İSTANBUL - “Kadın ve Demokrasi Buluşması”nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayır” diyenleri yine “terörist” ilan ederken, bakanların referandum propagandasına izin vermeyen Almanya ve Hollanda’ya yüklendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Abdi İpekçi Spor Salonu'nda düzenlenen “Kadın ve Demokrasi Buluşması”nda konuştu.
"Kadınların, gençlerin içinde olmadığı bir demokrasi sadece eksik değil aynı zamanda sürdürülemezdir" sözleriyle konuşmasına başlayan Erdoğan, "Kendi kişisel hikayemdeki başarımın sırrını, kadınları siyasetle buluşturmak diyebilirim. Gençleri siyasetle buluşturmamdır derim. Dün HAK-İŞ'te ifade ettiğim gibi kadını nisa, yani insan olup görüp kabul ettiğimizde pek çok sorunun çözüme girdiğine şahit olacağız. Bazı toplumların canhıraş şekilde kadın hakları savunuculuğu yapması, geçmiş günahlarından arınma çabasında yatıyor. Dün kadını insan yerine koymayanlar, bugün kadınları yine farklı yere koymaya çalışıyor" dedi.
'KADIN ERKELE EŞİTTİR DEMİYORUM, ÇOK DAHA ÖTESİ'
"Bizim kadınlarımızın haklarını, hukuklarını korumak için model almaya, kopya çekmeye ihtiyacımız yoktur. Medeniyetimizde ve kültürümüzde kadın haklarını istediğimiz istikametten geliştirmeye yönelik örnek mevcuttur. Birileri kadına yönelik şiddeti ve bir takım ifadeleri örnekleri öne çıkarıyorlar" diyen Erdoğan, kadına şiddettin bir insanlık suçu olduğunu dile getirdi.
Erdoğan, kadınlarla ilgili konuşmasını şöyle sürdürdü: "Öte yandan insan hakları zaviyesinden baktığımızda, bizim tarihimizde olumlu manada çok daha fazla kural vardır. Bunları asla gündeme getirmezler. Sıkıntıları bu konu üzerinden milletimizin değerlerine, tarihine, kültürüne saldırmaktır. İnsan doğrudan ve yanlıştan birini kendi iradesiyle seçme özgürlüğüyle yaratılmıştır. Sadece ve sadece insan sıfatına sahip olmakla, alemdeki en şerefli varlık olma hakkına kavuşuyoruz. Ülkemizde bir erkek, bir kadına şiddet uyguluyorsa hiç kimse bunun faturasını dinimize, kültürümüze, medeniyetimize çıkaramaz. Anadolu irfanında kadın çok müstesna bir yere sahiptir. Erkekle eşittir demiyorum, çok daha ötesidir.
SORUNLARI ERKEKLER ÇIKARIYOR
Vatanı bile, baba vatan değil, ana vatan olarak ifade eden gelenekten başka bir davranış beklenebilir mi? Kadın aileden başlayarak toplumsal hayatın her yerinde söz sahibidir. Dinimiz cenneti annelerin ayakların altına koydu. Onun için çocuklara tavsiyem, anneleriniz ayaklarının altını öpün, orada cenneti koklayın. Üç beş psikopatın yanlışı ne bizi, ne inancımızı ne geleneğimizi temsil eder. Bunlara hak ettikleri cezayı vermek devletin, üzerlerinde toplumsal baskı kurmak milletin işidir. Mesele önce zihniyet meseledir. Siz ne kadar yaptırım getirirseniz getirin, facialar yaşanacaktır.
Dünyada yaşanan krizlere baktığımızda sorunları çıkaranlar erkeklerken, bunların bedelini ödeyenlerin kadın ve çocuklardan oluştuğunu görüyoruz. Çocuklarıyla ortada kalan kadınların çektiği çileler insanlığın vicdanını sızlatmaya yeter. Bir yandan çalışan, bir yandan evini çekip çeviren kadınların üzerlerindeki yük çok ağırdır.”
