Üç harita ve bir gece ansızın gelenler! 2017-04-30 09:08:57 ANKARA - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözü acıların coğrafyasına sadece kendi acılarını hatırlatıyor. Bu konuda değişik tarihlerde hazırlanan 3 harita “bir gece ansızın gelenlerin” neler yaptığının da kanıtı gibi. JİTEM’in bir gece vakti kaçırarak öldürdüğü Musa Anter’in oğlu Dicle Anter, “Biz o bir gece ansızın gelenleri iyi biliyoruz” dedi. “Darbeci Sisi, Siyonist İsrail, Katil Esed, Nazi Avrupa, Gavur ABD ve Rusya” ile yaşadığı sorunlara rağmen bunları bir şekilde çözme yoluna giden Türkiye, “Vatandaşım” dediği Kürtlere yönelik politikasında hiçbir değişiklik yapmıyor. En son Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Şengal ve Rojava’daki Kürtleri kast ederek, MHP’ye ait sloganla “Bir gece ansızın gelebiliriz” şeklindeki sözleri geçmişte yaşananları hatırlattı. Bu konuda daha önce Kürt coğrafyasını gösteren 3 ayrı harita, “bir gece ansızın gelebiliriz” sözlerinin ne anlama geldiğini de gösteriyor. TOPLU MEZAR HARİTASI Haritalardan biri, İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi’ne ait ve 2013 yılında yani çözüm sürecinin başlangıcında hazırlandı. 1990’lı yıllarda yaşanan gözaltında kayıplar ve yargısız infazlar sonucu bir daha kendilerinden haber alınamayan 17 bin 500 kişinin akıbetine ilişkin o tarihe kadar yapılmış en çarpıcı çalışma olarak kabul edildi. O harita, “bir gece ansızın gelenler” tarafından evlerinden sevdiklerinin arasından alınıp götürülen ve bir daha kendilerinden haber alınamayanların hikayesini anlatıyor. Bu harita, Toplu Mezar Haritası. İHD, o dönem yaptığı açıklamada, 253 toplu mezar tespit ettiklerini ve bu mezarlarda 3 bin 248 kişi bulunduğuna ilişkin iddialara işaret etmişti. SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI HARİTASI İkinci harita, sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği Ağustos 2015 ile 20 Nisan 2016 tarihleri arasında yaşanan kayıpları içeriyor. Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından hazırlandı ve bu haritadaki verilere göre, 7 il, 22 ilçede ilan edilen en 65 sokağa çıkma yasağından 1 milyon 642 bin kişi etkilendi. Bu haritaya göre, 78’i çocuk, 69’u kadın, 30’u 60 yaş üzeri toplam 338 sivil insan hayatını kaybetti. Bu harita da “bir gece ansızın ilan edilen” savaş ve sonrasında gelen “sokağa çıkma yasaklarının” tespit edilen bilançosunu anlatıyor. SEÇİM İHLALİ HARİTASI Üçüncü harita biraz daha farklı. Bu harita, 16 Nisan tarihinde gerçekleştirilen referandumda yaşanan seçim ihlallerini yansıtıyor. Bu harita, referandumun kaderini değiştiren mühürsüz oyların en fazla kullanıldığı bölgeleri yansıtıyor. YSK’nin son dakika kararıyla geçerli saydığı mühürsüz oylar üzerinde tartışmalar sürerken, bu haritayla iradesi değiştirilen Kürtlere yönelik, “bir gece ansızın gelebiliriz” sözleri birinci ve ikinci haritada anlam buluyor. HARİTALARIN ORTAK NOKTASI Haritaların üçü de hep aynı bölgeleri işaret ediyor. Dönemler değişse de, uygulamalar aynı ve bu acı haritalar çoğunlukla, “bir gece ansızın gelenlerin” marifeti olarak yaşandı. Bu haritalara, “en fazla kayyum atanan, en fazla iradesine el konulan, en fazla siyasetçi tutuklanan, en fazla ölümlerin olduğu, en fazla askeri silahın ve askerin olduğu, en yoğun hava hareketliliğinin yaşandığı, en çok taş atan çocuğun öldürüldüğü” haritalar demek de mümkün. ANTER: BİZ BİR GECE ANSIZIN GELENLERİ BİLİYORUZ “Faili meçhul cinayet”e kurban giden Musa Anter’in oğlu Dicle Anter de, “Bir gece ansızın gelebiliriz” sözünün kendilerine “faili meçhul cinayetleri ve JİTEM uygulamalarını” hatırlattığını söyledi. Anter, “Bu söz 90’lı yıllardaki köy baskınları, faili meçhul cinayetlerin çağrışımı oluyor. Bunun sinyali mi veriliyor acaba yeniden. Biz o bir gece ansızın gelenleri iyi biliyoruz” dedi. Kullanılan dilin bir “savaş ve tehdit dili” olduğuna işaret eden Anter, bunun bütün topluma karşı bir tehdit olduğunu söyledi. İşçilerin, emekçilerin durumunun Kürtlerden farklı olmadığını dile getiren Anter, “Kimse ne olacağını bilmiyor. Çok büyük bir belirsizlik var. Hani bunaltıcı bir hava olur, gök kararır da bir an önce yağmasını istersiniz ya işte öyle. Bu söylemler toplumu geren ve birbirine düşüren söylemler. Bunların hiçbir karşılığı yok. Ansızın geldiniz de sonrasında ne olacak? Kimse bu saatten sonra… Bakın bombaladılar Şengal’i, Rojava’yı sonra ABD sınır hattına kendi güçlerini koydu, şimdi gidip bombalasınlar bakalım. Güneydeki güçlerin de ne yapıp ne yapmadıkları belli değil. Kendi aralarında da büyük bir anlaşmazlık var. Kürtlerin bu söze karşı yapacağı şey birlik olmalarıdır. KDP’nin ‘Sen ne demek istiyorsun’ demesi lazım. Kürdistan’ın topraklarını bombalıyor ama bombaladıktan sonra siz ses çıkarmıyorsunuz. Bunlar önemli şeyler, Türkiye’de kardeşlik hisleri kaybolmuş. Bu kardeşlik ve barış söylemleri bile yok” diye konuştu. Kenan Kırkaya - dihaber