HDP'den Kürtlere: Sandık başına git, o sesini duyur

ANKARA - HDP Sözcüsü Osman Baydemir, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Kürtlerden mesaj var dinlemek ister misiniz?" sorusuna verdiği "Karıştırmayın" sözlerine dikkat çekerek, "Kürt halkı sandık başına git ve o sesini duyur. O ‘Hayır’ sesin kulaklara birer demokrasi küpesi olsun" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü ve Urfa Milletvekili Osman Baydemir, parti genel merkezinde gündemdeki gelişmelere ilişkin konuştu.

İlk olarak cezaevlerinde devam eden açlık grevlerine değinen Baydemir, “OHAL rejiminin ilanından bugüne ülke yarı açık cezaevine dönüştürüldü. Dışarıda bulunanların da can güvenliğinin olmadığı bir rejimi yaşıyoruz. Ama Türkiye siyasal tarihine baktığımızda en ağır ihlallerin cezaevlerinde yaşandığını kabul etmek gerekir” dedi. Cezaevlerindeki hak ihlallerinin her geçen gün katmerleştiğini dile getiren Baydemir, “Darp hakaret, işkence, kötü muamele, çıplak arama, keyfi disiplin cezaları, savunma hakkının engellenmesi, avukat görüşlerinin kısıtlanması, iletişim hakkını engellenmesi, Türkçe dışında dillerde konuşma yasağı, doluluk oranından kaynaklı beton zeminde bırakılma gibi pek çok şikâyet alanıyla karşı karşıyalar” diye kaydetti.

‘TALEPLER İNSANİ TALEPLERDİR’

11 Nisan tarihi itibariyle birçok cezaevinde açlık grevi eylemi olduğunu ve eyleme ilk başlayan Şakran Cezaevi’ndeki T2 ve T3 bölümündeki açlık grevi eyleminin 57’nci gününe girdiği bilgisini veren Baydemir, tutsakların taleplerini bir kez daha yenileyerek, “Cezaevlerinde gayrı insani muamele ve OHAL’in yarattığı hukuksuzluk alanlarının ortadan kaldırılması bir yana, bugünkü çatışmalı sistemin temel nedeni olan tecrit uygulamasının ortadan kaldırılması taleplerden biri. Bir başka talep siyasi soykırım operasyonlarının sonlanmasıdır. Açlık grevindekilere daha da farklı bir muamele uygulanmaktadır, ayrıca darp etme, gayrı insani uygulamalar gözlenmektedir. Ayak, kol kırma gibi uygulamaları da maalesef gözlemliyoruz” şeklinde konuştu.

HÜKÜMETE ADIM AT ÇAĞRISI

Baydemir, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Her şeyden önce çatışmasız bir zemine ihtiyaç var. Çatışmayı oluşturan temel etmenlerden biri tecrit uygulaması. Taleplere baktığımızda, bunların son derece insani olduğunu görürüz. Aslında diyalog rejiminin çağrısıdır. OHAL bahanesiyle gasp edilen haklarının geri iadesi talebidir. Cezaevleri bir ülkenin demokrasi karnesine ilişkin en güçlü veriyi sunar. Maalesef bu ülkenin cezaevleri de acı hatıralarla doludur. Cezaevlerinin ve grevlerin başlamasının en büyük nedeni olan 7 Haziran sonrası ayyuka çıkan baskıcı politik arzusundan bir an önce vazgeçmeye çağırıyoruz. Eğer iktidar açlık grevleriyle ilgili somut adım atmazsa her türlü trajediden kendisi sorumlu olacaktır.”

Baydemir, insan hayatının referandumdan daha mühim olduğunu belirterek, hükümeti adım atmaya çağırdı.

‘OHAL’DE REFERANDUMA GİTMEK…’

Son viraja girilen referanduma dair de değerlendirmelerde bulunan Baydemir, “Şimdi OHAL rejiminde referanduma gitmek muhalefet açısından ne anlama gelir diye sorarsanız; sandık görevlisinin listeyi götürürken gözaltına alınmasıdır. Mitinge bir hafta kala miting yasağı konmasıdır. Mitingi organize eden il ve ilçe yöneticilerinin gözaltına alınması demektir. Miting düzenliyoruz, miting tertip komitesinin gözaltına alınması demektir. Miting otobüsünün bağlanması, şoförünün tutuklanması demektir. Binlerin kameraya alınarak mitingden sonra gözaltına alınması demektir. Milletvekillerinin gözaltına alınması demektir. Seçim şarkılarının yasaklanması demektir. Eşbaşkanların afişlerinin yasaklanması demektir. Böyle bir atmosferde referandum çalışması yürütüyoruz” dedi.

