ANAP’lı Erdoğmuş: Yeni düzende Kürtlerin günahı da sevabı da yok 2017-04-22 09:11:42 ANKARA - Anayasa değişikliğini ve referandumu değerlendiren ANAP eski Milletvekili Abdulbaki Erdoğmuş, 1920’lerde olduğu gibi bugün kurulmak istenen düzende de Kürtlere karşı büyük oyunlar oynandığını belirterek, “Kürtlerin bu yeni düzenin inşasında günahları da sevapları da yoktur” dedi. Çözüm süreci bitirilerek üzerine inşa edilmek istenen yeni sistem ve bu çerçevede yapılan anayasa değişikliği, Kürt sorunu tartışmalarıyla başladı, Kürt sorunu tartışmalarıyla bitti. Şaibelerle birlikte referandum süreci bitse de Kürt sorununa ve Kürtlere ilişkin tartışmalar sona ermedi. Referandum öncesi “Özerklik gelecek, eyalet gelecek” diyerek adeta Kürtler açısından AK Parti’nin ekmeğine yağ süren Kemalist çevreler sonuçlardan Kürtleri sorumlu tutmaya başladı. Kürt coğrafyasında her şeye rağmen çok yüksek oranda “Hayır” çıkmasına rağmen AK Parti’de Kürtlerin “elde ettikleri zaferde büyük payı olduğunu” ilan etti. Bu açıdan Kemalistler ile AK Parti, Kürtlerin referandumdaki konumuna ilişkin “Kürdistan diye bir yer yok” sözlerinde olduğu gibi aynı noktada yeniden buluştu. ‘YENİ DÜZENİN İNŞASINI AK PARTİ YÜKLENMİŞ’ Bu yaklaşımları değerlendiren ANAP eski milletvekili, muhafazakar siyaseti yakından bilen Abdulbaki Erdoğmuş, Kürtler üzerindeki manipülasyona dikkat çekerek, önemli uyarılarda bulundu. Erdoğmuş, yeni bir düzen kurulduğunu ve Kürtlerin tıpkı 1920’deki gibi bu düzenin kötülüklerinin bir parçası haline getirilmek istendiğini belirterek, şu değerlendirmeleri yaptı: “Yeni bir durumla karşı karşıyayız. Artık eski Türkiye yok. CHP ile inşa edilen bir siyasal düzen vardı 1946 öncesinde. Bugün ise AK Parti ile inşa edilecek yeni bir siyasal düzen var. Geçmişte nasıl CHP bir düzen partisi olduysa bundan sonra AK Parti de yeni durumda artık bir düzen partisidir. Bir devlet partisidir. Yeni düzenin inşasını AK Parti yüklenmiş. KÜRTLERİN BU YENİ DÜZENİN İNŞASINDA GÜNAHLARI DA SEVAPLARI DA YOKTUR Bu düzenin şekillenmesinde Kürtlerin doğru veya yanlış ne yaptıklarından ziyade Kürtlere yeni bir tuzak kurulduğunu görüyorum. En azından Türkiye’de gündeme yerleştirilmeye başlandı. Kimine göre zaferin müsebbibi Kürtlerdir, kimine göre de Kürtler ‘Hayır’ cephesinde görev yaptılar. Ben bunu Kürtler açısından tuzak olarak görüyorum. Kimse Kürtleri bu yeni düzenin günahına, vebaline ortak etmemelidir. Bu yeni düzenin destekçileri AK Partili Kürtlerdir, İslamcı dinci Kürtlerdir. Kesinlikle diğer Kürtlerin bu yeni düzenin inşasında günahları, veballeri ve sevapları da yoktur. HDP SEÇMENİ ÜZERİNE DÜŞENİ YAPTI HDP seçmeninin üzerine düşeni yaptığını düşünüyorum. HDP’nin stratejisinin doğru olduğunu düşünüyorum. Daha aktif olması beklenirdi ama bunu zemini ve imkanı yoktu. HDP dışında kalan bizim gibi seçmenler de bulabildikleri zeminde ancak bu kampanyaya destek sunabildiler. Ama benim gördüğüm kadarıyla bu yeni düzene, kirli düzene, Kürtleri ortak etmek istiyorlar. Nasıl ki birinci düzenin kuruluşunda Kürtlere oyun ve tuzak