'KRİZLERİN GERİSİNDE GÜÇ KAVGALARINI GÖRÜYORUZ'
16 Nisan referandumuna ilişkin de konuşan Erdoğan, şunları söyledi: "Sistemde sızıntı varsa belirli bir düzeyin üzerine çıkamıyorsunuz. Türkiye, darbe döneminde kurulmuş sistemle gidebileceği yere ulaşmıştır. Krizlerin gerisinde yasama, yürütme ve yargı arasındaki güç kavgalarını görüyoruz. 1960'ta, 1971'de, 1980'de, 1997'de, 2001'de, 2007 yılında yaşadık. Yargı ve bürokratik vesayet aracılığıyla Meclis'in Cumhurbaşkanı seçme hakkı engellenme çalışıldı. 2010'da anayasa değişikliği bu krizi aşma yönündeki formüldür ama eksiktir. 16 Nisan'daki anayasa değişikliği bu sıkıntıları kökünden kaldıracaktır."
'HAYIR' DİYENLERİ YİNE ‘TERÖRİST’ İLAN ETTİ
"Türkiye'de bir kesimde sandık, millet korkusu mevcuttur" diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Menderes ve iki arkadaşını bunlar ipe götürmedi mi? Aynı zihniyet. Şimdi Kandil'den haber var, 'Oyumuz hayır' diyor. Onlarla hareket edenler var mı? Bunlar 13-14-15-16-17-18 yaşındaki gençleri Kandil'e götürüyorlar mı? Bunlara nasıl EYP yapılır öğretiyorlar, silahları veriyorlar sonra da bu terörü estiriyorlar. Bu terörist başları '16 Nisan'da oyumuz hayır' diyor. Eğer, 16 Nisan'da hayır oyu vermek suretiyle Kandille o değirmene su taşıyacaksak ülkemizin halini düşünün. Evet dersek biz 18 yaşındaki gençlerimizi parlamentoya taşımak suretiyle ülke yönetiminde söz sahibi yapacağız. Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Osman Gazi Köprüsü, Avrasya Tüneli evet diyenlerin eseridir. Bu dağdakilerin böyle bir derdi var mı? Dağdakilerle hareket edenlerin böyle bir derdi var mı?”
Türkiye'nin geçtiğimiz 14 yılda demokrasisinde çok büyük fedakarlıklar yaparak yol aldığını savunan Erdoğan, ekonominin gidişatına yönelik yapılan eleştirilere karşı şunları söyledi: "Şimdi ne diyorlar ekonomi felaket. Felaket olsa, şimdi 18 Mart Şehitler Köprüsü ihale yapıldı. 10 milyar lira. Şimdi çalışmalar başladı, 18 Mart'ta da temelini atacağız. Yol medeniyettir dedik, 15 sene önce boşuna konuşmadık. İstanbul susuzdu, İstanbul'u suya kavuşturduk. Barışın simgesi evettir, hayırdan geçmez. 15 Temmuz gecesi ölenler evetçiydi, evetçi. F-16'larla bomba yağdıranlar bugünün hayırcıları. Bizim şu anda sorunumuz sistemledir, bu da 200 yıllık bir mücadeledir. Milletimin 16 Nisan'da yönetime el koyma kararıdır bu sistem değişikliği. Millet gensoruyu, güvenoylamasını kendisi yapacak.”
ALMANYA'NIN TUTUMUNA 'NAZİ' BENZETMESİ
Erdoğan, Almanya'nın Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin referandum programlarını iptal etmesine sert tepki gösterdi. Erdoğan, şöyle konuştu: "Almanya'da arkadaşlarımızı konuşturmuyorlar. Varsın konuşturmasınlar. Ey Almanya sizin demokrasiyle uzaktan yakından alakanız yok. Sizin uygulamalarınız geçmişteki Nazi uygulamalarından farklı değil. Bize demokrasi dersi vereceksiniz, gelince orada Türk Bakanı konuşturmayacaksınız. Hollanda da aynı şeyi yaptı, belki diğerleri de gelecek. Fikre, düşünceye saygı bileceksiniz. Bunları uluslararası toplu olarak dile getireceğiz. Dünyaya rezil rüsva edeceğiz. Biz o Nazi dünyasını görmek istemiyoruz. Almanya bunları bırakalı çok olduğu sanıyorduk, yanılmışız."