‘17 NİSAN SABAHI MEŞRULUK KRİZİ OLACAK’

HDP olarak kampanya sürecinde karşı karşıya kaldıkları saldırı ve baskılara ilişkin de bilgi veren Baydemir, “1718 gözaltı, 398 arkadaşımız tutuklandı. HDP ve HDP bileşenlerinin karşılaştığı bilanço. 11 saldırıya maruz kaldık. 5 arkadaşımız yaralandı. Referandum materyallerimiz 22 yerde engellendi. Sadece biz değil, bizim dışımızda da benzer saldırılara maruz kaldık. 103 saldırı gerçekleşti. 59 yasaklama ve engelleme. 284 kişi gözaltına alındı, 22 kişi tutuklandı, 23 kişi yaralandı, 1 kişi de hayatını yitirdi. Bu atmosferde referanduma sözüm ona adil bir atmosferde gidiyoruz. Adil olmayan bu atmosfer içinde, şiddete, baskıya dayalı bu atmosfer içinde 17 Nisan sabahı bu ülkedeki ilk tartışma bu paketin meşruiyet krizi olacaktır” ifadelerini kullundı.

‘KÜRT HALKI SESİNİ KARIŞTIRMAYIN DİYENLERE DUYURACAK’

Baydemir, şöyle devam etti: “Bu paketin esas sahibi Cumhurbaşkanı, spikerin 'Kürtlerden mesaj var dinlemek ister misiniz?' beyanına 'Karıştırmayın' yanıtını veriyor. Beli AKP’ye oy verse bile Kürt seçmeninin sesini dahi duymak istemeyen bir dayatmayla karşı karşıyayız. Kürt halkı sandık başına gidecek. 'Hayır' diyerek sesini bir kez daha duyuracak. Kürt halkı sandık başına git ve o sesini duyur. O ‘Hayır’ sesin kulaklara birer demokrasi küpesi olsun.”

‘HAYIR ARA AÇIK ÖNDE’

Eski cumhurbaşkanları, başbakanlar, meclis başkanları ve bakanların ikna olmadığı bir paket olduğunu dile getiren Baydemir, “Bütün bu baskı zor zulüm politikalarına rağmen 'Hayır'ların açık ara önde olduğu bir zaman diliminden geçiyoruz. Devletin bütün olanakları ve medyanın bütün olanakları bir siyasi parti tarafından kullanılıyor” dedi.

‘İKİ DEVLET KAMPANYA YÜRÜTÜYOR’

Baydemir, konuşmasına şöyle devam etti: “Paralel devlet kampanya yürütüyor. Biri Cumhurbaşkanı, Başbakan, diğeri Devlet Bahçeli. İki devlet kampanya yürütüyor. Ama toplum ikna olmayacak. Çünkü ne kadar tankınız, topunuz, maddi imkânınız olursa olsun hepsinin toplamının hakikatin gücü kadar etkisi olmadı, olmayacak.”

Bir kez daha sandığa gitme çağrısı yapan Baydemir, “Çocuklarının geleceğini düşünen herkese sandık başına gitme çağrısında bulunuyorum. Zulüm bitecek, sen sandık başına gidersen 'Hayır' kazanacak sen sandık başına gidersen. Aman ha sandık başına gidin ve oyunuza sahip çıkın. Sağduyunuzu da asla elden bırakmayın. Seçim günü olası provokasyonlarla sizi sandık başından uzaklaştırmaya çalışabilirler. Her ‘Hayır’da mutlaka hayır var, Kürt halkının ‘Hayır’ında büyük bir ‘Hayır’ var” şeklinde konuştu.

'16 NİSAN'DA TÜRKİYE'NİN SİYASİ HARİTASI BELİRLENECEK'

Basın mensuplarının Kürt halkının oyunun “Evet”e yöneldiği şeklinde yapılan açıklamalara dair sorduğu soruya Baydemir, şu yanıtı verdi: “Hükümeti, AKP’yi ve şer koalisyonunun ortağı olan bütün siyasetleri şiddetle aralarına mesafe koymaya, kampanyayı şiddet araçları olmadan yürütmeye davet ediyorum. Tankla, topla köylere operasyon yaparak kampanya yürütmeyin. Siyasi soykırım operasyonlarıyla milletvekillerini, eşbaşkanları tutuklayarak kampanya yürütmeyin. Kütlerle düşmanlık yapan hiçbir siyasi akım kazanmamıştır. Kürt düşmanlığını önüne siyasi perspektif olarak koyanlar hep kaybetmiştir. Kim ki Kürt halkının haklı talepleriyle uzlaşırsa kazanmıştır ve kazanacaktır. Kürt halkının Türk, Arap ya da Fars halkından ne bir eksiği vardır ne de bir fazla talebi vardır. Siz nasıl bir yaşam sürdürüyorsanız biz de aynısını talep ediyoruz. Kerkük’te Kürtler sembollerini astılar. Kürt halkının sembolüdür, bayrağıdır. Asılmayacak da ne olacak? Bu düşmanlıktır. İşte Erdoğan, Kürt halkının düşmanlarıyla ortaklık kurmuştur. Kürt halkı buna sandık başında yanıt verecektir. 16 Nisan akşamı inşallah saat 19.00-19.30 civarı Türkiye haritasında bir siyasi tercih belirlenecek. O kayyım atanan, yakılan yıkılan şehirlerin haritasını görmelerini sağlayacağız. Esas sözü HDP’nin sözcüsü olarak ben değil Kürt halkının ta kendisi verecek ve o söze saygı duymasını isteyeceğiz.”