ANKARA - İsminin yazılmaması kaydıyla konuşan AK Partili eski bir milletvekili, AK Parti içerisinde en az yüzde 6’lık bir "Hayır" oyu beklediğini belirterek, “Ama bu kesim tercihlerini açık bir şekilde ifade edemiyor. 'Hayır' diyenler de hainlik, FETÖ’cülük ve PKK’li omakla suçlanıyorlar” dedi.
Referandum yaklaştıkça, siyasi partilerin kendi eğilimlerini güçlendirmek için çabaları da artıyor. Özellikle Cumhurbaşkanlığı sistemini MHP ile birlikte getiren AK Parti’de, kendi içindeki “Hayır"cıları sindirmeye yönelik ciddi bir çabanın olduğu göze çarpıyor. Eğilimini açıklamamakla birlikte eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Gezi eylemleri sırasında Başbakan yapılacaktı” şeklinde önce Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in ardından da “Gülen Cemaati itirafçısı” Hüseyin Gülerce’nin hedef haline getirilmiş olması, partideki "Hayır"cılara yönelik verilen en güçlü gözdağı olarak değerlendiriliyor.
AK Parti’de geçmişte önemli bir ağırlığı olan, partiyi kuran 3 sac ayağından biri olarak kabul edilen Arınç’ın bile bu düzeyde hedef alınmış olmasından dolayı AK Partili "Hayır"cılar tedirgin olmaya başladı.
'HAYIR'CILAR 'EVET' ÇALIŞMASINA KATILMAK ZORUNDA KALIYOR
Adının yazılmaması koşuluyla bilgi veren AK Partili eski bir milletvekili, parti içerisinde "Hayır" cephesinin kendisini ifade etme şansı bulmadığını söyledi. Özellikle bu yönlü kararını açıklayanların, “FETÖ’cü, PKK’li” olarak adlandırıldığını belirten eski vekil, AK Partili Hayırcıların bazen “Evet çalışmalarına” katılmak zorunda kaldığına işaret etti. Aksine, “parti dışına itilme, tasfiye edilme ve etkisizleştirme tehdidi” altında olduklarını belirten söz konusu eski vekilin verdiği bilgiye göre, "Evet" çalışması da AK Parti’nin istediği gibi verimli geçmiyor.
AK Parti’de "Hayır" diyeceğini bildiği bir yöneticinin milletvekilleriyle Polatlı'ya gittiğini belirten eski vekil, “Orada kahvehanelerde ilgi görmemişler. Polatlı Belediyesi MHP’nin ama onlara Polatlı’daki MHP tabanından ancak yüzde 3 oranında 'Evet' oyunun çıkacağı bilgisi verilmiş” dedi.
‘ÖNCE PARTİDE ŞİMDİ DE ÜLKEDE TEK ADAM'
AK Parti’nin “otoriter eğilimi” en güçlü parti olduğunu belirten vekil, “Tayyip Erdoğan, 2002-2007 yılları arasında partideki otoritesini kurdu. 2007-2011 yılları arasında bunu pekiştirdi. Bunun için parti tüzüğünde çok ciddi değişiklikler yapıldı. 2011 yılından sonra da bu tek adam olma hevesini ülkede gerçekleştirmeye çalışıyor” dedi. Yapılan anayasa değişikliğinin hem ülkeyi, hem AK Parti’yi hem de Erdoğan’ı doğrudan ateşe atacak bir adım olduğunu belirten vekil, bu yüzden karşı çıktığını söyledi.
‘HOLLANDA KRİZİ TERS TEPECEK’
"Evet" oylarını yükseltmek için kışkırtılan Almanya ve Hollanda krizinin de ters tepebileceği yönündeki gözlemlerini aktaran AK Partili eski vekil, “Geçmişte bunun bir yansıması olabilirdi. Ancak 2007’den beri Türkiye çok kötü yönetiliyor. Bizim herkesle kavgalı olma durumumuz hayra alamet değil ve insanlar artık bunu görüyor. Ayrıca insanlar ciddi bir ekonomik bunalım tehlikesi ile karşı karşıyalar. İnsanların realist davrandığını düşünüyorum” dedi.
HAKİMLERE YAPILAN MAAŞ ARTIŞI
Referandumda AK Parti içerisinde en az yüzde 6’lık bir "Hayır" oyu beklediğini, sandıktan "Hayır" çıkacağını ve bunu gördüğünü belirten vekil, buna rağmen özellikle 2010 referandumu öncesinde hakimlere yönelik yapılan yüksek orandaki maaş zammına işaret ederek, “Şimdi de benzer bir zam yaptılar ama tepkiler üzerine geri çektiler. Niye bu zam yapılıyor. Çünkü seçim kurulu başkanlarının tamamı hakimlerden oluşuyor” diye konuştu.