'Astana'ya Kürtleri çağırmasalar savaşı, çağırsalar çözümü konuşacaklar' 2017-01-12 09:19:33 MERSİN - Rusya, İran ve Türkiye garantörlüğünde Astana’da düşünülen görüşmeler için sınır hattında gazetecilik yapan İbrahim Gezici, Kürtsüz Astana’nın Cenevre görüşmelerinin karikatürü olacağını söylerken, Heysem Ali ise, “Kürtleri çağırmasalar savaşı, çağırsalar çözümü konuşacaklar” dedi. Rusya, İran ve Türkiye dışişleri bakanları 20 Aralık’ta Moskova’da Suriye ile ilgili ortak bir deklarasyona imza attı. Yine bu üç ülkenin girişimiyle Kazakistan’ın başkenti Astana’da görüşmelerin başlatılmasına karar kılındı. Suriye rejimi ile muhalifler arasında 23 Ocak’ta startı verilmesi düşünülen Astana görüşmelerine kimlerin davet edileceği henüz netleştirilmedi. İki kez yapılan ancak sonuç alınmayan Cenevre görüşmelerinin dışında tutulan Kürtlerin Astana’ya davet edilip edilmeyeceği de kesinleşmedi. Suriye iç savaşından bu yana Hatay sınırında gelişmeleri takip eden gazeteci-yazar İbrahim Gezici ve Yakın Doğu Haber yazarı Heysem Ali, olası Astana görüşmelerini değerlendirdi. ‘LOZAN’IN VARYANTI’ Gazeteci-yazar İbrahim Gezici, Astana görüşmelerinin olup olmayacağının henüz şüpheli olduğu ancak başlaması durumunda da sakat başlayacağını söyledi. Moskova Deklarasyonu’nun sadece bir ateşkes metni ve Lozan görüşmelerinin günümüze uyarlanmış bir varyantı olduğunu kaydeden Gezici, Suriye halkları adına demokrasiyi merkez alan görüşmeler ve deklarasyonlar olmadığını belirtti. ‘CENEVRE’NİN KOPYASI OLUR’ Kürtsüz hiçbir platformun sonuç almayacağının altını çizen Gezici, Astana görüşmelerinin başlamadan sonuçları konusunda kendisini ele verdiğini ifade etti. Astana görüşmelerine mevcut şekilde gidilmesi durumunda sonucun Cenevre görüşmeleriyle aynı olacağını kaydeden Gezici, Kürtlerin ve demokratik güçlerin olmadığı bir çözüm önerisinin başarısızlığına dikkat çekti ve şöyle devam etti: “İdlib’i kırmızıçizgi olarak koyuyor. Kim var İdlib’te Nusra var, cihadist gruplar var. Burada şöyle bir durum karşımıza çıkıyor. Rusya ve İran, Türkiye ile imzaladığı deklarasyonda Cenevre görüşmelerini yeniden başlatmayı amaçlamadığını ortaya koyuyor. Zaten Astana görüşmeleri, Cenevre’nin yeniden başlatılmasının aksine Cenevre görüşmelerine alternatif olarak ortaya çıktı. Cenevre görüşmelerinin kendi içinde bayağı sıkıntılı geçtiği görülüyordu. ABD, uluslararası koalisyon ve direkt Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde olmasına rağmen başarısız oldu. Çünkü Suriye’deki Kürtlerin temsilcileri yoktu. Suriye’de cihadistlere karşı en önemli faktör olan Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ve bileşenlerinin temsilcileri yoktu. Astana görüşmeleri de başlangıç olarak başarısızlıkla sonuçlanan Cenevre görüşmelerinin çok kötü bir kopyası ve karikatürize edilmiş haliyle BM, ABD, uluslararası koalisyon ve en önemlisi de Kürt ve demokratik güçlerin içinde yer almadığı bir şekilde tekrar edilmeye çalışılıyor. Bu açıkçası baştan başarısız olacağının ilanıdır.” SAVAŞI TÜM ROJAVA'YA YAYMAK Gazeteci-yazar Heysem Ali de, görüşmelerin Rojava ve Kuzey Suriye ile yakından bağlantılı olduğunu söyledi. Kantonların birleşmesini istemeyen AK Parti iktidarının savaşı tüm Rojava’ya yaymak istediğinin altını çizen Ali, ancak bu konuda Rusya ve Şam’ın ne diyeceğinin önem arz ettiğini vurguladı. Bundan sonraki senaryolarda Rusya ve Şam’ın pozisyonunun önemli olduğunu belirten Ali, “Halep'teki son gelişmelerde Suriye ordusu ile YPG'nin, cihatçı çetelere karşı koordinasyon kurduğu ve Kuzey Halep'te bazı bölgelerde Suriye ordusu ve QSD yine koordinasyon kurduğu görüldü. Bu koordinasyon ve ilişki yerel mi, yoksa Şam'ın gerçekten Rojava bölgesini kapsayan bir yaklaşımı mı var bunu zaman gösterecek. Suriye, Türkiye'yi Bab'da istemiyor. Hatırlanırsa YPG'ye yönelik hava saldırısından sonra Suriye ordusu, tekrarlanması halinde Türkiye uçaklarını vurmakla tehdit etti. Fakat Rusya-Türkiye görüşmelerinden sonra Türkiye'nin yeniden Bab üzerinde uçtuğu görüldü. Burada Rusya ile Şam arasında da görüş farklılıkları olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı. ASTANA’DAN SONUÇ ALINIR MI? Astana’nın Cenevre’den farkının ABD’nin öncülük yapmaması olduğunu kaydeden Ali, “Körfez ülkeleri, Mısır ve Irak görüşmelere davet edildi. Fakat ABD'nin yokluğu Rusya-İran hattının elini güçlendiriyor. Bir de Türkiye'nin bu halde Rusya-İran ile yapacağı pazarlığın kime yarayacağını biliyoruz. En çok Rojava konuşulacak, buna karşın Türkiye'nin vereceği tavizler de konuşulacak. Görüşmeler gerçekleşir mi bilinmez ama görüşmelerden ne kadar sonuç alınır asıl önemli olan bu” dedi. ASTANA’DA KÜRTLER OLMAZSA... Kürtlerin olmadığı bir görüşmeden sadece bölgesel anlamda sonuç alınacağını ve savaşın daha da uzayacağının altını çizen Ali, şöyle devam etti: “En başından beri hep söylendi. Kürtler bu bölgede varlar, silahlandılar, IŞİD'e ve diğer cihatçılara karşı savaştılar, müttefikleri oldu, yardımlar aldılar ve bir aktör oldular. Şam, Cenevre görüşmelerinde Kürtleri istedi. Suriye'nin BM Daimi Temsilcisi 'Kürtler görüşmelerde yer almalı' dedi. Şam'daki yetkililer bu ifadeleri tekrarladılar. Rusya da buna vurgu yaptı. Cenevre'de Kürtlerin önünde Türkiye ve Suudi Arabistan muhalefeti vardı. Astana'da yine bir Türkiye muhalefeti var ve belli ki çağrılmayacaklar. Ama Cenevre görüşmelerinde, görüşmelerin seyrinin hemen değişebileceğini gördük. Fakat Kürtler olmadan yapılacak görüşmelerden nihai sonuç yerine bölgesel sonuçlar alınır (İdlip gibi bölgelerde) ve savaş uzar. Bunu Rusya da, İran da, Şam da görüyor. Dolayısıyla Astana görüşmelerine ilerleyen süreçlerde Kürtleri çağırmasalar savaşı, çağırsalar çözümü konuşacaklar.” Ahmet Kanbal - dihaber