kurulduysa, bu yeni düzende de Kürtler çok ciddi tuzak ve oyunlarla karşı karşıyadır. Biz bu düzenin vebaline ortak değiliz. KÜRTLER YENİ TUZAĞA KARŞI UYANIK OLMALI Bizim başımıza gelebilecek muhtemel felaketlere karşı da daha uyanık, sağduyulu olmak zorundayız. Meşhur bir sözdür. Alavere dalavere Kürt Mehmet nöbete. Korkarım ki bundan sonraki kötü senaryonun içinde Kürtleri yerleştirmeye çalışacaklar, felaketleri ve düzenin kirliliklerini bizim üzerimize yıkmaya çalışacaklar. Din iman, ezan bayrak, iyilik güzellik gibi kavramlar yeni düzen kuruculara kalacak. Bu bir tuzaktır Kürtler açısından. Dolasıyla ben Kürtlerin bu yeni tuzağa karşı uyanık olmaları gerektiğini düşünüyorum.” 12 EYLÜL ANAYASASINI KİMİN YAPTIĞINI BİLİYORUZ AMA DEĞİŞİKLİĞİ BİLMİYORUZ Referandum sonucuna ilişkin yaşanan gelişmeleri de değerlendiren Erdoğmuş, esas olarak muhalefetin referandumu yaptırmaması gerektiğini söyledi. Erdoğmuş, “Referandumu biz Türkiye’ye kurulmuş bir kumpas olarak değerlendirdik. Muhalefetin birinci görevi o kumpası ortaya çıkarmasıydı. Bunu başaramadılar” dedi. Erdoğmuş, anayasa değişikliğinin kim ya da kimler tarafından hazırlandığının halen belli olmadığını da savunarak, “Düzenlemenin hala kim veya kimler tarafından yazıldığını bilmiyorsak, referandumun Türkiye’nin gündemine neden getirildiğini de bilmiyoruz. 12 Eylül referandumunun anayasasının yazarları belli, adamları belli, siyasetçileri, kurucu meclisi vardı. Peki, bu mevcut düzenlemeleri kim yazdı, kim tartıştı?” sorusunu yöneltti. Muhafazakar siyaseti yakından tanıyan bir isim olarak, din, iman, hak, hukuk adına hareket eden bu kesimin “referandum üzerindeki bunca şaibeyi” kabul etmeyeceğine ilişkin soruyu da Erdoğmuş, şu çarpıcı sözlerle cevaplandırdı: DEVRİM YAPTIKLARINI DÜŞÜNEREK YAŞANAN HER ŞEYİ MÜBAH GÖRÜYORLAR “Muhafazakarların görüş merkezinde hakkın olduğunu söylemek zordur. Bu kesim referandum sonuçlarını bir intikam başarısı olarak görüyorlar. Onlara göre laik sistem bunca yıl kendilerine zulüm etti, devlet imkanlarından mahrum bıraktı, horladı, aşağıladı, dışladı. Dolayısıyla laik kesime verilmiş bir cevap olarak görülüyor ve bunun gururunu yaşıyorlar. Henüz olup bitenlerden sağlıklı olarak haberdar değiller. Onların başına ne geleceğini bilmiyorlar. Ama intikam ve nefret penceresinden baktıkları için bu onlar için bir zaferdir. Bu yüzden bütün yapılanları mubah görüyorlar. Onlara göre zaten devletin işleyen bir hukuk sistemi, adalet mekanizması yoktu. Burada muhafazakarların anlayışı da hak değil, hukuk değil, adalet değil, arayışları devletin imkanlarını meşru olarak etkin ve yetkin olarak kullanabilmektir. Şu anda muhafazakarlar için devlet artık kendilerinin devletidir. Bu devlet yeni kazanılmış, yeni kurulmuş devlettir. Bu onlar için adeta bir devrimdir. Onlar laik kesime karşı bir devrim yaptıklarını düşünüyorlar. ‘Hayır’ verenler karşıt olarak görülüyor, ‘Evet’ verenler yandaş olarak görülüyor. Biz böyle bir mücadeleden geçiyoruz. Bu zafer elbette pirus zaferidir. Yalnız hepimiz için geçerlidir bu.” Kenan Kırkaya - dihaber