müdahil oldu. İlk kez toplumun tamamını ilgilendiren bir konuda bu kadar bariz bir hırsızlık durumu yaşandı. Şimdi bir kesim değil toplumun tamamı var işin içerisinde. Toplumun yüzde 50’sinden fazlası Hayır demiş. Toplum bu konuda kendisinden ve yapılan hırsızlıktan emin. Halk, toplum bitti demeden bu iş bitmez. Dalga dalga yayılan bir ihtilal ve red sürecini öngörmek gerekir” diye konuştu. CHP’nin referandum sonrası yaşadığı ikilemli yaklaşımlarını da değerlendiren Yıldırım, şu değerlendirmeyi yaptı: HUKUKSUZLUK DOKUNULMAZLIKLAR DÖNEMİNDE VE CHP ELİYLE GELİŞTİ “CHP bu toplumun en trajik gerçekliğidir. Sadece bu referandum açısından değil, her süreçte bu tutarsız ikircikli, kararsız, bireyci, bencil yaklaşımları ülkeyi bu noktaya getirdi. AKP’nin hem asma yaprağı hem de koltuk değneği rolünü oynadı CHP. 14 yıldır aslında AKP’yi iktidarda tutan ve AKP’nin bütün ayıplarını asma yaprağı misali örten bir pozisyon aldı. Dokunulmazlıklar sürecinde ‘anayasaya aykırıdır ama evet diyeceğiz’ dedi. Dokunulmazlıkların kaldırılması ve vekillerimizin tutuklanmasının bir sonucudur bu referandum. Bu operasyonlar bu hukuksuzluk anayasayı hiçe sayma durumu o dönemde gelişmemiş olsaydı bu düzeyde hukuksuzluk yapamazdı AKP. Bu düzeyde hukuksuzluğu, sahtekarlığı meşrulaştıramazdı. Fakat farklı bir durum var. CHP merkezi ile CHP’nin tabanı arasında çok ciddi bir çelişki var. Gittikçe açılan bir uçurum var. Çünkü toplum CHP yönetiminden daha gerçekçi, daha cesur ve güçlü bir refleks sahibidir. Kılıçdaroğlu ilk gece yaptığı açıklamaların tersi açıklamala yapmak zorunda kaldı. Çünkü o geceki tutumuna sert tepkiler gelişti. Kılıçdaroğlu istifaya çağrıldı. Sonra Kılıçdaroğlu ilk açıklamamız gençleri tatmin etmedi açıklamasında bulundu. Sadece gençleri değil aslında toplumu tatmin etmedi. Toplumsal muhalefet açısından CHP’den tutum almasını beklemek gerçekçi değil. Onun yerine toplumsal bir ittifak durumunu geliştirmek lazım. Toplumsal demokratik birlik cephelerini oluşturmamız lazım. Toplumun önderleri bu süreçte vardır ve bunlar öncülüklerini oynamaya dönük rollerinden kaçmayacaktır. Bunun başında da partimiz ve demokratik güçler geliyor.” TOPLUM İÇİN CESARET VE UMUT OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ HDP’nin pozisyonunu da değerlendiren ve HDP’nin toplumun en büyük mağduru haline getirildiğini belirten Yıldırım, “Fakat bütün bu operasyonlar şunu gösterdi ki, HDP demokrasi mücadelesi vermekten asla geri durmayacaktır. HDP bundan sonra da rolünü oynayacaktır” dedi. Yıldırım, HDP’nin toplumsal muhalefetin ihtiyaç duyduğu, cesaret, umut, irade, kararlılık konusundaki rolünü oynayacağını da dile getirdi. Referandum sonrası senaryoları da değerlendiren Yıldırım sözlerini şöyle sürdürdü: ERKEN SEÇİM OLURSA AKP’NİN SON SEÇİMİ OLUR “Bir çok senaryo konuşuluyor tartışılıyor, biri de olası baskın erken seçim. Ama mevcut koşullarda AKP iktidarının erken bir seçimi göze alabileceğine inanmıyoruz. Çünkü AKP iktidarı çok büyük yenildi. Böylesi büyük bir yenilgi üzerinden bir daha seçime gitme cesareti olabileceğine inanmıyorum. Üst üste yenilgiler AKP’yi dağıtacaktır. Özellikle 16 Nisan itibariyle AKP’nin baş aşağı gidişi hızlanmıştır. Bu gidişatı durdurup kendisince yeniden toparlanıp güç biriktirinceye kadar AKP böyle bir pozisyona girmeyecektir. Şayet girerse de, 16 Nisan’ın bize verdiği cesaretle ve umutla AKP’nin son seçimi olacaktır. Hazırlığımız pozisyonumuz bu anlamda gelişmektedir. AKP karşısında sadece HDP değil, çok ciddi bir demokratik cephe hayır cephesi oluştu. Toplumsal bir demokratik cephe toplum zemininde demokratik itifağı ile gelişecek bir mücadele olursa eğer AKP’nin son seçimi olacaktır.”