ANKARA - Antalya Milletvekili Deniz Baykal’a iade-i ziyarette bulunan Kürt politikacı Ahmet Türk, barışçıl bir ortamın sağlanması için destek isterken, Baykal da “Birbirimizi anlamalıyız” dedi.
Kısa bir süre önce tahliye olan Kürt siyasetçi ve Mardin Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Ahmet Türk, gözaltındayken evini ziyaret eden CHP eski lideri Antalya Milletvekili Deniz Baykal’a iade-i ziyarette bulundu. Baykal’ın Meclis’teki odasında yapılan görüşmede karşılıklı iyi niyet açıklamaları yapıldı.
Basına kapalı olarak gerçekleşen görüşme öncesi iki isim de açıklamalarda bulundu. Baykal, girişte “Sizi çok iyi gördüğümü ifade etmeliyim” diyerek, Türk’ü karşıladı.
‘VİCDAN SAHİBİ OLAN HERKES DEMOKRATİK SÜRECİN GELİŞMESİ ÇABASINDA OLMALI’
Daha sonra konuşan Kürt politikacı Türk, “Bugün aslında Sayın Baykal’ı ziyaret etmeye geldim. Gözaltına alındığım dönemde Sayın Genel Başkan Mardin’e gelmişti. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Gerçekten bu sahiplenmenin benim üzerimde büyük etkisi var. Duygularım üzerinde büyük etkisi var. Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki isterseniz barışı isteyin isterseniz demokrasiyi savunun sonuçta siyasetçi olarak herkes bir risk altında. Bu nedenle bu ülkede artık ortaklaşmanın, ortak akıl ile sorunları çözmenin ötesinde başka bir yol yok. Umut ediyorum ki ve inanıyorum ki Türkiye’de vicdan sahibi olan herkes demokratik bir sürecin gelişmesi, barışçıl bir ortamın sağlanması için gerçekten bütün gücüyle bir çaba içerisinde olur. Çünkü biliyor ve inanıyoruz ki barıştan başka ortak yaşamaktan başka, ortak geleceği kurmaktan başka bir seçenek yok. Bu nedenle bugün burada bu duygularımı ifade etmek istiyorum” diye konuştu.
‘TÜRK’Ü ANKARA’DA GÖRMEKTEN MUTLULUK DUYDUM’
Baykal ise şunları söyledi: “Bugün bende Sayın Ahmet Türk’ü özgürlüğünü kazanmış sağlıklı bir biçimde Ankara’da Meclis’te görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Maalesef çok sıkıntılı dönemlerin içerisinden geçiyoruz. Umut ediyorum asıl sıkıntılı dönemleri arkada bırakmışızdır. Bundan sonra daha rahat ve feraha doğru bir gelişme inşallah gerçekleşir. Geride yaşadığımız o gergin siyasetin içerisinden geçerken birbirimize karşı insani görev ve sorumluluklarımızı, sevgilerimizi, saygılarımızı ve arkadaşlıklarımızı ayakta tutmayı ihmal etmemiz gerektiğine hep inandım. Siyaset sıkıntılı dönemler yaşar, gerginlikler olağanüstü ölçülere çıkar ama o ortamlarda dahi insan insana muhtaçtır. Hep beraber el el verip barış içinde huzur içinde yaşamanın yolunu mutlaka bulmak zorundayız. Bunun mümkün olduğuna hep inandım.
BU TÜR OLAYLARI BİR DAHA YAŞAMAYIZ
Henüz daha o arzu ettiğimiz noktaya gelmiş değiliz ama o doğrultuda çok büyük adımlar atılacağına gelecekte inanıyorum ve Sayın Türk’ün de bu yaşanılanlar karşısında soğuk kanlılığını, sağ duyusunu, kişisel arzusunu aşarak olaya yukarıda düzeyde bakmaya çalışan benim ta yıllar öncesinden tanıdığım Ahmet Türk kimliğini hiçbir zaman kaybetmeden bu anlayışını sürdüren birisi olduğuna hep inandım. Bunun ülkemize de yararlı olacağını hep düşündüm. Şimdi güzel bir noktadayız keşke daha güzel bir noktada olabilseydik. Ahmet Türk’ün gözaltına alındığı noktada artık ileri götürmenin uygun olmadığı bir amaca hizmet etmeyeceği, bir yarar getirmeyeceği tam tersine bir iyi niyet göstergesinin Türkiye’deki ortamı olumlu değerlendireceğini yetkililer o aşamada takdir etmiş olsalardı. Ben böyle bir taktirin o zaman yapılacağı inancı içerisindeydim ama maalesef gerçekleşmedi. Böyle olayları bir daha önümüzdeki dönemde yaşamayız ve birbirimizi anlamanın ortaklaşa değerlerimiz olduğu ve buna bağlı bir toplum, siyaset ve millet olduğumuzu idrak ederiz.”
Bu açıklamaların ardından basın mensuplarının referandum sürecinde “evet” cephesinin “hayır” cephesini “terör cephesi” tanımlamasına dair tartışmaları iki isme de yöneltildi.
‘KUTUPLAŞTIRMA YALNIŞTIR’
Baykal, ülkeyi cepheleştirmenin yanlış olduğunu belirterek, şöyle dedi:
“Kutuplaştırarak makul bir siyasal tavır takınmayı ‘terör’ ile irtibatlandırarak değerlendirmek ülkeye, demokrasiye hizmet değil. Yanlış bir yaklaşım bu yanlış yaklaşım içinde Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakan da girmişlerdi. Ama bunun yanlış olduğunu anlamış olduklarını umut ediyorum. Henüz anlamamış olanlarda zaman içerisinde bunu göreceklerdir.”
Ahmet Türk ise referandumun kendisinin “evet” ve “hayır” olarak iki seçenek olduğuna işaret ederek, “Bu iki seçeneği de insanlarımız özgürce iradesini ortaya koymalıdır. Eğer ‘evet’ ya da ‘hayır’ı soruyorsanız siyasi anlayışımız ortada. Öteden beri çoğulcu demokrasiden yanayız ve sonuna kadar da onu savunuyoruz” diye yanıt verdi.