DBP’den hükümete açlık grevi uyarısı

DİYARBAKIR - Cezaevlerinde sürdürülen açlık grevi eylemlerine ilişkin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni hatırlatarak hükümete uyarıda bulunan DBP Eş Genel Başkanvekili Gülcihan Şimşek, “Açlık grevi bodrumlarda insanların yakılmasına karşılıktır” dedi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanvekili Gülcihan Şimşek, 3 gün kalan referandum ve kritik aşamaya gelen siyasi tutukluların açlık grevi eylemlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Darbe girişimi ardından OHAL ilan edilmesiyle birlikte baskıların artış gösterdiğini ifade eden Şimşek, baskılara karşı cezaevlerinde açlık grevi eylemlerinin başladığını söyledi. 2012 yılında siyasi tutuklular tarafından başlatılan ve 68 gün süren açlık grevi eylemini hatırlatan Şimşek, “Bugün de o sürecin devamını getirmek isteyen AKP, baskı politikaları ile Kürt halkını yıldırmaya çalışıyor” dedi.

‘YARGI AKP TARAFINDAN YÖNETİLMEKTE’

Açlık grevi eylemlerinin hukukun askıya alınmasından dolayı başlatıldığına işaret eden Şimşek, “Yargı tamamen AKP tarafından yönetilmektedir. AKP hükümetinin bu süreci algı oluşturma süreci olarak yönettiğini görüyoruz. Yeni bir rejim zihniyeti ve yeni bir sistem değişikliği mevcut. Bunu değiştirip dönüştürmek için de baskı altında tutmaya çalışıyor. AKP geliştirmiş olduğu bu süreci kendi lehine dönüştürmeye çalışıyor. Tek rejim, tek adam sistemini örgütlemeye dönüktür” diye konuştu.

‘AÇLIK GREVİ BODRUMLARDA İNSANLARIN YAKILMASINA KARŞILIKTIR’

Cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eylemlerinin hükümet politikalarına cevap olduğunu vurgulayan Şimşek, “Zindanlarda bedenlerini açlık grevine yatıran arkadaşlarımızın çok anlamlı ve değerli bir mesajıdır. Kürdistan’da ve Türkiye’de kaosların yaşandığı acı bir süreci yaşadık, büyük kayıplar oldu. Bodrumlarda insanlar yakıldı. Açlık grevinin mesajı bu sürece en büyük karşılıktır” dedi.

‘HÜKÜMET SESSİZLİĞİNİ BOZMALI’

Hükümeti açlık grevi eylemlerinin sonlandırılması için tutukluların taleplerini karşılamaya çağıran Şimşek, “Arkadaşlarımızın yaşayacağı sağlık sorunları, geri dönüşü olmayan tahribatlara neden olabilir. Bütün siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları, gereken hassasiyeti göstermelidir. Hükümetin de bu konuda suskunluğunu bozması gerekiyor” diyerek, Türkiye’nin İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bulunan imzasını hatırlattı.

‘AKP NEWROZ RUHUNU GÖRDÜ’

Şimşek, referandum sürecinin AK Parti ve MHP koalisyonu ile başladığının altını çizerek, “Türkiye’de ve Kürdistan’da zindan politikasını ortaya atmışlardır. Bu sürece en çok direnen kadınlardır, çünkü en çok kadını vurmuştur. Eşbaşkanlık sistemimize dönüktür, halk bu politikaları kabul etmediğini ortaya koymuştur. 8 Mart ve Newroz ruhuyla Türkiye ve Kürdistan’da bunu kabul edilmeyeceğini göstermiştir. AKP de bunu görmüştür ve o yüzden zindan politikaları uygulamalarını devreye koymuştur” şeklinde konuştu.

‘HALK KARARINI VERDİ’

Referandum seçimlerine ilişkin değerlendirmesini sürdüren Şimşek, abluka ve engellemelere rağmen bölge halkı ile buluştuklarını kaydetti. Baskılar ile sandıktan sonuç alınamayacağını ifade eden Şimşek, “Bizim yaptığımız mitinglerde müdahale oldu ve birçok yerde ev baskınları oldu. Bu politikalar ile ‘Evet’ çıkaracaklarını sanıyorlar. Halk kararını vermiş durumda ve ’Hayır’ diyecek” diye devam etti.

‘HAYIR SANDIKLARINA SAHİP ÇIKMALIYIZ’

Bölge halkının hükümet politikalarına Newroz alanlarında karşılık verdiğinin altını çizen Şimşek, devamla şunları söyledi: “Halkımız sandıklarına sahip çıkmalıdırlar. Referandumun rengi, barışın özgürlüğün rengidir. AKP’nin çoğu zaman geliştirdiği yöntemler vardır. Buna dönük geliştirdiğimiz ‘Hayır’ sandıktadır. Bunun sahibi halktır ve halk güçlü bir sahiplenme yapmalıdır. Newroz sonrası bu ülke, bu halk bu rejimin gelmeyeceğinin mesajını verdi. Biz bu ülkede yeni bir sürecin başlamasını istiyoruz, bu süreç Kürt sorununu çözmelidir, siyasi operasyonlara dur demelidir. Kadın özgürlüğüne, kadın haklarına yönelik politikaları kabul etmeyeceğiz.”